Türklerin yaşadığı Orta Asya, MÖ 4500’lere kadar uzanan çeşitli kültürleri de bünyesinde barındırmıştır. Anav, Andronova, Karasuk ve Tagar kültürleri ile MÖ 3000’lere kadar uzanan ve en eski Türk kültürü kabul edilen Afanesyova da burada yer almaktadır. Bu kültür bölgelerinde tuğladan evlere, topraktan ve çeşitli madenlerden yapılmış süs ve ev eşyalarına, dokumalara rastlanılması gelişmiş bir kültürün varlığını ortaya koymuştur.
PAZIRIK HALISI
Dünyanın en eski halısı sayılan Pazırık Halısı 1949 yılında Altay Dağı’nın eteklerindeki Pazırık bölgesinde buzullar arasında kalmış bir kurgandan çıkmıştır. MÖ. 5. Yüzyıldan kalmış olduğu tahmin edilmektedir. Bu halının günümüze kadar gelmesinin en büyük nedeni donmuş olan bir buzun içinde olmasıdır. İnce yünden yapılan halıya 10 cm2’de 36.000 Gördes (Türk) düğümü atılmıştır. Yani her metrekaresinde 360000 düğüm vardır. Dünyanın en eski ve ilk düğümlü halısıdır.
HEYKEL
Türk sanatında ilk heykel örneklerine Göktürkler Dönemi'nde rastlanılmaktadır. Bu döneme ait en önemli eserler Orhun Nehri dolaylarında bulunmaktadır. Bu bölgede Kültigin'in mermerden yapılmış heykelinin baş kısmı ile eşine ait mermer bir yüz parçası bulunmuştur. Göktürk heykel sanatının en karakteristik örnekleri balballardır. Türkler, ölen kahramanların mezarları başına, hayattayken yendiği düşman kadar heykel dikiyorlardı. Bu heykellere "balbal" adı verildi. Yine, Göktürkler Dönemi'ne ait kurganlarda mezar bulunan koç heykelleri geleneği, daha sonraları Anadolu'da da uzun yıllar devam etmiştir. Heykel sanatı Uygurlar Dönemi'nde oldukça gelişme göstermiştir. Uygur heykellerinin kaynağı, Göktürkler ve diğer Türk devletlerinde çok yaygın örneği olan balballara dayanıyordu. Başlangıçta normal insan boyundaki heykeller, giderek yerlerini 10 m'yi aşan heykellere bırakmışlardır. Uygur heykel sanatında at, deve, keçi, fil heykellerinin insan heykellerinden daha fazla yapıldığı ve hayvan üslûbunun ağır bastığı görülmektedir.
RESİM
Türklerin resim sanatıyla da çok eski devirlerden beri ilgilendikleri görülmektedir. Hunlardan kalma eserler üzerinde insan ve hayvan resimleri bulunmaktadır. Göktürler Dönemi'nde de Bilge Kağan ve Kültigin için yapılan anıtların duvarlarında her ikisinin savaşlarını canlandıran tasvirler yer almaktadır. Türk resim sanatı özellikle Uygurlar Dönemi'nde ilerledi.
Uygurlar ile birlikte resim sanatında üslup ve teknik değişikliği kendini gösterdi. Uygurlar aracılığı ile Türk resminde gerek teknik ve gerekse düşünce yönünden Uzak Doğu'nun etkisi kendini göstermeye başladı. Uygurlar, kitaplarını, tapınaklarını çok güzel resim ve minyatürlerle süslediler. Duvar resimleri genellikle Mani ve Buda dininin metinleriyle ilgilidir. Tapınaklardaki duvar resimlerinde başrahibin yolculukları ve maceraları bulunmaktadır. Figürlerin düzen içinde, tek sıra halinde ve dik duruşları, Türk saray düzenini yansıtmaktadır. Fresklerde Uygur şehzadelerinin resimleri çok gerçekçi olarak canlandırılmıştır. Uygur resimlerinde renk olarak parlak ve canlı renklerin çokça kullanıldığı da görülmektedir. Uygur şehirlerinin kalıntılarında görülen minyatürler, Türk resim sanatının ilk örnekleri olarak kabul edilir. Uygur minyatürleri Moğollar aracılığıyla İslam dünyasına girmiş ve İslam sanatına da etki yapmıştır.
