Türkiye Enerji, Su ve Gaz İşçileri Sendikası (TES-İŞ) Antalya Şube Başkanı Abdullah Kayser, kadınların sadece iş dünyasında değil, siyasette, eğitimde ve karar alma mekanizmalarında daha fazla yer alması gerektiğini belirterek, kadın hakları mücadelesinin güçlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Başkan Kayser, 8 Mart’ın tarihçesine değinerek, kadınların hak mücadelesinin köklü bir geçmişe sahip olduğunu belirtti. 8 Mart 1857’de ABD’nin New York kentinde yaklaşık 40 bin kadın işçinin, eşit işe eşit ücret ve çalışma saatlerinin kısaltılması gibi taleplerle greve gittiğini hatırlatan Kayser, grev sırasında çıkan yangında 129 kadın işçinin hayatını kaybettiğini söyledi. ‘Bu trajik olay, kadın hakları mücadelesinde bir dönüm noktası olmuş ve 8 Mart, kadınların eşitlik ve adalet arayışının simgesi haline gelmiştir’ diyen Kayser, kadın haklarının uluslararası boyut kazanmasının ise 1910 yılında Alman siyasetçi Clara Zetkin’in önerisiyle gerçekleştiğini belirtti. Zetkin’in Kopenhag’daki Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda, kadınların siyasi, sosyal ve ekonomik hakları için 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak anılmasını önerdiğini ve bu önerinin kabul edildiğini hatırlattı. Birleşmiş Milletler’in ise 1975 yılını Dünya Kadınlar Yılı ilan ettiğini ve 16 Aralık 1977’de 8 Mart’ı resmi olarak Dünya Kadınlar Günü olarak kabul ettiğini belirten Kayser, bu günün sadece bir kutlama değil, aynı zamanda kadınların haklarını ve eşitliğini savunmak adına bir mücadele günü olduğuna dikkat çekti.
Atatürk’ün kadın haklarına katkısı
Türkiye’de kadın hakları konusundaki en büyük adımın, Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından atıldığını vurgulayan Kayser, Atatürk’ün 5 Aralık 1934’te kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanıyarak Türkiye’yi bu konuda birçok ülkeden önceye taşıdığını ifade ederek, “Atatürk’ün öncülüğünde kazanılan haklar, kadınların toplumsal hayatta daha güçlü yer almasını sağlamıştır. Ancak, aradan geçen yıllara rağmen kadınların siyasette, iş hayatında ve karar alma mekanizmalarında yeterince temsil edilmesi konusunda istenilen seviyeye ulaşılamamıştır” dedi. Kayser, kadın hakları konusunda hâlâ aşılması gereken engeller olduğuna dikkat çekti. Kadın çalışanların karşılaştığı sorunların yıllar içinde değişmekle birlikte hâlâ devam ettiğini dile getiren Kayser, özellikle evli ve çocuk sahibi kadınların iş hayatında yer almasının yeni düzenlemeleri ve destek mekanizmalarını gerektirdiğini söyledi. Bu konuda dünya genelinde farklı yapılanmaların oluşturulduğunu belirten Kayser, Japonya ve Kanada’da Kadın Bürosu Genel Müdürlüğü, Almanya’da Kadın İşçileri Genel Müdürlüğü, Fransa, İsveç ve Hindistan’da Çalışma Bakanlığı gibi kurumların bu amaçla faaliyet gösterdiğini ifade etti. Türkiye’de ise 28 Ekim 1990’da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü’nün kurulduğunu hatırlattı.
‘Yönetimde daha fazla yer almalılar’
Kadınların iş hayatındaki oranlarının artırılması gerektiğine dikkat çeken Kayser, kadınların yönetimde ve siyasette daha fazla yer almasının toplumsal kalkınma için hayati önem taşıdığını söyledi. Türkiye’de kadınların iş gücüne katılım oranının yüzde 30-35 seviyelerinde olduğunu, gelişmiş ülkelerde ise bu oranın yüzde 50’nin üzerinde bulunduğunu belirten Kayser, kadınların yönetim kademelerinde ve karar alma mekanizmalarında yeterince temsil edilmediğini ifade etti. Kayser, “Kadınların üretimde ve yönetimde daha fazla yer alması, ülkemizin ekonomik ve sosyal gelişimi açısından büyük önem taşımaktadır. Bunun için kadın istihdamını teşvik edici politikalar geliştirilmelidir” dedi. Kayser, kadınların iş hayatına katılımını artıracak reformların hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı.
Kadına yönelik şiddet ve fırsat eşitliği
Kadın hakları mücadelesinin yalnızca iş dünyasında fırsat eşitliği ile sınırlı olmadığını belirten Kayser, kadına yönelik şiddetle mücadelenin, toplumsal farkındalığın artırılmasının ve hukuki düzenlemelerin güçlendirilmesinin önemine vurgu yaparak, “Kadına yönelik şiddet, sadece bireysel bir sorun değil, toplumsal bir yaradır. Eğitimde fırsat eşitliği sağlanmadığı sürece, kadınların ekonomik ve sosyal hayatta daha fazla yer alması mümkün olmayacaktır. Bu nedenle, kadınların eğitimi ve mesleki gelişimi desteklenmeli, onların güçlenmesi için somut adımlar atılmalıdır. Kayser, kadınların haklarının korunması ve geliştirilmesi için daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğini ifade etti. Türk kadınının tarih boyunca Kurtuluş Savaşı’ndan bugüne kadar her alanda fedakârlık ve cesaretle yer aldığını belirten Kayser, bugün de bilimden sanata, spordan iş dünyasına kadar pek çok alanda ilham verici kadınların bulunduğunu söyledi. Ancak, kadınların üretimde ve yönetimde daha fazla yer alması için daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğini ifade eden Kayser, “Kadınların hak ettiği yerlere ulaşması için herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekmektedir. Onların emekleri, katkıları ve başarıları, toplumun her kesimi tarafından takdir edilmeli ve desteklenmelidir” dedi. Kayser, mesajının sonunda başta şehit anneleri olmak üzere tüm çalışan, üreten ve emek veren kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü saygı ve en iyi dilekleriyle kutladığını belirtti.
ESRA ALTUNKES