Kabak tadı verdi!..

Abone Ol

Yani, bir nevi, “Kes artık ya” demeye varıyor.
Cumartesi günü Gültekin Gencer aradı;
“Pazartesi günü 7 Mehmet Restoran’da bir öğle yemeği yiyeceğiz. Seni de aramızda görmek istiyoruz” daveti yaptı.
Gencer son 1 yıldır bir takım çalışmalar içerisinde ya.,
Kimisi, “İstediği kadar çalışırsa çalışsın, bırak her hangi bir partiden belediye başkan adaylığı düşünülmesini, Döşemealtı’na muhtar bile olamaz” desin.
Kimisi de, “AK Parti’ye yakın duruyor. Belli ki belediye meclis üyeliğine aday olmak istiyor” adını koysun.
Bir takım söylentiler yapılmıyor değil. Nitekim o söylentileri hatırlayıp “Sanırım DÖSİAD ismi altında yemekli buluşma” diye düşündük. Dün sabah öğrendik ki, Antalyaspor Vakfı Yönetimi, Kırmızı-Beyazlı futbolcu, teknik adam, yönetim ve profesyonel takım personeline dayanışma yemeği veriyor.
Ve biz gazeteciler de davetliyiz.
Gittik.
Özlemişiz 7 Mehmet’in damaklara verdiği tadı.
İşkembe çorbamızı kaşıkladık, ızgarada pişmiş bonfileyi çatalladık. Ahmet Geven’in ağız şapırtısı eşliğinde tahinli kabak tatlısı, çay derken, Büyükşehir Belediye ve Antalyaspor Vakfı Başkanı Mustafa Akaydın, futbolcular kalktıktan sonra yöneticilerle birlikte Antalyaspor sohbeti için biz gazetecileri masasına davet etti.
Davet Başkan’dan gelir de, bizimle Antalyaspor muhabbeti etmek isterde, “Size ayırdığımız zaman yeterli. Bize müsaade mi” diyeceğiz?
İcabet ettik.
Ettik de, iskemleye oturur, oturmaz, “Üç yıla yakın süreçtir Büyükşehir Belediye Başkanısınız. Hasan Subaşı 9 yıl Antalyaspor başkanlığı yaptı. Kulübe şuan ki tesisi kazandırdı. Bekir Kumbul ama iyi ama kötü 5 yıl, Menderes Türel de 2 yıl başkanlık olmak üzere 5 yıl boyunca takıma her türlü desteği verdi. Takıma önemli ölçüde katkı koydular. Siz 3 yıldır sadece bugünkü yemeği vererek manevi destek sağladınız. Antalyaspor’a mesafeli durmanızın nedeni nedir” dedik.
Beyaz tenli olmasından dolayı yüzü anında kızardı.
Akaydın hoca belli ki bir çok toplantısındaki gibi bir ortamla karşılaşacağını sanıyordu ama, 25 yıllık meslek hayatımda hiçbir Allahın kulunun karşısına, “Çanak” soruyla çıkmadım.
Çanak soru listesini eline tutuşturulanlardan da hiç olmadık.
Akaydın lafa, “Az önce basın masasına geldiğimde de aynı soruyu sormuştun” diye girmez mi?
Buyur. Buradan yak!.
“Az önce yanımıza geldiğinizde ben size soru sormadım” diyerek sözünün arasına girerek hatırlatmada bulundum.
Oysa ki.,
15 dakika evvel basın mensuplarının masasında o soruyu soran kişi Ahmet Geven’di. Ve Akaydın hoca 15 dakika önce kendisine soru yönelten kişi ben olmadığım halde, beni sandı.
Unutkanlığın bu kadar çabuğunu hiç görmedim.
“Biz Antalyaspor’a hep yakın olduk” dedi ve, “Alt geçitlerin reklam gelirlerini meclis kararıyla Antalyaspor’a bıraktık. Birkaç kez yemekte bir araya geldik, o toplantılarda sen de vardın” dedi.
Hafızamı yokladım.
Göreve yeni geldiği dönemlerde Galatasaray’ın Antalyaspor’a attığı golü ayakta alkışlandığından dolayı, Kırmızı-Beyazlı camianın büyük tepkisi aldıktan sonra, bir hafta sonraki Kayseri deplasmanına takımla birlikte gidip, Erciyes’te aynı masada yemek yediğimiz günü hatırlıyor olacak ki, onun dışında Antalyaspor için kendisiyle hiç bir araya gelmedik. Akaydın’ı bırakın yemekte, son iki yıldır kendisinin de açıkça söylediği gibi, Kırmızı-Beyazlı ekibin maçında görmedik.
Ve Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı aynı zamanda Antalyaspor Vakfı’nın da başkanı.
“Antalyaspor, Üniversite sahasını kullanabilir” diyor Akaydın. “Belediye olarak protokol yapmamız halinde, stadın güney tribününü biz yaptırabiliriz” diye de ekliyor.
“Antalyaspor’a para veremeyiz. Amatör olsa kolay da, profesyonel. Yeşilbayır’daki arsayı elimizden aldılar. Almasalardı tesis yapardık” diyor.
Antalyaspor’un arsasını göz göre göre sırf siyasi çekişmeleri yüzünden kaptırdı, suçu başkasına atıyor.
Yemekli, “Veremem, yapamam, edemem, ilgilenemem” toplantısının kısaca özeti bu.
Şunu açık gönüllükle söylemek istiyorum ki, Akaydın, “Ağlama sanatı” başlıklı bir kitap yazsa, edebiyat ödüllerini silip, süpürür.