3-9 Kasım organ bağışı Haftası kapsamında Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu Organ Nakli Merkezi’nde bir etkinlik düzenlendi. Etkinliğe Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, Organ Nakli Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ömer Özkan, pediatri böbrek nakli olan Hızır Araf Aydın, Ahmet Döner, 27 yıl önce kalp nakli olan Hamide Akman, karaciğer nakli olan Gülay Erol, Ferit Azimli, çift kol nakli olan Yusuf Gültepe ve diğer organ nakli olan çok sayıda vatandaş katıldı. Etkinlikte konuşan Rektör Prof. Dr. Özlenen Özkan, “Hekim olmanın en güzel yanı şu anda burada olan mucizeye değer sizlersiniz. Hekim olmanın en kıymetli yanı gerçekten bunlara tanıklık ederek vesile olabilmek. Bu bir ekip işi. İlk olarak 1982 yılında ilk böbrek naklini yapan Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu’nu anmadan geçmek olmaz. Onu da rahmetle anmak istiyorum. Kadavrada bu işler maalesef çok fazla değil. Videoda izlediğimizde kolay gibi gözükse de iş maalesef böbrekleri, karaciğerleri hasta yakınlarından almak zor. Bu haftanın da amacı farkındalığı artırmak ve bütün yıl boyunca İspanya’da, İran’da olduğu gibi sayının çok fazla artması. Bu aktivitenin amacı da hep beraber tanık olduğumuz bu mucizelerle insanlara farkındalığı artırabilmek. Bu bakımdan en güvenilir, en kaliteli merkez de Akdeniz Üniversitesi” dedi.
‘Avrupa’nın ilk organ nakil merkezi’
Akdeniz Üniversitesi Organ Nakli Merkezi Müdürü Ömer Özkan ise, organ naklinin sadece bu hafta yapılmadığını, tüm yıl boyunca herkesin ihtiyacı olduğu ölçüde bunun farkında olması gereken bir durum olduğunun altını çizerek şunları kaydetti: “İnsanların beyin ölümü denildiğinde zihinsel bir sıkıntı olarak düşünmüyorum. Çoğu insan işine geldiğinde bunu anlayabiliyor ama en büyük sıkıntımız maalesef basında kötü niyetli çıkan haberlerde, maddi çıkarlı haberlerde beyin ölümünün insanlara iyi anlam oluşturmamasından geliyor. Şu ana kadar beyin ölümü olup da hayata dönen bir tane hasta yok. Bunu insanlara anlatmak lazım. Asıl, ‘Ölen hasta birden dirildi, tabutta dirildi’ gibi haberlerin anlatılması gerekiyor. Yoksa insanlar organ naklini aslında çok da iyi biliyor. Bu çok önemli. Bu salonda toplanmamızın amacı farkındalık yaratmak. Merhum Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu tarafından yapılmış önemli bir nakil merkezi içerisindeyiz. Türkiye ve Avrupa'nın ilk organ nakli merkezi.”
‘Beyin ölümü normal ölümdür’
“Biz dünyada nakillerde en ön sıradayız. Şu anda maalesef organını aldığınız insanlar ebediyete göçmüş durumda ama onların bir parçası sizler üzerinde yaşıyor. Aslında bunu anladığınız zaman büyük önem taşıyor. Farkındalığı burada yaratmamız gerekiyor. Biz her hafta en bilimsel ölçüde nakillerimizi yapıyoruz. Dünyanın en güzel mevzuatının olduğu ülkesinde en etik koşullarda en uygun nakiller bu merkezde yapılıyor. Bu kadavradan insanların faydalanabileceğini, insanlara o beyin ölümünün normal ölüm olduğunu anlatmak için buradayız. Bu farkındalık haftasında sizlerin burada olmasının nedeni bu kadavradan yani beyin ölümü olan insanlardan, çürüyecek dokulardan, insanların faydalanabileceğini, beyin ölümünün mutlaka bir ölüm olduğunu bunları anlatmak. Bu merkezde şu anda dünyada yapılanlar içerisinde sadece akciğer nakli yapılmıyor. Yapabilecek durumdayız. Her yerde her nakil yapılması gerekmez. Farkındalık dediğimiz şey farkına vardırmak demektir. Lütfen organlarınızı bağışlayın, hayata tutunun.”
‘Makinede değil, evimizde uyuduk’
Etkinlikte şifa bulan hastalar da konuştu. Pediatri böbrek nakli olan Ahmet Döner’in annesi, “Bizim sürecimiz anne karnında organ taramasında 5 aylıkken başladı. Sonrasında prematüre 7 aylık doğum yaptım. Tanımız konuldu. Hocalarımız sayesinde ilaçlarla idare ettik ama 2,5 yaşındayken organ nakli olduk. Böbreklerini bağışlayan aileye de çok teşekkür ediyorum. Makinede değil de evimizde uyuduk. Bizim için çok önemli bir şey bu. Makineden sonra hayat bulduk. Çocuk nefroloji hocalarıma da çok teşekkür ediyorum. Onların da çok desteği oldu. Hepiniz iyi ki varsınız” dedi.
