"İNSAN NE İLE YAŞAR"



 
 
Hafta sonu kısıtlamasında evden hiç çıkmayan bir arkadaşım, geçtiğimiz hafta sonu ilk kez markete gitmiş. Bir de ne görsün, herkes evinde diye düşünen kadın, kasada üç sıra insanla karşılaşmış. Tabi şok. Sonra sosyal medyada birkaç cümle paylaşmış.
Bu paylaşımda bahsi geçen kitabı okuduysanız, sizler de benim gibi içinde bulunduğumuz durumdan çok etkileneceksiniz.
 
“Yıllar önce okuduğum; Tolstoy un “ İnsan Ne İle Yaşar” kitabı geldi aklıma. Çiftçi Pahom’un yürek burkan öyküsü. Kendi halinde bir insandır Pahom ama hep zenginlik hayalleri de gizliden gizliye aklının bir köşesinde durmaktadır. Bir gün uzak diyarlardan bir toprak reisinin ücretsiz toprak verdiğini duyunca hemen talebini iletir.
Gerçekten doğrudur toprak verme işi. Sabah güneşin doğuşundan akşam batışına kadar yürüdüğü tüm toprakları verecektir. Fakat tek şartı vardır; Güneş battığında başlangıç noktasına dönmek.             
Yoksa kazandığı tüm hakları kaybedecektir.
Pahom, güneşin ilk ışıkları ile birlikte yürür yürür yürür...
Şu arazi sulakmış, burası yeşillikmiş, burası daha güzelmiş derken tarlalar bağlar geçer, bir bakar ki güneşin batışına çok az kalmış. Tüm gücüyle koşmaya başlar geri dönüş için.
Bir dolu duygu; hırs, çaresizlik ve yetişememe ile beraber olduğu yere yığılır kalır. Toprak sahibi ise şaşırmaz bile gördüklerine, çünkü çok kez şahit olmuştur duruma. Hemen bir mezar kazdırır ve o mezarın başında kitabın en can alıcı cümlesini söyler; “ Bir insan için lazım olan toprak işte bu kadardır.”


Kitabı birkaç cümleyle özetleyen arkadaşım bugünümüze atıfta bulunmayı da ihmal etmiyor;

 “Oysa hepimizin giyemeyeceği kadar çok kıyafetleri, doyacağımızdan fazla yiyeceği varken yine de gözümüz doymuyor. Nefsimizi doyuramadığımız için de hep alıyoruz. Kutu kutu içinde aldıklarımız, biriktirdiklerimiz. Her şeyi tüketiyoruz, zamanı, insanı, sevgiyi.
Yetecekken bir lokma, bir hırka, bir güzel kelam, hep Kaf dağında hayallerimiz. Doyuramadığımız ruhlarımız market sıralarında hiç bir şey yetmeyecekmiş gibi bekliyor. Covid19 ne yapsın?” 
 
Tüm yaşadıklarını, hissettiklerini ve samimiyetini öyle güzel anlatmıştı ki, o yıllar önce okuduğu kitabı ben de okudum. Muhteşem bir kitaptır. Mutluluk adına bile vakit yaratıp herkesin okuması gereken kitapların başında gelir. Anca günümüzde karşılığını bul-a-mayan ama herkesin diline pelesenk olacak kadar da farkındalığa ulaşılan serzenişler bunlar. Umarım gün gelir yaşamlarımızın bir parçası olmadığı anlarda bile Kaf dağına selam veren burunlarımız, zamanın kısıtladığı ama anın fazla geldiği kuşkuları yok edecek kokuyu alır. İşte o zaman varlığın gerçek hikâyesi için son hazırlıklar yapılmış olacaktır.
Herkese yetebilecek mutluluk insanların kendi ruhlarında beslenmeyi bekliyor. Çoktan aza inecek hırsların ötesinde, azdan çoğa koşacak umutların varlığı bir nebze ışık oluyor.
Ruhunuzun ihtiyaç duyduğu gibi beslenmesi arzusuyla…