Herkesin bildiği ama konuşmadığı
2000’li yıllarda ilk temizlik hareketi MHP’de başladı. Partinin lideri Devlet Bahçeli, adı mafya ile, derin ilişkiler ile anılan tipleri birer birer temizlemeye başladı. Allah’ı var bu konuda da oldukça önemli mesafeler kat edip, başarılı da oldu. ANAP’ta da Mesut Yılmaz bir mücadele başlattı, o da bir noktaya kadar başarılı oldu.
Derken 3 Kasım 2002 tarihindeki seçimlerde ortaya siyaset tarihimizde “Halk devrimi” denilen bir tablo çıktı. Daha bir yıllık ömre sahip Ak Parti, tek başına iktidara gelmeyi başardı. Onlarca yıl ülkeyi yöneten siyasi partiler ise tarihi bir yenilgi ile karşı karşıya kaldı.
12 Eylül öncesi tüm bu ilişkilerin en büyük düşmanı olan CHP, 80-90 ve 2000’li yılların başına kadar aynı tutum içerisinde göründü. Ancak CHP’de işler 3 Kasım 2002 tarihinden sonra değişmeye başladı. ANAP ve DYP’nin tarih olması, MHP ile DSP’nin zor günler yaşamaya başlaması üzerine boşta kalan bu kesimlerin bir kısmı, CHP’nin etrafında dolanmaya başladı. Ak Parti bunların üzerine gittikçe ne yapacağını şaşıranlar, umut olarak CHP’yi görmeye ve göstermeye başladı. Kendini siyasi rantın hesabına kaptıran kimi CHP’liler de, örgütün büyük kısmının içten içe tepkisine rağmen bu tiplere adeta kapılarını açtı. Özellikle CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, “Ben Ergenekon’un avukatıyım” sözleri, hak edene de, etmeyene de büyük cesaret verdi.
Baykal belki bu sözleri ile bazı tutuklamalara tepki gösteriyordu, ancak bundan cesaret alanların çokluğu hesap edilmiyordu. Bir yandan da CHP yönetimi istemese de, bu kesimlerin o yaklaşımlardan aldığı cesaretle CHP üzerinde hesapları artmaya başladı.
Deniz Baykal’ın seks kasedi patladı. Belki komploydu, belki değildi. İşin bu kısmı ve Baykal’ın özel hayatı beni ilgilendirmiyor. Ancak bir gerçek varki, bu işin içinde ve arkasında işte bu hesaplar yatıyor. Birkaç gündür Türkiye, Oda TV muhabiri İklim Bayraktar’ı konuşuyor. Baykal’ın bu hanımı sözle ve elle taciz ettiği iddia ediliyorki, ben buna kesinlikle inanmıyorum. Bu olay da bize hesapların bitmediğini ve CHP üzerinde hesabı olan bu kesimlerin, istedikleri yönetimi oluşturabilmek için ellerinden gelen her şeyi yapacaklarını gösteriyor.
Ak Parti iktidara geldiği günden bu yana mafyanın, derin ilişkilerin üzerine inanılmaz bir kararlılık ve cesaretle gitti. Bakın Türkiye Cumhuriyeti’nin cezaevlerine, ne demek istediğimi anlayacaksınız. Ak Parti bu kesimlere hiçbir zaman yüz vermedi, her şekilde mücadelesini sürdürdü. Bu kesimler de CHP’yi iktidara getirebilmenin hesaplarını yaptı. Bunu sürdürüyor. Maalesef CHP içerisinde bazı isimler de bunlara cesaret veriyor, bunlara kapıları açıyor. Onlar da kendi parti içi hesaplarını yapıyor.
Bu gerçeği herkes biliyor ama kimse konuşmuyor