Her sözünde kendisiyle ve Anayasa’yla çelişti..

Abone Ol

Anayasa Mahkemesi’nin Can Dündar ve Erdem Gül’le ilgili skandal kararının yankıları sürüyor..

Tepkilerin merkezindeki AYM Başkanı Zühtü Arslan, önceki gün Ankara’da Avrupa Birliği ile yürütülen Anayasa Mahkemesi’ne Bireysel Başvuru Sisteminin Desteklenmesi Projesi’nin açılışına katıldı..

Burada yaptığı konuşmada kendini savunmaya çalıştı..

Ancak, her sözünde kendisiyle ve Anayasa’yla çelişti..

Önceki gün yazdığım, “Bunun dünyada örneği var mı hocam?” başlıklı yazımın “devamı” niteliği taşıyan bir “haber-yorum”u bugün sizlerle paylaşmak istiyorum..

Star Gazetesi’ndeki bu “haber-yorum”un, “durumu” daha net anlamanıza yardımcı olacağını umuyorum..

AYM YETKİ GASPI YAPTI

Arslan’ın konuşmasındaki çelişkiler özetle şöyle:

- Arslan: Bireysel başvuruda asıl olan, hak ve özgürlüklere kamu otoritelerince saygı gösterilmesi ve olası bir ihlal durumunda ihlalin yargısal yollarla giderilmesidir.. AYM’ye bireysel başvuru, hak ihlallerinin olağan kanun yollarından giderilememesi halinde yapılacak 2. nitelikte bir kanun yoludur..

- Çelişki: Dündar kararında bunun tam tersi yapıldı. “Yasal yollar” tüketilmeden AYM, yerel mahkemenin yerine kendisini koyarak karar verdi.. Dündar ve Gül’le ilgili “siyasi casusluk” suçlamasını boşa çıkaracak biçimde eylemin “basın ve ifade hürriyeti” kapsamında olduğunu savundu..

- Arslan: Bireysel başvuru,  yargı makamlarınca verilen kararların her açıdan yeniden bir değerlendirmeye tabi tutulduğu ve her türlü bireysel mağduriyetin giderilmesine imkan sağlayan bir hak arama yolu değildir.. Bireysel başvuru yolunun, kanun yollarından sonra yeni ve süper bir temyiz imkanı sunmadığının anlaşılması gerekir..

- Çelişki: Dündar’ın yargılandığı davada, ilk derece mahkemesi daha hükmünü vermeden Yargıtay da temyiz incelemesi yapmadan AYM karar verdi.. AYM yetki gaspı yaptı..

- Arslan: Bireysel başvuruda AYM bir temyiz merci olarak görev yapmıyor..

- Çelişki: Madem öyle, neden “süper mahkeme” gibi davranıldı, Dündar’la ilgili başvuru neden reddedilmedi?

YARGILAMAYA BÜYÜK DARBE

- Arslan: AYM, tutuklamaya ilişkin bir hak ihlali tespit ettiğinde, bu durum başvurucunun itham edildiği suçu işleyip işlemediğine dair bir karar verildiği anlamına gelmiyor..

- Çelişki: MİT TIR’larının durdurulması olayıyla ilgili Dündar ve Gül, “casuslukla” suçlanıyor.. AYM, ihanet manşetlerini atan sanıkların eyleminin, “basın hürriyeti” kapsamında olduğu şeklinde değerlendirerek yargılamaya büyük darbe vurdu..

- Arslan: Başvurucunun fiillerinin suç oluşturup oluşturmadığı, bireysel başvuruyu karara bağlayan AYM’nin değil, yargılamayı yürüten derece mahkemelerinin görevidir..

- Çelişki: Madem öyle, neden ilk derece mahkemesinin vereceği karar beklenmedi de, onun görev alanına girilerek, onun yerine karar verildi?

- Arslan: AYM’nin,  kararları herkesi ve her kurumu bağlamaktadır.. Bu bir Anayasa kuralıdır. Anayasa’nın 153. maddesinde açıkça, “AYM  kararları, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar” denilmektedir..

- Çelişki: 153. madde iptal kararlarını düzenliyor.. AYM’nin norm denetimiyle ilgili aldığı kararların bağlayıcılığını düzenliyor.. Aynı maddede, “İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz” da diyor..  Dündar kararında bunların hangisine uyuldu?

GERÇEKLERİ İNKAR ETTİ

- Arslan: Kararlarımıza yönelik her türlü eleştiriye saygı duyuyoruz.. Ancak eleştirinin ötesinde tamamen hayali diyaloglar üreterek, mahkememizi talimatla karar veriyormuş gibi gösteren şahsıma ve üyelerimize yönelik tamamen yalan ve iftira niteliğindeki haber ve yorumları da burada kınıyor ve reddediyorum..

- Çelişki: Akademisyenler ve siyaset bilimciler AYM’yi “siyasi bir kurum” olarak tanımlıyor.. Neden “siyasi kurum” olarak nitelendirildiği konusunu Arslan’ın da çok iyi biliyor olması gerekmez mi?

ARTIK HEP “TARTIŞILACAK”

Bu “haber-yorum”dan sonra, eminim “Anayasa Mahkemesi kararları” artık hep tartışılır olacaktır..

Çünkü..

Eğer bir AYM Başkanı aldığı kararları savunurken, hem kendisiyle hem de Anayasa’yla çelişiyorsa, başka ne söylenebilir ki?

İsterseniz, yukarıdaki sözleri ve çelişkileri bir daha okuyun..

Ben Prof. Dr. İlber Ortaylı hocama, sorumu “biraz değiştirerek” yeniden soruyorum:

“Dünyada kendisiyle ve Anayasa’yla çelişen böyle bir Anayasa Mahkemesi Başkanı daha var mıdır hocam?”