Türkiye ekonomisinde Haziran 2025 itibarıyla açıklanan işgücü verileri, yalnızca soğuk rakamlar değil; aynı zamanda milyonlarca insanın hayatına dokunan gerçeklerin ve ekonomideki kırılgan dengelerin bir yansıması. TÜİK tarafından yayımlanan Hane halkı İşgücü Araştırması sonuçları, istihdamda beklenen yükselişin gerçekleşmediğini, işsizlikte ise yeniden artış eğilimine girildiğini ortaya koyuyor.
Mevsim etkilerinden arındırılmış işsizlik oranı, haziran ayında bir önceki aya göre 0,2 puan artarak %8,6’ya yükseldi. İşsiz sayısı da 52 bin kişi artarak 3 milyon 47 bin kişiye ulaştı. Türkiye gibi genç nüfusu yüksek bir ülkede, bu oranlar sıradan bir veri olmaktan çok daha fazlasını ifade ediyor.
Kadın ve Gençlerde Kronik Sorun Sürüyor
Verilerin detaylarına bakıldığında, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin işgücü piyasasındaki yansıması net bir biçimde görülüyor. Erkeklerde işsizlik oranı %7,1 düzeyinde kalırken, kadınlarda bu oran %11,4’e yükselmiş durumda. Yani kadınlar iş bulmakta hem daha fazla zorlanıyor hem de işgücüne katılım oranları (%36) oldukça düşük kalıyor.
Genç nüfus (15-24 yaş grubu) işsizlik oranında da benzer bir tablo var. Haziran ayında genç işsizliği %0,6 puanlık artışla %16,2’ye ulaştı. Üstelik bu oranın kadınlarda %23,7 gibi çok yüksek bir seviyeye çıkması, genç kadınların hem eğitimden hem istihdamdan uzaklaşma riskini artırıyor. Bu durum, Türkiye’nin uzun vadeli üretkenlik ve büyüme potansiyeli açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor.
İstihdam Cephesinde Sınırlı Kayıp, Ama Önemli Mesajlar
İstihdam edilen kişi sayısı Haziran’da 18 bin kişi azalarak 32 milyon 452 bin oldu. Bu küçük düşüş, ilk bakışta önemsiz gibi görünse de özellikle ekonomide büyümenin beklentilerin altında kaldığı ve iç talepte zayıflamanın hissedildiği bir dönemde kritik bir sinyal olarak değerlendirilmeli.
İstihdam oranı da %48,9’a geriledi. Erkeklerde bu oran %66,2 gibi görece yüksek bir seviyede kalırken, kadınlarda %31,9’a düşmesi, işgücü piyasasının yapısal sorunlarının hâlâ çözülemediğinin kanıtı.
Âtıl İşgücü ve Kayıt Dışılık: Görünenden Daha Kötü Bir Tablo
Belki de verilerin en dikkat çekici kısmı, mevsim etkilerinden arındırılmış âtıl işgücü oranı oldu. Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan bu oran, Haziran’da 1,8 puan artarak %32,9’a yükseldi. Yani neredeyse her üç kişiden biri, tam anlamıyla istihdam edilemiyor veya işgücüne katılamıyor.
Ayrıca haftalık ortalama fiili çalışma süresi de 1,1 saat azalarak 41,5 saate düştü. Bu düşüş; sanayi, inşaat ve hizmet sektörlerinde üretim temposunun yavaşladığına veya kısmi çalışmanın arttığına işaret ediyor.
Ekonominin Yapısal Dönüşüm İhtiyacı
Bu rakamlar, ekonomide sadece kısa vadeli dalgalanmaların değil, uzun vadeli ve yapısal sorunların da etkili olduğunu ortaya koyuyor. Kadınların işgücüne katılımının düşük kalması, gençlerin eğitimden koparak iş bulamaması ve kayıt dışı istihdamın yüksekliği, Türkiye’nin potansiyel büyümesini sınırlayan en temel engeller arasında.
Ekonomi yönetiminin uzun süredir üzerinde durduğu dijital dönüşüm, yeşil ekonomi ve yüksek katma değerli üretim gibi politikalar, istihdam yaratmada henüz tam sonuç vermedi. Özellikle gençler için mesleki eğitim ve girişimcilik desteklerinin artırılması, kadınlar için de esnek çalışma ve bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılması gibi somut adımların hızla devreye girmesi gerekiyor.
Kadın İstihdamında Neden Yol Alınamıyor?
Kadınların istihdamdaki payı düşük kalırken, bu durumun ardında pek çok sosyo-ekonomik neden var: Kreş ve bakım hizmetlerinin yetersizliği, toplumsal cinsiyet rolleri, düşük ücret seviyeleri ve güvencesiz çalışma koşulları bunların başında geliyor. Ayrıca kadınların büyük kısmının kayıt dışı sektörde veya aile işlerinde ücretsiz çalıştığı da biliniyor.
Kadınların sadece istihdama değil, nitelikli ve güvenceli işlere katılımını artırmak, ülkenin büyümesine ve refahın tabana yayılmasına doğrudan katkı sağlayacak. Bu nedenle kadın istihdamının teşvik edilmesi, sosyal devlet politikalarının merkezinde yer almalı.
Gençlerin Geleceğe Güveni Sarsılıyor
Genç nüfusta işsizlik oranının %16,2’ye yükselmesi ve kadın genç işsizliğinin %23,7 gibi çok yüksek bir seviyeye ulaşması, gençlerin gelecek beklentilerini de olumsuz etkiliyor. Bu durum, beyin göçünü ve kayıt dışı ya da düşük ücretli işlere yönelmeyi artırabilir.
Uzmanlar, gençlerin işgücüne katılımının artırılması için; yeni mezun istihdam programları, staj destekleri ve girişimcilik hibelerinin yaygınlaştırılması gerektiğine dikkat çekiyor.
Sonuç: Rakamların Ötesindeki Mesaj
Haziran 2025 işgücü istatistikleri, sadece bir aylık değişim değil; aynı zamanda ekonomide yapısal reformların, kadın ve genç istihdamına özel politikaların ve kayıt dışılıkla mücadelenin ne kadar kritik olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.
İşgücüne katılımın artması, istihdamda kalite ve güvencenin yükselmesi; Türkiye’nin hem ekonomik büyümesini hem de toplumsal refahını güçlendirecek en önemli adımlar. Çünkü gerçek kalkınma, sadece büyüme rakamlarıyla değil; iş bulan, güvenceli çalışan ve gelecekten umut duyan bir toplumla mümkündür.
Kaynak: TÜİK
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
Zaferozcivan59@gmail.com