İşçisini aç bırakan başkan!.
Tüm Türkiye 10 Kasım’da Ulu Önder Atatürk’ü nasıl unutmadığını bir kez daha ortaya koydu ancak.,
Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, hala 29 Ekim’de kalmış.
Fener Alayı yürüyüşüne katılan 150 bin dolayındaki duyarlı insanların oraya toplanmasına vesile olanlarla bir araya gelip, “Teşekkür ediyorum” demiş.
Antalya’nın Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın yemekli, kahvaltılı toplantılarda o teşekkürleri ediyor etmesine de.
Ne yazık ki üç aydır maaşlarını alamadıkları için bırakın yemek yiyip, Akaydın ve beraberindekilerin yaptıkları gibi sütlü-börekli kahvaltı etmelerini, evlerine ekmek götüremeyen Büyükşehir Belediyesi’nin 560 Özel Güvenlik elemanı kendisine beddua ediyor beddua.
Umurunda mı?
Cumhuriyet Bayramı akşamı, o fener alayına katılanların hepsini CHP yada Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın mı getirdi ki?
O görkemli geceyi unutabilmek mümkün mü?
Tek vücut olunduğu akşam, kim heyecandan tir tir titremedi?
Hangimizin ağzından, “Muhteşem bir olay” cümlesi çıkmadı?
Benim eşim ve iki kızım oradaydı.
MHP eski il başkanı Nizamettin Sağır’dan tutun da.,
ANAP’ın eski il yöneticilerinden Ercüment Ersü’yü dahi fener alayında yürürlerken bizzat gördüm.
O günün üzerinden 15 gün gibi insan yaşamında hakikaten uzun sayılan bir süreç geçti.
Ve bizim Büyükşehir Belediye Başkanı hala teşekkür turunda.
Sana kim teşekkür ediyor ki?
Göreve gelmeden evvel, “İşçi alacakları benim namus borcum” diyeceksin.
Belediye Başkanı seçildikten sonra, namus borcu dediğin alacaklardan geçtik, çalıştırdığın garibanların aylardır maaşlarını vermeyeceksin.
Yetmedi.,
Belediye parasıyla havai fişekler atıp, millete caka satacaksın.
Bu ne yüz?.
Bu ne genişlik?
Seçilmeden önce, “Herkese bedava elektrik” diyen Akaydın.,
Seçildikten sonra, “Ben böyle bir şey demedim” diyen de Akaydın.,
Seçilmeden evvel, “Türkiye’nin en ucuz suyunu Antalyalılar içecek” vaadini veren Akaydın.,
Seçildikten sonra iki, önümüzdeki günlerde de yapacağı üçüncü zamla, Türkiye’nin en pahalı suyunu Antalyalılara içirten Akaydın.,
Daha sayalım mı yalanlarını.,
Ben, ‘değmez’ görüşündeyim.
Yalan söyle oy topla.,
Vaatte bulun, inkar et.
Gariban işçilerini sersefilliğe kendi ellerinle it.
Tüm bunlardan zerre kadar utanma, sıkılma, “Ben üç yıl içerisinde şu kadar konser verdim, bu kadar şarkıcı-türkücü getirip, sahneye çıkarttım. Şu kadar değişik etkinliklerle vatandaşı güldürüp, eğlendirip, göbek attırdım” de ve kas kas kasıl.
Süründürmekte olduklarını salla gitsin!.
Yeri ve zamanı geldiğinde seni de bu millet öyle bir sallayacak ki.,
Ne asıl mesleğin olan genel cerrahlığa dönebilecek kendinde yüzü bulabileceksin.
Ne de söylediklerini galeye alıp yazdırabileceğin gazeteci leşgeri.
Ya torunlarını seveceksin, ya da çiftliğinde inzivaya çekilip, aslan sütü yudumlayıp, CD’lerde toplattığın geçmişini videodan izleyerek günlerini geçireceksin.
Nasılsa yeri ve zamanı geldiğinde herkes, “Eski” unvanı alıyor.
Dilerim senin için de, “Bizim eski reis” diyen çıkar.
Çünkü her insan yaptıkları eser ve bıraktıkları izlerle anılır.
İnşallah o günlerde cumhuriyet bayramında olduğu gibi beraber yürüdüklerinle selamlaşır, dilerim aç bıraktıklarınla yolda karşılaşmazsın.