Hayat sen ve benden ibaret değil

Hepimizin zaman zaman bencil olduğu dönemler oluyor elbette. Önceliği kendimize tanıyıp, empatiden ve anlayıştan yoksun davranışlar sergileyebiliyoruz. Hatta öyle ki karşımızdaki kendine ait alanı korumak istediğinde daha çok hırçınlaşır hale geliyoruz.

Konu sadece aşk değil. Her türlü ilişki için geçerli. İş, aile, eş, çocuk,  komşu,  akraba.  Konu aşk olduğunda zaten çok daha zor kontrol edilebilir duruma geliyor.

Bahsettiğimiz bu bencillik çoğu zaman sevgi adı altında gerçekleşiyor. İnsanlar size değer verdiği için her istediğinde ulaşabileceğini ya da her istediğinde onlara yardımcı olmak durumunda olduğunuzu ya da en basit haliyle sevdikleri ve sizin “kendilerince” iyiliğinizi istedikleri için karışma haddini bulabileceklerine dair inançları mevcut.

Oysaki sevgi, kişiyi ait olduğu yaşamdan başka bir yaşama sürüklemek ya da her istediğimizde o yaşama dahil olmak demek değil. Elbette ki çift olmanın da komşu olmanın da hatta arkadaş olmanın da sorumlulukları var ortak değerler doğrultusunda. Ancak söz konusu değerler sadece tek taraflı ise ve iş saygısızlık boyutunda ise hoş geldin bencillik. Hele de bir kere o sınırı koymadıysanız sonra toparlamak daha yıkıcı oluyor. İnsanlar değiştiğinizi düşünüyor.

Şunun bilincinde değiller, ben canım her istediğinde saat gözetmeksizin arayamam. Her aradığımda bana samimiyiz diye dönülmesi gerekmiyor. Size sevgileri ile sahip oldular ya çünkü sizin kendinize ait bir özel hayatınız ya da işiniz hiç önemli değil. Sıkıntınız mı var yoksa partiniz mi ne önemi var? Yeter ki onların istediği o an olsun.

İzin vermeyin çizgilerinizi çizin.