"Hayatımızı çalmaya çalışan bu düzene karşı dayanışmamızı büyütüyoruz," diyen Platform, laiklikten ekonomik krize, LGBTİ+ hedeften gösterilmesine kadar birçok alanda erkek egemen sistemle mücadele edeceklerini duyurdu.1960 yılında Dominik Cumhuriyeti’nde diktatörlüğe karşı direnen Mirabal Kardeşlerin katledilmesinin yıl dönümü olan 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü yaklaşırken, Antalya Kadın Platformu ve bileşenleri ortak bir açıklama yaparak mücadele çağrısında bulundu. Platform, o günden bugüne kadınların yaşamlarını, özgürlüklerini ve haklarını savunmak için alanlarda olduğunu belirtti. Platform, özellikle hükümetin ilan ettiği “Aile Yılı” söylemine sert tepki gösterdi. Açıklamada, bu söylemin kadınları eşit yurttaş değil, "evin içine hapsedilmiş, erkeğe tabi bireyler" olmaya zorladığı belirtildi. “Kadınlara, çocuklara, LGBTİ+’lara yönelik politik saldırılar bu ‘aile’ masalıyla meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Kadınların değil, erkek egemen düzenin korunması için yargı, kolluk, Diyanet, medya ve cemaatler organize olarak saldırıyorlar!” denildi.
‘Kadın cinayetleri politiktir’
Kadın Platformu, erkek şiddetinin temelinde cezasızlık politikalarının yattığına dikkat çekti. Taciz, mobbing ve tecavüz vakalarının görmezden gelinmesinin politik bir beslenmenin sonucu olduğu belirtilen açıklamada, “Faillerin iyi hâl, tahrik ve kravat indirimleriyle korunması, şikâyetlerin geri çevrilmesi, kolluğun ve yargının kadınları değil erkekleri merkeze alan uygulamaları, erkek egemen sistemin devlet eliyle yeniden ve yeniden üretilmesidir. Bu cezasızlık kültürü, erkeklere ‘yaparsan yanına kalır’ mesajı vererek suçu teşvik ediyor. Kadına şiddeti bireysel bir suç değil, politik bir sonuç hâline getiriyor. Kadın cinayetlerini durdurmanın yolu, bu politik düzeni değiştirmekten geçer” ifadeleri yer aldı.
Laiklik ve LGBTİ+ dayanışması
Açıklamada, kadınların yaşam tarzına ve haklarına yönelik artan gerici hamlelere de karşı çıkıldı. Diyanet’in iktidarla birlikte toplumu şekillendirmeye yönelik girişimlerinin laikliğe saldırı olduğu belirtilerek, "Biz laikliği yalnızca inanç özgürlüğü olarak değil, kadınların yaşam güvencesi olarak savunuyoruz!" denildi. LGBTİ+’ların her gün hedef gösterilmesi ve varoluşlarının yasaklanmak istenmesi de kınandı. Platform, “Aileyi koruma” bahanesiyle yürürlüğe konulmak istenen yasaların açık bir nefret siyaseti olduğu belirtilirken, "Kadın mücadelesi heteronormatif değildir! Kadın mücadelesi LGBTİ+’ları dışlamaz! Birlikte güçlüyüz, birlikte direniyoruz!" mesajı verildi.
Ekonomik kriz ve kadın bütçesi
Platform, ekonomik krizin; işsizlik, güvencesizlik, bakım yükü ve yoksulluk olarak en çok kadınları vurduğunu belirtti. Kadına karşı şiddetle mücadelede kullanılacak kaynakların bütçede yok denecek kadar düşük tutulmasının siyasal bir tercih olduğunu söyleyen Platform, savaş ve güvenlik politikalarına ayrılan devasa kaynaklara karşın, kadınların hayatlarını korumak için gereken bütçe kalemlerinin yokluğunu eleştirdi. Açıklamada, "Bütçe teknik bir mesele değil, yaşamlarımız üzerinde kurulan erkek egemen bir tahakküm aracıdır. Bu nedenle eşitlik, özgürlük ve şiddetsiz bir yaşam için kadın bütçesi zorunludur," ifadelerine yer verildi. Antalya Kadın Platformu, mücadelelerinin Mirabal Kardeşler’den, Gezi’nin barikatlarından ve İstanbul Sözleşmesi'nden güç aldığını belirterek, 25 Kasım’da erkek devlet şiddetine, cezasızlık politikalarına, yoksulluğa, gericiliğe ve sömürüye karşı, eşitlik, özgürlük ve adalet için alanlarda olacaklarını duyurdu.