İYİ Parti Antalya İl Başkanı Mehmet Başaran’ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen toplantıda turizmden tarıma, siyasetten koronavirüs aşısına kadar değerlendirmelerde bulunuldu. Programlara Antalya Milletvekilleri Hasan Subaşı ve Feridun Bahşi de katıldı. İYİ Parti İl Başkanı Mehmet Başaran, konuşmasında Antalya’nın seçimlerini tamamlayarak kurumsal yapıya kavuştuğuna dikkat çekerek, Antalya’daki ilçe kongrelerini tamamladıklarını ifade etti. Başaran, “1 Eylül’de il kongremizi yaparak İYİ Parti olarak kurumsal yapıyı sağladık. Divan kurulu üyelerime, il yönetim kuruluma, ilçe başkanlarıma, ilçe yöneticilerime, belediye meclis üyelerimize, tüm teşkilatlarımıza bugüne kadar yapmış olduğunuz çalışmalardan dolayı teşekkür ediyorum. 16 binlerde aldığımız üye kaydımızı bugün 19 binlere taşıdık. Gece gündüz durmadan istişare halinde çalışıyoruz. İnşallah önce 25 bin, sonra da Antalya’da 50 bin üyeye ulaşacağız. İlk gün dediğimiz gibi ‘Antalya’nın dağlarına taşlarına İYİ Parti yazacağız ve Antalya’da birinci parti olacağız.’ Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’i Cumhurbaşkanı yapacağız” dedi.
Ülke gündemi
Ülke gündemini değerlendiren İYİ Parti TBMM Grup Başkanı Prof. Dr. İsmail Tatlıoğlu,”Türk siyasi hayatının ilk partisi 1889’da kurulan İttihadi Osmani’dir. Türkiye o zaman bu tarafa siyasetinde çok ciddi sıkıntılar ve daralmalar görmüştür. Ama hiçbir tanesi son 10 yılda karşılaştıklarımızaeş değer değildir. 1980’de Türkiye’de bir darbe olmuştur. Generaller Cumhurbaşkanı olmuştur. Her söylediği kanun olan generaller, ‘siyasete geçeceğiz’ dediklerinde siyaseti dizayn etmişlerdir. Siyaseti istememelerine rağmen Turgut Özal’ın televizyona çıkmasını engellememişlerdir. Tek televizyon, devletin televizyonuyken bunu yapmamışlardır. O nedenle Türkiye, Özallı ve Anavatan Partili dönemleri yaşamıştır. Recep Tayyip Erdoğan, 14 Ağustos 2001’de Bilkent Otel’de partiyi kurduğu gün, konuşmasını bitirdikten sonra dört farklı kanalda canlı yayına çıkmıştı. Ardından Abdullah Gül, sonra Bülent Arınç da çıkmıştır. Ve biz o günlere ‘Yasaklı Türkiye’ diyorduk hatırlıyorsanız. Biz de hepimiz 25 Ekim 2017’de Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener önderliğinde bir parti kurduk. 5 ay sonra Genel Başkanımızın fotoğrafını onlarca televizyon arasından bir tanesinde gösterebilme imkanına sahip olduk. Şu an Türkiye’nin önünü tıkayan bir atmosfer vardır. Demokrasinin olmadığı, yargının yerlere düştüğü bir ülkede ekonomi olmaz. Gençlerin yüzde 78’inin ‘Ben bu ülkede yaşamak istemiyorum’ dediği, yaşlıların da ‘Bu can başıma bela’ dediği bir ülke olmamalıyız. Türkiye’nin hiçbir yapısı buna müsait değil. Türkiye güçlü bir ülke olmak için her şeye sahip bir ülke. Toprağı vatan yapan özgürlüktür, hürriyettir. Hürriyetlerimiz kısıtlandığında ‘bir dakika’ ‘hayır’ deyip ayağa kalkan bir partidir İYİ Parti” dedi.