MİMARLIK
Hunlar ve Göktürkler Dönemi'nde halkın büyük bir kısmı göçebe olduğu için büyük ve kalıcı yapılar inşa edilmedi. Bununla beraber, geçici yerleşim birimleri inşa ettikleri ve buralarda evler yaptıkları bilinmektedir. Daha çok kerpiçten yapılan ve yılın ancak bir kısmında kullanılan bu evlerin sağlam olmasına Hunların ve Göktürklerin pek önem vermedikleri görülmektedir. Çin kaynakları, Hunların, evlerini topraktan inşa ettiklerini yazmaktadır. Buna karşılık Hazarların evlerini ahşaptan, sadece hükümdar sarayını taş ve tuğladan yaptıkları bilinmektedir. Uygurlar Dönemi'nde yerleşik hayata geçilmesiyle birlikte evler, tapınaklar ve şehirler inşa edilmeye başlandı. Uygur mimarisinde Mani ve Budizm dinlerinin etkisi görülmektedir. Yapılarda kubbeyi ilk kullananlar da Uygurlar oldu. Tek katlı olarak inşa edilen Uygur evlerinin etrafı duvarlarla çevrili olup, içinde koyunların barındığı ahır bulunuyordu. Uygurlar'da surlarla çevrili kentlere "balık" adı verilirdi. Bu şehirlerde saray ve tapınaklar, şehri süsleyen başlıca büyük yapılardı. Tapınakların duvarları ve tavanları, konularını Budizm'den alan frekslerle süslüydü.
MÜZİK
Türk sanatı içinde en gelişmiş unsurlardan biri de musikidir. Orta Asya'daki Türk devletlerinde müzik önemli yere sahipti. Bugün Türk musikisi, kanun ve prensipleriyle diğer köklü dünya müzikleriyle boy ölçüşmektedir. Türk musikisinin güçlü olmasının birinci sebebi kökünün çok eski olup, Orta Asya'ya kadar uzanmasıdır.Türk musikisinin ilk örnekleri kopuzla çalınan dini nağmelerdir. Destanlar, kahramanlık menkibeleri, aşk türküleri ve çeşitli hatıralar, saz şairleri tarafından kopuz çalınarak söylenirdi. Asya'dan Orta Avrupa'ya kadar her yerde tanınan ve sevilen kopuz, adeta Türk kültürünün damgasını oluşturdu. Hunlarla halk türkülerinin, Göktürk ve Uygurlarda grup musikisinin (orkestra) olduğu tarihi kayıtlarda mevcuttur.Türkler, nefesli, telli ve vurmalı müzik aletlerini kullandılar. Müzik (davul) aynı zamanda Türklerde hükümdarın egemenlik sembolü sayılırdı. Bir musiki kuruluşu sayılan Türk mehter takımının tarihi başlangıç noktasının ve vurmalı çalgıların kökeninin Orta Asya olduğu anlaşılmaktadır.
EL SANATLARI
El sanatında bulunması gereken bir takım özellikler vardır. Bunlar, geleneğe bağlı olmak, milli sanat zevkini korumak, buluş gücünü yansıtmak ve geliştirmektir. Türkler, el sanatlarıyla ilgilenmişler, meydana getirdikleri ürünlerde de çeşitli özelliklerini yansıtmışlardır. Demir, altın ve gümüşü işlemesini bilen Türkler taş işçiliği ve dokumacılık gibi el sanatlarında da ilerlemişlerdir. Kurganlardan çıkan eşyaların başlıcaları, kadın süs eşyaları, kemerler, kılıçlar, kapkacak, masa, sandalyeler ile ipekli ve yünlü kumaşlardır.PazırıkKurganı'ndan çıkan el halısı ile Esik Kurganı'ndan çıkarılan Altın Adam heykeli Türklerin el sanatlarındaki başarılarını göstermektedir. Halıcılık Türklerin milli sanatı olarak Anadolu'da Türkiye Selçukluları döneminde zirveye ulaşmıştı. Yine çini sanatının kökeni Orta Asya'dır ve Bu sanat da Anadolu'da Türkiye Selçukluları ve Osmanlılar tarafından en mükemmel seviyesine çıkarılmıştır.
