Hadi gari!..
Belki abartıyorum gibi gelebilir ama, hakikaten uzun süredir böylesine içten, samimiyetlik dolu ve bir birine saygılı.,
Oturma düzeninden tutun da, kendiliğinden gelişen sohbet ortamının içtenliğini anlatamam.
“Yemekli bir basın toplantısı” denildiği zaman bırakın isimleriyle kendilerini tanımayı, sımalarını dahi ilk kez o yemekli basın toplantısında gördüğüm kişilerin sayısı son yıllarda o kadar çok artmaya başladı ki.,
Antalya’da gazetecilik mesleğine 30-35 yılını vermiş olanlar dahi bir birlerine, “Kim bu” diye sormaktan geri durmaz oldu.
Kimdir?
Nedir?
Hangi medya kuruluşunda çalışır?
Kaç para maaş alır?
Sosyal güvenlik haklarına sahip, hakikaten gazetecilik mi yapmaktadır?
Kimse ama hiç kimse bilmez.
Ne var ki, yemekli basın toplantısı denildi mi, nereden haber alır, kim kendisine toplantıyı bildirir de gazeteci gibi gelip kasıla kasıla oturur anlayabilmiş değilim.
O basın toplantısını düzenleyen ev sahibi konumundaki kişi herkese tek tek, “Sen hangi gazete veya medya kuruluşunda görev yapıyorsun? Kimliğini görebilir miyim” diye soramaz ki?
Peki kim sorar?
Bu mesleğe 28 yılını vermiş ve emeklilik hakkını dahi almış birisi olarak belki ben sorabilirim. En doğal da hakkım.
Ama neden benim üyesi olduğum Sivil Toplum Kuruluşum olan Antalya Gazeteciler Cemiyeti bu konuda bir adım atmaz?
AGC Yönetim Kurulu varken, sade bir gazeteci olarak o iş bana mı düşer?
Artık birilerinin bir şeyler yapma zamanı gelmedi mi?
Üstadım Erdal Orhan dün sabah Facebook’tan gazeteci müsvettelerinden birisinin bir muhtardan rüşvet alırken yakalanması sonucu tutuklandığını, bu tip insanlara yaptırım yolu uygulaması zamanının gelip gelmediğini sormuş.
Soruya fikri olanlar mesajlar yazmış.
Ben dahil.
Hakikaten yetti artık.
Sap ile samanın karıştırılmaması gerektiğini her seferinde millete hatırlatan biz gazetecilere de artık birilerinin aynı şeyi hatırlatma zamanı gelip de geçmedi mi?
O zaman neyi bekliyoruz?
Yada AGC neden bekler?
Yazının girişini Bekir Kumbul ile yenilen yemeği hatırlatarak yaptım ya.,
Oraya gelen gazetecilerin hemen hemen tamamına yakını, mesleğe en az 10-15 yılını veren, gerçek manada gazeteciler de ondandır alınan keyif.
Biz gazeteciler ile CHP’nin Antalya Büyükşehir Belediye Başkan aday adayı Bekir Kumbul ile yenilen yemekte haddini aşan değil bilen kişiler vardı.
Aç karnını doyurmaya gelenler değil, mesleğinin gereğini yerine getirmek dışında hiçbir amaç gütmeyip, yemeği bile ikinci planda görenler bir araya toplanmıştı.
Tamam, aramıza giren yemekli basın toplantılarının müdavimi gazeteci müsvettelerine tepkimizi koyuyoruz koymasına da.,
Ev sahibinin hiç mi suçu yok?
Basın mensubu olarak kelle sayısı çok olsun ve ilgi alaka açısından etrafa harika gözükeyim de kim ne derse desin zihniyeti güdenler, o düzenledikleri toplantı ile ilgili haberleri aynı ilgi ve alakayla çıkmadığı zaman bir düşünsünler.
Lütfen dikkat(!). Elinde fotoğraf makinesi olan herkes gazeteci değildir.
Belki de senin düşmanın..