İNSANA İYİ GELEN YİNE İNSANDIR

Abone Ol

İnsan, insana iyi gelmeli.

Çünkü insana en çok insan iyi gelir; ne dağlar kadar yalnızlık, ne şehirler kadar kalabalık, bir başka yüreğin sıcaklığı kadar güven verir. Yeryüzünde dost bir ses, anlayan bir bakış, omuz veren bir el kadar kıymetli bir armağan yoktur. İyilik, insanın içinde filizlenir; ancak başka bir insana dokunduğunda meyvesini elbet bir gün verir.

İnsan, insanı mutlu etmeli.

Mutluluk, yalnızca kişinin kendi avucunda taşıdığı bir ışık değildir. O ışık, başkasının kalbine düştüğünde çoğalır ve her yeri aydınlatır. Bir gülüş, bir selam, bir gönül alıcı söz, bazen bir ömrün karanlığını aydınlatmaya yeter. İnsan, mutluluğunu başkalarıyla paylaştıkça kendi ruhunun da hafiflediğini görür. Mutlu ettikçe mutlu olur.

İnsan, insanın elinden sağlam tutmalı.

Hayat, bazen sert rüzgârlarla savurur insanı; bazen yokuşlar bitmez, bazen yollar karanlığa çıkar. İşte o anlarda bir elin varlığı, düşmemek için en sağlam dayanak olur. Birinin varlığı, “Yalnız değilsin.” diyen sessiz bir cümle gibidir. İnsan, insana tutunduğunda yol daha kısa, yük daha hafif olur.

Ve insan, insan için ömrünü tüketmeli.

Çünkü paylaşılan bir ömür, yaşanmış bir ömürdür. Kendine sakladığın iyilik, kendi içinde küllenir; ama başkasına verdiğin emek, bir gün sana geri döner. İnsan, başkası için harcadığı zamanda kendini bulur; başkası için attığı adımda kendi yolunu çizer. Ve ömür, ancak bir başkasının ömrüne değdiğinde gerçek manada anlam kazanır.