PAZIRIK HALISI
Dünyanın en eski halısı sayılan Pazırık Halısı 1949 yılında Altay Dağı’nın eteklerindeki Pazırık bölgesinde buzullar arasında kalmış bir kurgandan çıkmıştır. MÖ. 5. Yüzyıldan kalmış olduğu tahmin edilmektedir. Bu halının günümüze kadar gelmesinin en büyük nedeni donmuş olan bir buzun içinde olmasıdır. İnce yünden yapılan halıya 10 cm2’de 36.000 Gördes (Türk) düğümü atılmıştır. Yani her metrekaresinde 360000 düğüm vardır. Dünyanın en eski ve ilk düğümlü halısıdır.
HEYKEL
Türk sanatında ilk heykel örneklerine Göktürkler Dönemi'nde rastlanılmaktadır. Bu döneme ait en önemli eserler Orhun Nehri dolaylarında bulunmaktadır. Bu bölgede Kültigin'in mermerden yapılmış heykelinin baş kısmı ile eşine ait mermer bir yüz parçası bulunmuştur. Göktürk heykel sanatının en karakteristik örnekleri balballardır. Türkler, ölen kahramanların mezarları başına, hayattayken yendiği düşman kadar heykel dikiyorlardı. Bu heykellere "balbal" adı verildi. Yine, Göktürkler Dönemi'ne ait kurganlarda mezar bulunan koç heykelleri geleneği, daha sonraları Anadolu'da da uzun yıllar devam etmiştir. Heykel sanatı Uygurlar Dönemi'nde oldukça gelişme göstermiştir. Uygur heykellerinin kaynağı, Göktürkler ve diğer Türk devletlerinde çok yaygın örneği olan balballara dayanıyordu. Başlangıçta normal insan boyundaki heykeller, giderek yerlerini 10 m'yi aşan heykellere bırakmışlardır. Uygur heykel sanatında at, deve, keçi, fil heykellerinin insan heykellerinden daha fazla yapıldığı ve hayvan üslûbunun ağır bastığı görülmektedir.
RESİM
Türklerin resim sanatıyla da çok eski devirlerden beri ilgilendikleri görülmektedir. Hunlardan kalma eserler üzerinde insan ve hayvan resimleri bulunmaktadır. Göktürler Dönemi'nde de Bilge Kağan ve Kültigin için yapılan anıtların duvarlarında her ikisinin savaşlarını canlandıran tasvirler yer almaktadır. Türk resim sanatı özellikle Uygurlar Dönemi'nde ilerledi.
Uygurlar ile birlikte resim sanatında üslup ve teknik değişikliği kendini gösterdi. Uygurlar aracılığı ile Türk resminde gerek teknik ve gerekse düşünce yönünden Uzak Doğu'nun etkisi kendini göstermeye başladı. Uygurlar, kitaplarını, tapınaklarını çok güzel resim ve minyatürlerle süslediler. Duvar resimleri genellikle Mani ve Buda dininin metinleriyle ilgilidir. Tapınaklardaki duvar resimlerinde başrahibin yolculukları ve maceraları bulunmaktadır. Figürlerin düzen içinde, tek sıra halinde ve dik duruşları, Türk saray düzenini yansıtmaktadır. Fresklerde Uygur şehzadelerinin resimleri çok gerçekçi olarak canlandırılmıştır. Uygur resimlerinde renk olarak parlak ve canlı renklerin çokça kullanıldığı da görülmektedir. Uygur şehirlerinin kalıntılarında görülen minyatürler, Türk resim sanatının ilk örnekleri olarak kabul edilir. Uygur minyatürleri Moğollar aracılığıyla İslam dünyasına girmiş ve İslam sanatına da etki yapmıştır.
