İlk gerçek masal

Abone Ol

Bir gün padişahın meşhur içki masası muhabbetlerinden birinin konuğu, daha önceden çıkar ilişkisi içerisinde olduğu bir tüccarmış. Tüccar, padişahın sohbetlerinin vazgeçilmez konusu “Çakal savunmacı mevzusu”na geleceğinden emin bekliyormuş. Hatta daha önceden hazırlığını bile yapmış, o ülkenin başka bir şehrinden geçmişi kirli bir savunmacıyı da hazır tutuyormuş. Bizim tüccar yanılmamış, padişah bu sohbette de aynı meseleye girmiş. Tüccar hemen atılıp, “Benim bir tanıdığım var. Bu savunmacının büyük kadılar dahil bir çok yerde kirli ilişkileri var. Tanıdıkları var. Tam sana göre bir isim. Bence hiç tereddüt etmeden, onu işe almalısın” der. Padişah daha yüzünü bile görmediği o kişinin savunmacısı olmasını, biraz da rakının etkisinden olsa gerek hemen kabul eder. Çakal savunmacı birkaç gün sonra sarayda hukuk müşaviri olarak işe başlamıştır bile.
Bu muhabbetin iki yıl sonrası.
“Gerçek masallar”da zaman zaman geçmişe gidip, bir anda sonrasına geleceğiz. Sonra tekrar geçmişe döneceğiz. Bunu dipnot olarak düşeyim.
Bizim padişah kendisine yakın gördüğü insanlarla sohbetlerinde, iki yıldır her ortamda destek çıktığı, toz kondurmadığı savunmacısını nasıl bulduklarını sormaya başlamıştır. Bu savunmacıdan yana sıkıntılı olduğunu hissettirme gayreti göstermeye başlamıştır.
Neden mi?
Çünkü Herkes ona “Senin yumuşak karnın, savunmacın. Dikkat et” demeye başlamıştır. Aslında bu anlamda üzerindeki baskı uzun zamandır vardır. Ancak padişah her nedense son dönemde bunu dikkate alıyor görüntüsü vermeye başlamıştır. Ya o savunmacıyı kullanabileceği kadar kullandığı kanaatine varmıştır Ya da gerçekten başının ağrıyacağını yeni anlamaya başlamıştır.
Benim yaptığım tarih araştırmalarına göre aslında savunmacının attığı her adım, yaptığı her işlem, her icraat bizzat padişahın “olur”u ile gerçekleştiğini göstermektedir. Varsın padişah “suçlu” aramayı sürdürsün.
Bu haftaki “gerçek masal”ı, savunmacı ile ilgili bilinmesi gereken çok önemli bir mevzu ile bitireyim. Haftaya devam edeceğim.
Savunmacı aslında, padişah için gelmiş gibi görünse de, bir menfaat grubunun ekip elemanıdır. Hemen o grubun çıkarları için çalışmaya başlamıştır. Padişahın sahilde yaptığı çalışmaların arkasında savunmacı vardır. Karşıda çıkar sağlayan ise onu getiren tüccardır. Başka bir çalışmada çıkar sağlayan, yine savunmacıyı eskiden beri tanıyıp, işbaşı yapmasını asıl sağlayan kişilerdir. Ortaya zamanla öyle bir manzara çıkmaya başlamıştırki, bizim savunmacı hem ülkenin, hem de ülkenin ihtilaflı olduğu kişilerin merkezindeki ortak dosttur. Ortak çözüm adamıdır. Ortak menfaat adamıdır. Ancak nedense bu ortak nokta, her zaman ülkenin kaybetmesine neden olmaktadır. Öyleki trilyonluk ödemeler savunmacıyı ülkeye getirenlere, savunmacının girişimleri sonucu ödenmiştir. Bu ekibin yatlarda düzenlediği alemler dillere destan hale gelmeye başlamıştır. İki yıl içerisinde bunun gibi onlarca örnek yaşanmıştır.
Padişah ise alemleri, yurt dışı gezilerinde görüp, tadını çıkarmaktadır.