İlk yarının özeti: Vasat Antalyaspor
Şike, teşvik, erteleme derken 1 ay geç başlayan lig öncesi Antalyaspor için ilk Bolu kampı sonrası yaptığımız değerlendirme 10 Temmuz tarihli.
Antalyaspor’un en büyük eksiğinin bir golcü olduğunu, sakatlık ve cezalı olma ihtimalleri çerçevesinde Necati’ye güvenemeyeceğimizi yazmışız.
Zaten Necati’nin asıl faydalı olacağı yerin Antalyaspor’da oynadığı mevki olmadığını hepimiz biliyoruz.
Golcü alınmazsa ilk 8 hedefinin hayal olacağını, Antalyaspor’un şu haliyle 8.lik ile 12.lik arasında bir yerde ligi bitirebileceğini yazmışız.
Biz elbette ki ne müneccimiz, ne de futbolu çok iyi bildiğimizi iddia ediyoruz.
Görünen köyün kılavuz istemediğinin farkına o tarihte varmışız.
Bu haliyle eldeki kadronun lig içinde az çok neler yapabileceğini kestirebiliyoruz.
Yani ne beklediğimizi bildiğimizden eleştirilerimizi ona göre yapıyoruz.
Ne ilk 2 haftada alınan Gaziantep ve Kayseri galibiyetleri sonrası ilk 4’ten bahsetmişiz, ne galibiyet alınamayan 8 haftada küme düşmekten.
Üstelik bunu yönetim kurulu üyeleri bile yapamazken.
Hatırlıyorum da ilk iki hafta sonrası şampiyonluktan bahseden yönetici, 8 haftalık sessizlikte teknik direktörü eleştirmekten geri kalmadı.
Evet ligin ilk 2 haftası gerçekten bonus oldu. Geçen sene ligi sallayan Gaziantep güçlenmiş kadrosuyla çıktı Antalyaspor’un karşısına. Bugün kümede kalmak için mücadele ediyorlarsa o yenilginin payı çok büyük.
Kayseri galibiyeti, bir önceki haftanın tesadüf olmadığını gösterdi. Ancak ne olduysa o maçtan sonra oldu. Mersin yenilgisi, iyi oynanan Beşiktaş maçının kaybedilişi, Sivas maçındaki beraberlik, bu sırada gelen sakatlıklar, oyuncu tercihlerindeki hatalar, gereksiz ısrarlar, performans beklediğiniz yeni transferlerin ortalıklarda görünmemesi gibi bir yığın faktör sıralanınca 8 haftada 4 puan alan bir takım.
Belediye maçından sonraki 7 haftada ise 3 galibiyet, 2 beraberlik ve 11 puan, düzlüğe çıkardı Akrep’i.
İlk yarıda aklında ne kaldı derseniz; Kayseri’de Zitouni’nin çapraz koşusu, Mersin maçında Minev’in kendi kalesine gol atması, Beşiktaş maçındaki Ali Turan’ın penaltı yaptırışı, Galatasaray maçında uyumak için statta yastık aradığımı, Trabzon maçında Deniz’in slalomu ve hakemin uydurduğu penaltıyı, İstanbul Belediye maçında auta giden topu Ekrem’in filelere yuvarlaması, Ömer’in Eskişehir’de 90+’da hatalı çıkışı, hafızalardan kolay çıkmaz.
İlk yarının en istikrarlı oyuncusu olarak Uğur’u, hayal kırıklığı olarak Musa Aydın’ı, yükselen değer olarak Ali Zitouni’yi, en iyi transfer olarak Minev’i, en faydalı oyuncu olarak İbrahim’i, takımın vazgeçilmezleri olarak da Ali Turan ve Deniz’i gösterebiliriz.
Toparlasak; 21 puan, sahada izlediğimiz Antalyaspor için çok iyi diyebiliriz.
Ancak takımın, hedeflerin gerisinde kaldığı, aslında bu kadronun en az 24 puan alması gerektiği, zaten bu puanı toplasa Play-Off çerçevesi içinde olacağı bir gerçek.
Bunu ben demiyorum. Hedef Play-Off diyenler söylüyor.