Tarım ve turizm
İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı Prof. Dr. Ümit Özlale, Antalya’da tarım ve turizm sektöründe yaşanan sorunlara değinerek, “Turizmin bütün kent ekonomisine katkı verdiğini söylemek çok güç. Buruda 5 yıldızlı her şey dahil zihniyetinin Antalya’daki orta ölçekli ve küçük işletmelere hiçbir faydası yok. Böylece plansız bir turizm politikası sonucunda Antalya, potansiyelinin çok altında. Antalya 2011 ve 2017 yıllarında gelişmişlik sıralamasında 5. sıradaki yerini korumuştur. Antalya 2017 yılında Türkiye’nin en yaşanabilir kenti olmuştur. Antalya’da 5 bin 326 doktora, 29 bin 524 yüksek lisans ve 341 bin üniversite mezunu kişi var. Antalya’nın yüzde 12 göç hızıyla göç alan il statüsündedir. 2019 yılında 100 bin göç almış, 68 bin göç vermiştir. Antalya’ya göç eden 100 bin kişinin sadece 19 binini üniversite mezunları oluşturmaktadır. Antalya’dan ise 22 bin lise mezunu, 14 bin üniversite mezunu Antalya’dan göç etmiştir. Antalya’ya göç eden 100 bin kişinin yaklaşık yarısını 20-34 yaş arası gençler oluşturmaktadır. Antalya’dan göç edenlerin çoğunluğunu ise 15-24 yaş arası gençler oluşturmaktadır. Bunun en büyük sebeplerinden biri diğer illere üniversite okumaya giden öğrencilerdir. Antalya’nın kişi başına düşen GSYH tutarı Türkiye’nin üzerinde yer almakta olup, yıllar itibariyle Türkiye ile arasındaki fark azalmıştır. Antalya’nın ana ihracat pazarı Almanya ve Rusya’dır. En fazla ihracat ise yaş meyve ve sebze ile madencilik ürünleri sektöründe gerçekleştirilmektedir” dedi. ‘2019 yılında Antalya’da işlenen toplam tarım alanı 3,617,969 dekar olup 128.959 kayıtlı çiftçi bulunmaktadır’ diyen Özlale, “Türkiye’deki örtü altı tarımın yüzde 38’i Antalya’da yapılmaktadır. Cam sera alanının yüzde 83’ü ve plastik sera alanının yüzde 53’ü Antalya’da yapılmaktadır. Antalya her yıl yaklaşık 450 milyon dolar değerinde ihracat yapmasına rağmen sadece100 milyon lira tarımsal destek alabilmektedir. Bu destekler arasında genç çiftçilere yapılan desteklerin veya kırsal kalkınma ekonomik yatırım desteklerinin miktarı sıfırdır. Avokadonun yüzde 81’i, Çarliston Biberin yüzde 74’ü, Adaçayının yüzde 72’si, Mantarın yüzde 53’ü, Domatesin yüzde 29’u Antalya’da üretilmektedir. Tüm bu üretime rağmen mevcut durumda Antalya’daki verim artışları potansiyelinin altındadır. Antalya’da katma değeri yüksek ürün çeşitlemesine ve kalite artışına gitmek gerekmektedir. 2019 yılında Türkiye’ye gelen 51 milyon ziyaretçinin 14 milyonu Antalya’yı ziyaret etmiştir. Türkiye dünyada en çok ziyaret edilen 6. ülke olmasına rağmen dünyadaki 1,245 milyar dolarlık turizm gelirinin yalnızca yüzde 2,3’ü Türkiye’ye kalmaktadır. Antalya turizmindeki önemli sorunlar mevsimsellik, zengin turist oranının düşüklüğü, coğrafi yığılmalardır. Antalya’nın, kredilerin büyük çoğunluğu turizm sektöründe kullanılıyor. Antalya, kredilerin geri ödenmeme oranı bakımından Türkiye ortalamasının üstündedir. Antalya’da karşılıksız çek tutarı Türkiye geneline kıyasla oldukça fazla olduğu dikkat çekiyor” şeklinde konuştu.
