İRAN İSRAİL ÇATIŞMALARININ PİYASALARA ETKİSİ

Abone Ol

Orta Doğu’nun hassas dengelerini bir kez daha sarsan İran-İsrail çatışması, yedinci gününde hala çözülme sinyalleri vermiyor. Bu gelişme, hem bölgesel jeopolitik riskleri artırmakla kalmıyor, aynı zamanda küresel finans piyasalarında da önemli dalgalanmalara yol açıyor. Özellikle enerji fiyatları, döviz kurları ve hisse senedi piyasaları bu gelişmelerden doğrudan etkileniyor. Ancak güncel piyasa hareketlerine baktığımızda, yatırımcıların önceki benzer krizlere kıyasla daha temkinli, hatta biraz da soğukkanlı davrandıklarını gözlemliyoruz. Bunun birkaç temel sebebi bulunuyor.

FED’İN SABİT FAİZ KARARI VE PAWELL’IN MESAJLARI: Piyasaların Dayanağı

ABD Merkez Bankası (Fed), piyasa beklentileri doğrultusunda politika faizini yüzde 4,25-4,50 aralığında sabit bıraktı. Bu karar, küresel büyüme ve enflasyon arasındaki hassas dengede piyasalar için önemli bir referans noktası oldu. Fed Başkanı Jerome Powell’ın açıklamaları ise piyasalarda “riskten kaçış” havasını biraz olsun azalttı. Powell’ın, Ortadoğu’daki çatışmanın enerji fiyatlarında kısa vadeli sıçramalara neden olabileceği, ancak bunun enflasyonda kalıcı bir artış yaratmayacağı yönündeki yorumu, yatırımcıları rahatlatan önemli bir unsur oldu. Powell ayrıca, Trump’ın ticaret politikalarının tüketici fiyatlarına etkisinin henüz tam yansımadığını belirtmesiyle, önümüzdeki dönemde enflasyon dinamiklerinin hala belirsizliğini koruduğunu ortaya koydu.

Bu mesajlar, FED’in politika faizini hızlı yükseltmek yerine mevcut seviyede tutmaya devam edeceği beklentisini güçlendirdi ve yatırımcıların aşırı riskli pozisyonlardan kaçınarak daha dengeli hareket etmelerini sağladı.

Dolar ve Döviz Kurları: Güvenli Liman Tercihi ve Türkiye Özelinde Etkiler

Küresel piyasalarda dolar endeksi yüzde 0,1 civarında hafif yükseldi ve 99 seviyesinde dengelendi. Bu artış, jeopolitik risklerin yükseldiği dönemlerde doların güvenli liman olarak tercih edildiğini gösteriyor. Türkiye’de ise dolar/TL kuru, bankalararası piyasada yüzde 0,1’lik sınırlı artışla 39,55 seviyesine çıktı. Kurda bu artış, Türkiye’nin ithalata bağımlı yapısı ve jeopolitik risk algısının TL üzerinde baskı yaratmasıyla açıklanabilir. Ancak volatilitenin çok yüksek olmaması, piyasa oyuncularının mevcut durumda ani kur hareketlerinden kaçınma eğiliminde olduğunu işaret ediyor.

Petrol Piyasası: Arz-Talep Dengesi ve Jeopolitik Riskler

Orta Doğu’da yaşanan gerilimler normalde petrol fiyatlarında ciddi yükselişlere neden olur. Ancak bu kez Brent petrol varil fiyatı, 76 dolar seviyelerine kadar geriledi. Bunun temel nedeni, Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak’ın yaptığı “küresel petrol arzında şu anda bir sıkıntı yok” açıklaması oldu. Ayrıca, ABD Başkanı Trump’ın bölgeye doğrudan müdahil olup olmayacağına dair belirsizlik, piyasalarda kararsızlığa yol açtı. Bu durum, arz yönlü endişeleri kısmen törpülerken, enerji piyasasında volatilitenin devam edeceği sinyalini veriyor.

