Yaşamda insana bazen iyi gelen bazen de o kavramın niteliğine inanarak zarar gördüğümüz nitelikler vardır.
Bunların en önemlilerinden birisi güvendir.
Güven, sosyal ilişkilerde ve sosyal sistemlerde birlik, beraberlik ve dayanışmayı sağlayan ve sürdüren birleştirici bir mekanizma olduğu için yaşamın her anında hissedilir.
Güven bir insanda olan en güzel hediyedir.
Hayatımızın büyük bölümünde bu önemli kavram bizi bazen mutlu eder bazen de üzer.
Kendimizi bildiğimizden itibaren yakınlarımıza, sevdiklerimize, dostlarımıza güvenmek isteriz ve güveniriz de.
Ama bu güven bazen bizi üzebilir. Hatta bu konuda atalarımız ‘güvendiğim dağlara kar yağdı’ diye değerli bir deyim de üretmişlerdir.
İnsan yaşamında özellikle dost ve sevdiklerinde güvenin boşa çıkmasıyla ruhsal ve duygusal bir darbe alır.
Hayat yolunda ömür boyu beraber yürümeyi düşündüklerine güvenip, sonrasında o güvenin sadece göstermelik bir sevgi köpüğü olduğunu gördüğümüzde herkese güvenilmeyeceğini anlıyoruz.
Sosyal yaşamda, duygusal beraberliklerde, iş hayatında, eğitimde, sanatta, sporda kısacası ömrümüzün her safhasında güven bize ya mutluluk ya da mutsuzluk verir.
Sonunda mutsuzluk, üzüntü olan güvende aslında güvenmenin bir suçu yoktur, sadece güvendiğimiz insanın seçiminde hata vardır.
Doğru insana güvendiğimizde ise mutluluk vardır.
Ama bütün bunların yanısıra en büyük mutluluk insanın kendisine duyduğu güvendir.
Kendimize ne kadar çok güvenirsek ve bu olguyu dolduracak çalışma, bilgi ve kültüre sahipsek bizden mutlusu yoktur.
Yine de insanın güven duyacağı yakınları, dostları, sevdikleri olursa yaşam daha da hak edilen şekilde sürer.
Gönlünüz dostluk ve spor dolsun.