Ekonomi iyi gitmiyor
İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Erhan Usta, pandemiden etkilenen kesime yeteri kadar yardımın ve desteğin verilmediğine dikkat çekerek, “Bizim gibi ülkelerde milli gelirlerin yaklaşık yüzde 6’ı kadar yardım yapılmıştır. Bunu bizim milli gelirimize uyarladığımızda 300 milyar liralara denk gelir. Yani 300 milyar lira yardım yapması beklenen hükümet, bütçeden 8 milyar lira yardım yapmıştır. Böylece zaten kötü olan ekonomi, pandemi ile birlikte olağanüstü kötüleşmiştir. İki milyona yakın esnafımız Türkiye ekonomisinin uzun süredir içinde bulunduğu kötü durumdan kaynaklanan sorunların yanı sıra büyük mağaza ve zincir marketlerin haksız rekabetiyle karşı karşıyadır. Bu sıkıntılar devam ederken pandemi nedeniyle geçici olarak faaliyetlerini durdurmak zorunda kalan esnaf ve sanatkarımız ekonomik olarak zor günler yaşamaktadır. Kiralarını, çalışanların ücretlerini, kredi borçlarını, vergilerini ve diğer sabit giderlerini ödeyemeyen esnaf ve sanatkarımız bu zor günlerinde devleti yanında görmek istemektedir” şeklinde konuştu.
Haber Merkezi
Ülke gündemi
Ülke gündemini değerlendiren İYİ Parti TBMM Grup Başkanı Prof. Dr. İsmail Tatlıoğlu,”Türk siyasi hayatının ilk partisi 1889’da kurulan İttihadi Osmani’dir. Türkiye o zaman bu tarafa siyasetinde çok ciddi sıkıntılar ve daralmalar görmüştür. Ama hiçbir tanesi son 10 yılda karşılaştıklarımızaeş değer değildir. 1980’de Türkiye’de bir darbe olmuştur. Generaller Cumhurbaşkanı olmuştur. Her söylediği kanun olan generaller, ‘siyasete geçeceğiz’ dediklerinde siyaseti dizayn etmişlerdir. Siyaseti istememelerine rağmen Turgut Özal’ın televizyona çıkmasını engellememişlerdir. Tek televizyon, devletin televizyonuyken bunu yapmamışlardır. O nedenle Türkiye, Özallı ve Anavatan Partili dönemleri yaşamıştır. Recep Tayyip Erdoğan, 14 Ağustos 2001’de Bilkent Otel’de partiyi kurduğu gün, konuşmasını bitirdikten sonra dört farklı kanalda canlı yayına çıkmıştı. Ardından Abdullah Gül, sonra Bülent Arınç da çıkmıştır. Ve biz o günlere ‘Yasaklı Türkiye’ diyorduk hatırlıyorsanız. Biz de hepimiz 25 Ekim 2017’de Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener önderliğinde bir parti kurduk. 5 ay sonra Genel Başkanımızın fotoğrafını onlarca televizyon arasından bir tanesinde gösterebilme imkanına sahip olduk. Şu an Türkiye’nin önünü tıkayan bir atmosfer vardır. Demokrasinin olmadığı, yargının yerlere düştüğü bir ülkede ekonomi olmaz. Gençlerin yüzde 78’inin ‘Ben bu ülkede yaşamak istemiyorum’ dediği, yaşlıların da ‘Bu can başıma bela’ dediği bir ülke olmamalıyız. Türkiye’nin hiçbir yapısı buna müsait değil. Türkiye güçlü bir ülke olmak için her şeye sahip bir ülke. Toprağı vatan yapan özgürlüktür, hürriyettir. Hürriyetlerimiz kısıtlandığında ‘bir dakika’ ‘hayır’ deyip ayağa kalkan bir partidir İYİ Parti” dedi.
