İnancını kaybetmek gibi 

Ne çok bilinmeyen yüzü var hayatın. Her gün yeni bir sürpriz ile gelip oturuyor karşımıza. Bu karşılaşmalar bazen hoşumuza gitse de çoğu zaman yorucu oluyor. 

Yeniyi kabullen, düzen değiştir ve adapte olmaya çalış. Zor haliyle... Şansınız yaver gider ve hayat size istediğinizi sunarsa ne ala, ama sunduğu şey emeklerinizin ve zamanınızın boşa çıkan karşılığı ise yorgunluğunuza yorgunluk ekleyeceksiniz. İnancınızı yitireceksiniz her şeye karşı. Çünkü inanç, şu hayatta ayakta durmanızı, işlerinizi yoluna koymanızı, insanlarla ilişkilerinizi yürütmenize kadar, birçok temel ihtiyacı besleyen en önemli unsur. Dinde bile önce inanç geliyor. Başarıda da. 

İnanç yoksa hiçbir şey yok. Genel olarak inanmayan karamsar bir insan profili çiziyorsanız bu destek gerektirecek bir konu. Fakat zamanla kaybettiyseniz inancınızı, işte bu en acısı. Her ne kadar televizyonda, orada burada inanç ve gerçek huzur içimizde deseler de, bu öyle birebir sizle ilgili bir konu asla değil. Dış kaynakları bazen, istemeden hayatımıza öyle bir yerleştiririz ki hayal kırıklığına uğradığımızda ne motivasyon, ne huzur, ne de inanç kalır. Bahtsız bedevi gibi birkaç defa da talihsiz şeyler geldiyse başınıza eyvah zaten. İnanç diye bir kavramı kullanmanıza bile şaşırırım. 

Gerçi inançlar beraberinde beklentiyi de doğuruyor. Biri varsa diğeri kendiliğinden gelişiyor. Hangisi önce derseniz ama, inanç derim.  Şöyle düşünün inandığınız biri için çabanız hiç boşa değildir. Karşılıktan anlayışımız, partnerimizi mutlu etmek olsa bile. Buradaki beklenti mutlu olması. Mutlu olacağına inanmak. Ama ona karşı tüm inançlarınızı kaybederseniz beklenti de kalmaz. Ne yapsam 'boş’a kelimesi belirmeye başlar. Yeni açtığınız iş yeri gibi. Bin bir umut ve hayal canlanırken zihninizde işler yolunda gitmez. Olmayınca olmuyor ya hani. O iş yerine karşı bütün olumlu inançları yitirdiğinizde kazanç ve ilerleme beklentisi de kalmıyor.  

Ne kötü değil mi herhangi bir şeye karşı inancınızla birlikte umudunuzu da yitirmiş olmak. Denemiş denemiş ve  bir yere varamamış olmak. Olsun ben elimden geleni yaptım gibi değil de, ne gerek vardı ki böyle olmasına, daha iyi olabilirdi gibi… Yani aslında, her şey vardı da, biz tuz kavanozunu kırdık gibi.. Melankolik mi oldum bugün ne :)   

İnancını kaybetmek gibi… İnançlarınızı kaybetmediğiniz her gün her gün yeni inançlar ektiğiniz hayatlar dilerim..