‘Anne hayalim gerçekleşti’
Hızır Araf Aydın’ın annesi, “Bizim de sürecimiz anne karnında başladı. Böbrek yetmezliği tanısı konuldu. Hızır Araf 2 yaşına kadar ilaçlarla idare etti. 2 yaşından sonra diyalize başladık. Diyaliz süreci çok zorlu bir süreçti. Hayat şartları çok zordu. 5 yaşında bir telefonla mutlu olduk. Kadavradan böbrek çıktığı söylenildi. Nakil olduktan sonra hastaneden eve geldiğimizde sabah Araf yanıma koşarak gelerek beni öperek uyandırdı, ‘Anne hayalim gerçekleşti’ dedi. Sonra evde zaman geçirmeye başladık. Araf okula başladı. Bütün çocukların bunu hak ettiğini düşünüyorum. Can olun, hayat olun onlara” diye konuştu.
’27 yıldır kaliteli hayat yaşıyorum’
27 yıl önce kalp nakli olan Hamide Akman, şöyle dedi: “27 yıl önce Ömer hocamla tanıştım ve bana nakil tanısı kondu. Ben nakil olduğumda çocuğum 4 yaşındaydı. Şu anda çocuğumu evlendirdim ve torunlarıma bakıyorum. Lütfen organ bağışını kimse esirgemesin. Toprak olup çürüyeceğine hayat olsun, can olsun. Çocuklara anne-baba olsun, anne-babalara evlat olsun. Kimse acı çekmesin. Bir kişi vefat ediyor ama organlarıyla 7-8 tane cana hayat oluyor. Zorlu bir süreç atlattım. Nakil olmam gerekiyordu, başka şansım yoktu. İyi ki Ömer hocam beni ikna etmiş. 27 yıldır kaliteli bir hayat yaşıyorum.”
‘Hem eğitim kurumu hem ev oldu’
Ferit Azimli, “Aynı zamanda üniversitenin de öğrencisiyim. Akdeniz Üniversitesi benim için hem eğitim kurumu oldu hem evim oldu. 2018’de yapay kalp cihazı kullandım. Nakle kadar hayatımı kurtaran bir cihazdı. Ardından nakil oldum. Nakil sürecinde de cihaz sürecinde de Kalp Damar Cerrahi tarafından takip edildim. Tüm bu süreçten sonra mutlu olup buraya geldim ve çok mutluyum iyi ki Kenan hocayla karşılaşmışım. Hastane insanlar için korkulan, uzak durulan bir yer gibi görünüyor ama ben bu binaları gördüğümde ister istemez ‘ev’ diyorum ve çok güvenli hissediyorum. Aslında bizim için yolculuğumuz bitmedi. Biz organlarımıza kavuştuk ama kavuşmayanlar için lütfen organlarınızı bağışlayın” diye anlattı.
‘İlkinde kabul etmedim, pişman oldum’
Karaciğer nakli olan Gülay Erol yaşadıklarını şöyle anlattı: “2001’de evlendim. Hamilelik dönemimde karaciğer sorunu yaşamaya başladım. Doğumdan sonra karaciğerimin otoimmün devamı olduğunu ve nakil olmam gerektiğini söylediler. 10 yıllık bir süreçte çok zorlu günler geçirdim. Kızım 8 yaşındaydı ve şimdi kayınvalide oldum. 2009’da bana nakil çıktı. Nakilden korktum ve nakli kabul etmedim. Aslında düzeleceğini zannediyordum ama doktorlar her zaman haklıydı, ‘Olmayacak’ demişlerdi ama ben bir türlü kabullenemedim. Artık durumum kötüye gidince nakil olmam gerektiğini anladım. 3 ay sonra tekrar naklim çıktı ve onu kabul ettim ve şu anda hayattayım. Nakilden sonra 2 tane evladım oldu. O günden sonra hiçbir sorun yaşamadım hepinize çok teşekkür ederim. Eşim din görevlisi ve bu konuda kesinlikle eşimin de fetvası var. Dini yönden vatandaşımızın aklında hiçbir şüphe olmasın.”
‘Hastalar hiç korkmasınlar’
İlk çift kol nakli olan Yusuf Gültepe ise şöyle dedi: “Burada olmaktan çok heyecanlıyım. Allah bütün doktorlarımızdan razı olsun. Bir hayata can verdiniz. Şifa bulmak isteyen hastalar hiç korkmasınlar. Doktorlarımıza kendilerini güvenle emanet edebilirler. Lütfen organ bağışında bulunun, can olun.”
ARZU YAVUZ