İslamcı mısın? Kemalist mi?

Dün bir anketör aradı. Malum seçim sürecindeyiz ya, siyasi içerikli sorular sordu. Hangi partiyi destekliyorsunuz, Cumhurbaşkanlığı seçiminde hangi adaya oy verdiniz, hangi ittifakı destekliyorsunuz, yerel seçimde kime oy vereceksiniz gibi.. Hepsine kendimce cevaplar verdim. Tam bitti derken anketör, son bir sorusu daha olduğunu belirtti ve “Kendinizi tanımlayacak olursanız nasıl tanımlarsınız? İslamcı mı, Kemalist mi? ” diye sordu. Aynen şu cevabı verdim; “Dindarım ama İslamcı değilim, Atatürk’ü seviyorum ama Kemalist değilim…”

Doğrusunu söylemek gerekirse bir ankete böyle bir soru koyarak neyin amaçlandığını anlayamadım. İslamcılıkla dindarlığın, Atatürkçülükle Kemalizmin harman olduğu bir ülkede ‘İslamcı mısın, Kemalist misin?’ diye sorarak tasnife kalkışmanın toplumsal ne gibi bir faydası var anlayamadım…

Atatürkçülük de Kemalizm de aslında totaliter bir ideolojinin farklı varyantları ancak şunu ayırmak lazım;  Bu toplum Atatürk'ü sever. Bunu devlet böyle istediği için değil, gerçekten sever fakat Kemalizm’den hoşlanmaz. Daha açık ifadesiyle, ülkenin kurtuluşuna önderlik ettiği için bir Türk büyüğü olarak, bir insan olarak sever ama ilahlaştırmaz…

Bu toplum, dinini de sever. Ekseriyeti dindardır. Dini vecibelerini kendince yerine getirir ama bu ekseriyet için İslamcı demek mümkün değildir.  Çıkın sokağa önünüze gelene ‘Şeriatla yönetilmek ister misiniz’ diye sorun, yüzde 90’ı hayır diyecektir…

Dolayısıyla toplumu İslamcı-Kemalist gibi bir ayrışmaya zorlamak absürtlüğün daniskasıdır. Kürt-Türk, Sünni-Alevi, Sağcı-Solcu gibi ayrıştırıcı unsurlara bir yenisini eklemekten başka bir şey değildir. Bu ankete bu soruyu kim hangi saikle koymuşsa bilmelidir ki, bu ülke insanı yönlendirmelerle zaman zaman yanlışa sürüklense de eninde sonunda doğru yolu bulacak bir sağduyuya her zaman sahiptir. Bunca yıldır atılan onca nifak tohumuna rağmen vatana, millete, bayrağa yönelik bir tehdit halinde tek yumruk olmasının altında yatan şey de işte budur. Hangi görüşte olursa olsun, neye inanırsa inansın bu ülke insanı değerlerine ihaneti kabul etmez. İşte son örneğini 15 Temmuz darbe girişiminde gördük. Sağcısı solcusu, dindarı, ayyaşı hepsi tanklara, toplara, mermilere karşı omuz omuza durdu. Onun için diyorum ki, kimse boşuna uğraşmasın. Bu milletin harcını kimse karıştıramaz. Bu milletin bağını kimse ama kimse koparamaz/koparamayacaktır…

İTİLMİŞ KAKILMIŞLAR DSP’YE
Türk siyasetinin ‘Karaoğlan’ı Bülent Ecevit’in 1985 yılında CHP’ye alternatif olarak kurduğu DSP, son yıllarda adeta ‘itilmiş-kakılmışların partisi’ konumuna geldi. Mevcut partilerinde umduğunu bulamayan, arzu ettiği noktaya gelemeyen soluğu DSP’de alıyor. Ülke genelinde olduğu gibi Antalya’da da örneği çok. 2014 seçimlerinde, partisinden aday gösterilmeyen CHP’li Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen DSP’den aday olmuştu. Son örnekler ise Aksu’dan İsa Yıldırım,  Serik’ten Mehmet Habalı ve Kemer’den Necati Topaloğlu…

Bilindiği gibi İsa Yıldırım CHP’nin Aksu adayı olarak açıklanmış ancak kısa bir süre sonra Millet İttifakı’nın diğer ortağı İYİ Parti’nin ısrarı üzerine adaylığı geri çekilmişti. Bunun üzerine Yıldırım CHP’den istifa edip DSP’ye katıldı ve DSP’nin Aksu Belediye Başkan adayı oldu. Serik’te uzun yıllar MHP kimliğiyle belediye başkanlığı yapan Mehmet Habalı ise son dönemlerde İYİ Parti’ye geçmiş ve aday adayı olmuştu. İYİ Parti aday olarak eski AK Partili Yusuf Mecek’i tercih edince Habalı da istifayı basıp DSP’ye geçti. O da Yıldırım gibi DSP’nin başkan adayı oldu. Büyükşehir Yasası kapsamında kapatılan Göynük’ün eski belediye başkanı CHP’li Necati Topaloğlu da önce partisinden Kemer Belediye Başkan aday adayı olmuş ancak aday olarak Mustafa Gül’ün açıklandığı gün istifa ederek AK Parti’ye geçmişti. AK Parti’den aday gösterilmesi beklenen Topaloğlu da ittifak mağduru olmuş ve Cumhur İttifakı Kemer’i MHP’ye bırakınca adaylık hayali suya düşmüştü. Bunun üzerine Topaloğlu da diğerlerinin yaptığı gibi DSP’nin yolunu tutmuştu. Önceki gün o da DSP’den başkan adayı olduğunu ilan etti.

Anlaşılan o ki, Ecevit’ten sonra Türk siyasetinde bir ağırlığı kalmayan DSP’nin yeni misyonu bu…

Ne diyelim Allah yollarını açık etsin. Bakalım son anda torbadan çıkan bu adaylarla DSP bir sürpriz yapabilecek mi?