Petrol fiyatlarındaki dalgalanma, enerji ithalatçısı ülkeler açısından enflasyon ve ekonomik büyüme üzerinde farklı yansımalar yaratabilir. Özellikle Türkiye gibi enerjiye dışa bağımlı ülkelerde petrol fiyatlarındaki ani artışlar, üretim maliyetlerini ve dolayısıyla fiyatları yukarı çekerek enflasyonist baskı oluşturabilir.

Altın ve Değerli Metaller: Riskten Korunma Talebi ve Yatırımcı Stratejileri

Altın ons fiyatı yatay seyirle 3.370 dolar civarında hareket ediyor. Gram altın fiyatı ise 4.288 TL bandında bulunuyor. Bu durum, jeopolitik risklerin altına olan talebi artırdığını, ancak piyasalardaki diğer belirsizliklerin de yatırımcıları aşırı riskten kaçınmaya ittiğini gösteriyor. Platin ve gümüş gibi diğer değerli metallerde ise artış gözleniyor; özellikle gümüşün 2011’den beri gördüğü en yüksek seviyelere yakın seyretmesi, sanayi talebinin güçlü seyrettiğine ve yatırımcıların portföy çeşitlendirmesine işaret ediyor.

Altın gibi geleneksel güvenli limanların yanında, değerli metallerdeki hareketler ekonomik büyüme beklentileri ve arz-talep dengeleriyle de yakından bağlantılıdır. Bu yüzden, jeopolitik risklerin yanı sıra küresel ekonomik göstergeler de bu piyasaların yönünü belirliyor.

Borsa İstanbul ve Küresel Hisse Piyasaları: Satış Baskısı ve Volatilite

Küresel hisse senedi piyasaları, FED’in faiz kararı ve Orta Doğu’daki çatışmanın yarattığı endişelerle baskı altında kaldı. New York borsası günü karışık bir görünümle tamamlarken, Borsa İstanbul (BIST 100) yüzde 1,54 düşüşle 9.196 puana geriledi. Bu düşüş, yatırımcıların risk algısının yükseldiğini ve satış ağırlıklı bir pozisyon aldıklarını gösteriyor. Ancak BIST 30 endeksine dayalı vadeli kontratların hafif yükselişte olması, piyasada kısa vadede toparlanma umudunun sürdüğünü yansıtıyor.

Türkiye gibi gelişmekte olan piyasalarda jeopolitik riskler ve döviz kuru dalgalanmaları, borsa performansı üzerinde doğrudan etkili oluyor. Yatırımcıların döviz ve emtia fiyatlarındaki oynaklık karşısında portföylerini çeşitlendirmeye çalıştığı görülüyor.

Genel Değerlendirme: Piyasalar Dengede, Gelişmeler Belirleyici

Orta Doğu’daki çatışma henüz kısa vadeli bir krize dönüşmese de uzun vadede jeopolitik risklerin artması piyasalarda tansiyonu yükseltiyor. ABD’nin bölgedeki tutumu, Rusya’nın petrol politikaları, Çin ve diğer büyük ekonomilerin krizlere yaklaşımı piyasalardaki yönü belirleyecek unsurlar arasında. FED’in faiz kararları ve açıklamaları, küresel enflasyon ve büyüme beklentilerinin şekillenmesinde kritik rol oynuyor.

Yatırımcılar, bu karmaşık ve belirsiz ortamda güvenli limanlara yönelirken, aşırı volatiliteden kaçınmaya çalışıyor. Enerji fiyatları, döviz kurları ve hisse senedi piyasaları önümüzdeki günlerde jeopolitik gelişmelerle birlikte daha belirgin hareketler gösterebilir. Bu yüzden bölgedeki diplomatik hamleler, ABD’nin kararları ve küresel ekonomik veriler yakından takip edilmeli.

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist-Yazar

zozcivan@hotmail.com