Hoca kızdırırsa ben daha çok cıplatırım..
“Kızdırırlarsa daha da çıplaktır derim” diyen Hoca’ya sormak lazım..
Ne için “daha çıplak” derim diyor acaba?
Büyük abinin kendisini “diyet borcunu ödemek için” Büyükşehir’e aday yaptığını mı söyleyecek?
Süleyman Evcilmen ile Muhittin Böcek ve Ak Parti’ye tepki oyları sayesinde “mucize eseri” bir şekilde Başkan seçildiğini mi anlatacak?
Başkan olarak seçilmeye kendisinin bile inanmadığını, ama rektör olamayınca “şanım yürür, seçilemesem bile sonraki genel seçimde milletvekilliğine aday yaparlar” diye düşünerek bu işe giriştiğini mi ortaya koyacak?
…
Seçildiğinden bu yana kendisine oy verenleri büyük bir hayal kırıklığına uğrattığını başta kendi partilileri olmak üzere cümle alem söylüyor..
Akaydın sayesinde Antalya’da CHP’nin puan kaybettiği araştırmalarda da ortaya çıkıyor..
“Hoca’ya verdiğimiz oylara lanet olsun” diyenlerin sayısı her gün artıyor..
Kendisini buraya öneren Büyük abi, bunlara göz mü yumsaydı?
Elbette “aman şunu milletvekili falan yapalım da şu başkanlıktan uzaklaştıralım” diyecek..
Bu tavrın anlamı, nazikçe “başkanlığı yapamıyorsun, bırak git kardeşim” demektir..
Yani kovulmaktır..
Akaydın bunu anlamadı mı?
Elbette anladı..
Ama..
Koltuk rahat, koltuk rant dolu, koltuk 2 yıl daha garanti..
Bırakır mı?
Etrafı, birçoğu medyadan olmak üzere bir “rant ordusu” ve yalakalarla çevrili..
“Sen bu işi iyi yapıyorsun” diyenlere kanmayı yeğliyor, partisini yerden yere vurmayı seçiyor..
…
İşte “kral çıplak” bunlar..
Hoca beni daha da kızdırırsa, ben daha çok çıplatırım..
…
Bir başka “kral çıplak”a gelelim..
“Güzelleştirilen caddeler”e..
Işıklar ve Atatürk Caddesi esnafının çoğunu (o civarda 10 yıla yakın ikamet ettiğim ve çalıştığım için) tanıyorum..
Konuşuyoruz..
- Bu cadde güzelleştirme çalışmaları hoşuna gitti mi?
Elbette gitti, kimin gitmez..
- Bu cadde güzelleştirildikten sonra, buradan geçen insan sayısında bir artış oldu mu?
Yoo, hep aynı..
- Gelip-geçen turist sayısı çoğaldı mı?
Yoo, değişen bir şey yok..
- Peki, sizlerin işlerinde bir artış, bir iyileşme oldu mu?
Yok abi nerdee.. Bu cadde eskiyken nasılsa, yine aynı..
…
Şimdi de bütün Antalya’ya ve Akaydın’a soruyorum..
Bu caddeler için milyonlarca lira harcanırken, birer “cazibe merkezi” olacağı söylenmemiş miydi?
Esnafla konuşmalarımızı aktardım..
Onların dediğine göre, dünya kadar para harcandı, ama (görüntüsünün dışında) kente hiçbir “katma değer” getirmemiş..
Konyaaltı Caddesi ile Mehmet Akif Caddesi’nde de farklı hiçbir şey yok..
Güllük Caddesi’nde de değişen bir şey olmayacak..
Madem ekonomik anlamda kente ve esnafa bir katkısı yok, öyleyse milyonlarca lirayı sokağa atmanın bir mantığı var mı?
“Kent güzelleşiyor”muş, yetmez miymiş?
Yetmez..
Yöreye gelen 11 milyon turisti, kentin içine getirebilecek “vizyon projelere” ihtiyaç var..
Öncelikleri var..
Ve öncelik sıralamasında cadde güzelleştirmeleri en çok 5 veya 6. sıraya konabilir..
Onlar dururken, makyaja bu kadar para harcamak akılcı (veya akademik) bir yaklaşım mıdır?
Seçildiğinden bu yana “enkaz edebiyatı” yapıp “para yok, borç gırtlakta” diye ağlayan Akaydın değil miydi?
Bu durumda olanları atalarımız, “ayranı yok içmeye, tahtırevanla gider cadde güzelleştirmeye” benzeri sözlerle tarif etmişler..
…
İşte “kral çıplak” bunlar..
Hoca beni daha da kızdırırsa, ben daha çok çıplatırım..