Tarım ve turizm
İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı Prof. Dr. Ümit Özlale, Antalya’da tarım ve turizm sektöründe yaşanan sorunlara değinerek, “Turizmin bütün kent ekonomisine katkı verdiğini söylemek çok güç. Buruda 5 yıldızlı her şey dahil zihniyetinin Antalya’daki orta ölçekli ve küçük işletmelere hiçbir faydası yok. Böylece plansız bir turizm politikası sonucunda Antalya, potansiyelinin çok altında. Antalya 2011 ve 2017 yıllarında gelişmişlik sıralamasında 5. sıradaki yerini korumuştur. Antalya 2017 yılında Türkiye’nin en yaşanabilir kenti olmuştur. Antalya’da 5 bin 326 doktora, 29 bin 524 yüksek lisans ve 341 bin üniversite mezunu kişi var. Antalya’nın yüzde 12 göç hızıyla göç alan il statüsündedir. 2019 yılında 100 bin göç almış, 68 bin göç vermiştir. Antalya’ya göç eden 100 bin kişinin sadece 19 binini üniversite mezunları oluşturmaktadır. Antalya’dan ise 22 bin lise mezunu, 14 bin üniversite mezunu Antalya’dan göç etmiştir. Antalya’ya göç eden 100 bin kişinin yaklaşık yarısını 20-34 yaş arası gençler oluşturmaktadır. Antalya’dan göç edenlerin çoğunluğunu ise 15-24 yaş arası gençler oluşturmaktadır. Bunun en büyük sebeplerinden biri diğer illere üniversite okumaya giden öğrencilerdir. Antalya’nın kişi başına düşen GSYH tutarı Türkiye’nin üzerinde yer almakta olup, yıllar itibariyle Türkiye ile arasındaki fark azalmıştır. Antalya’nın ana ihracat pazarı Almanya ve Rusya’dır. En fazla ihracat ise yaş meyve ve sebze ile madencilik ürünleri sektöründe gerçekleştirilmektedir” dedi. ‘2019 yılında Antalya’da işlenen toplam tarım alanı 3,617,969 dekar olup 128.959 kayıtlı çiftçi bulunmaktadır’ diyen Özlale, “Türkiye’deki örtü altı tarımın yüzde 38’i Antalya’da yapılmaktadır. Cam sera alanının yüzde 83’ü ve plastik sera alanının yüzde 53’ü Antalya’da yapılmaktadır. Antalya her yıl yaklaşık 450 milyon dolar değerinde ihracat yapmasına rağmen sadece100 milyon lira tarımsal destek alabilmektedir. Bu destekler arasında genç çiftçilere yapılan desteklerin veya kırsal kalkınma ekonomik yatırım desteklerinin miktarı sıfırdır. Avokadonun yüzde 81’i, Çarliston Biberin yüzde 74’ü, Adaçayının yüzde 72’si, Mantarın yüzde 53’ü, Domatesin yüzde 29’u Antalya’da üretilmektedir. Tüm bu üretime rağmen mevcut durumda Antalya’daki verim artışları potansiyelinin altındadır. Antalya’da katma değeri yüksek ürün çeşitlemesine ve kalite artışına gitmek gerekmektedir. 2019 yılında Türkiye’ye gelen 51 milyon ziyaretçinin 14 milyonu Antalya’yı ziyaret etmiştir. Türkiye dünyada en çok ziyaret edilen 6. ülke olmasına rağmen dünyadaki 1,245 milyar dolarlık turizm gelirinin yalnızca yüzde 2,3’ü Türkiye’ye kalmaktadır. Antalya turizmindeki önemli sorunlar mevsimsellik, zengin turist oranının düşüklüğü, coğrafi yığılmalardır. Antalya’nın, kredilerin büyük çoğunluğu turizm sektöründe kullanılıyor. Antalya, kredilerin geri ödenmeme oranı bakımından Türkiye ortalamasının üstündedir. Antalya’da karşılıksız çek tutarı Türkiye geneline kıyasla oldukça fazla olduğu dikkat çekiyor” şeklinde konuştu.
Ekonomi iyi gitmiyor
İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Erhan Usta, pandemiden etkilenen kesime yeteri kadar yardımın ve desteğin verilmediğine dikkat çekerek, “Bizim gibi ülkelerde milli gelirlerin yaklaşık yüzde 6’ı kadar yardım yapılmıştır. Bunu bizim milli gelirimize uyarladığımızda 300 milyar liralara denk gelir. Yani 300 milyar lira yardım yapması beklenen hükümet, bütçeden 8 milyar lira yardım yapmıştır. Böylece zaten kötü olan ekonomi, pandemi ile birlikte olağanüstü kötüleşmiştir. İki milyona yakın esnafımız Türkiye ekonomisinin uzun süredir içinde bulunduğu kötü durumdan kaynaklanan sorunların yanı sıra büyük mağaza ve zincir marketlerin haksız rekabetiyle karşı karşıyadır. Bu sıkıntılar devam ederken pandemi nedeniyle geçici olarak faaliyetlerini durdurmak zorunda kalan esnaf ve sanatkarımız ekonomik olarak zor günler yaşamaktadır. Kiralarını, çalışanların ücretlerini, kredi borçlarını, vergilerini ve diğer sabit giderlerini ödeyemeyen esnaf ve sanatkarımız bu zor günlerinde devleti yanında görmek istemektedir” şeklinde konuştu.
Haber Merkezi