MİMARLIK
Hunlar ve Göktürkler Dönemi'nde halkın büyük bir kısmı göçebe olduğu için büyük ve kalıcı yapılar inşa edilmedi. Bununla beraber, geçici yerleşim birimleri inşa ettikleri ve buralarda evler yaptıkları bilinmektedir. Daha çok kerpiçten yapılan ve yılın ancak bir kısmında kullanılan bu evlerin sağlam olmasına Hunların ve Göktürklerin pek önem vermedikleri görülmektedir. Çin kaynakları, Hunların, evlerini topraktan inşa ettiklerini yazmaktadır. Buna karşılık Hazarların evlerini ahşaptan, sadece hükümdar sarayını taş ve tuğladan yaptıkları bilinmektedir. Uygurlar Dönemi'nde yerleşik hayata geçilmesiyle birlikte evler, tapınaklar ve şehirler inşa edilmeye başlandı. Uygur mimarisinde Mani ve Budizm dinlerinin etkisi görülmektedir. Yapılarda kubbeyi ilk kullananlar da Uygurlar oldu. Tek katlı olarak inşa edilen Uygur evlerinin etrafı duvarlarla çevrili olup, içinde koyunların barındığı ahır bulunuyordu. Uygurlar'da surlarla çevrili kentlere "balık" adı verilirdi. Bu şehirlerde saray ve tapınaklar, şehri süsleyen başlıca büyük yapılardı. Tapınakların duvarları ve tavanları, konularını Budizm'den alan frekslerle süslüydü.
MÜZİK
Türk sanatı içinde en gelişmiş unsurlardan biri de musikidir. Orta Asya'daki Türk devletlerinde müzik önemli yere sahipti. Bugün Türk musikisi, kanun ve prensipleriyle diğer köklü dünya müzikleriyle boy ölçüşmektedir. Türk musikisinin güçlü olmasının birinci sebebi kökünün çok eski olup, Orta Asya'ya kadar uzanmasıdır.Türk musikisinin ilk örnekleri kopuzla çalınan dini nağmelerdir. Destanlar, kahramanlık menkibeleri, aşk türküleri ve çeşitli hatıralar, saz şairleri tarafından kopuz çalınarak söylenirdi. Asya'dan Orta Avrupa'ya kadar her yerde tanınan ve sevilen kopuz, adeta Türk kültürünün damgasını oluşturdu. Hunlarla halk türkülerinin, Göktürk ve Uygurlarda grup musikisinin (orkestra) olduğu tarihi kayıtlarda mevcuttur.Türkler, nefesli, telli ve vurmalı müzik aletlerini kullandılar. Müzik (davul) aynı zamanda Türklerde hükümdarın egemenlik sembolü sayılırdı. Bir musiki kuruluşu sayılan Türk mehter takımının tarihi başlangıç noktasının ve vurmalı çalgıların kökeninin Orta Asya olduğu anlaşılmaktadır.
EL SANATLARI
El sanatında bulunması gereken bir takım özellikler vardır. Bunlar, geleneğe bağlı olmak, milli sanat zevkini korumak, buluş gücünü yansıtmak ve geliştirmektir. Türkler, el sanatlarıyla ilgilenmişler, meydana getirdikleri ürünlerde de çeşitli özelliklerini yansıtmışlardır. Demir, altın ve gümüşü işlemesini bilen Türkler taş işçiliği ve dokumacılık gibi el sanatlarında da ilerlemişlerdir. Kurganlardan çıkan eşyaların başlıcaları, kadın süs eşyaları, kemerler, kılıçlar, kapkacak, masa, sandalyeler ile ipekli ve yünlü kumaşlardır.PazırıkKurganı'ndan çıkan el halısı ile Esik Kurganı'ndan çıkarılan Altın Adam heykeli Türklerin el sanatlarındaki başarılarını göstermektedir. Halıcılık Türklerin milli sanatı olarak Anadolu'da Türkiye Selçukluları döneminde zirveye ulaşmıştı. Yine çini sanatının kökeni Orta Asya'dır ve Bu sanat da Anadolu'da Türkiye Selçukluları ve Osmanlılar tarafından en mükemmel seviyesine çıkarılmıştır.