Kahraman profesör pabuç bırakmadı

Ünü sınırlarımızı aşmış, başarılı teşhis ve tedavilerinin yanı sıra beyefendi, mütevazı ve babacan kişiliğiyle tanınan Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Şakir Arslan, hem hastaların hem de bölüm çalışanlarının kalbinde taht kurmuş bir isim.

Ancak tüm özverisine rağmen, bölümün yoğun hasta trafiği ve bitmek bilmeyen sorunları arasında sıkışıp kalan Prof. Dr. Arslan, artık polikliniğe yeterince vakit ayıramaz hale gelmişti. Görevi olmamasına rağmen, kendisinden yardım isteyen hastalarını kıramayan Arslan, haftada bir gün öğleye kadar poliklinik hizmeti vermeye devam ediyordu. Üstelik bu hastalar, randevu almadan gelen ve sabahın erken saatlerinde sekreter tarafından sıraya yazılan hastalardı.

Olayın yaşandığı gün, yine bu gönüllü poliklinik hizmetinin olduğu gündü. Poliklinik kapısında sırasını bekleyen onlarca kişi vardı. Muayenesi tamamlanan bir hasta kapıdan çıkarken, kapının açılmasıyla birlikte içeride bir hareketlilik yaşandı. O esnada, bekleyen hastaların arasında bulunan, hocanın eski bir dostu da vardı. Sadece kısa bir selam verip birkaç kelime söyleyerek odadan ayrılmak istiyordu. Dört saniyelik bir ziyaret… Ancak bunu bile çok gören, sabırsız ve saygısız bir hasta, hocanın arkadaşının içeriye girmesini bahane ederek sekretere ve poliklinikte terör estirdi.

Sanki hastaların arasında hocanın bir dostunun, sadece dört saniyelik bir selam verme hakkı bile yokmuş gibi davrandı. Ortam bir anda gerilmişti. İşte tam o anda, o nazik, kibar ve babacan Prof. Dr. Şakir Arslan yüksek bir sesle kapıya yöneldi ve öfkeyle sordu:

“Sen kim oluyorsun da burada bizi yönetmeye kalkıyorsun!”

Beklenmedik bu çıkış karşısında hastane magandası adeta neye uğradığını şaşırdı. O an, karşısındaki yumuşak huylu profesörden böylesine net ve sert bir tepki beklemiyordu. Adeta sert kayaya çarpmıştı.

Bu tatsız olaydan sonra, zaten görevi olmamasına rağmen büyük bir özveriyle yaptığı poliklinik hizmetinden morali bozulmuş bir şekilde vazgeçen Prof. Dr. Arslan, poliklinikte hasta bakmaya son vererek kendi asli görevine döndü. Hastane magandası, böylece sadece kendisi değil, onca bekleyen hasta da mağdur oldu.

Hocamızın hakkını teslim etmek gerekiyor. Çünkü bu cesareti göstermek herkesin harcı değildir. Hocamızın bu cesur kararından sonra, bundan böyle sert kayaya çarpan hastane magandaları hastaneye ancak salavat getirerek girebilir.

Helal olsun sana hocam!