17 Mart 2016 Perşembe günkü “SÖZCÜ” Gazetesi enteresan bir 1. sayfa ile çıktı okurlarının önüne..
Attığı başlık ve uydurduğu haberlerle YİNE Recep Tayyip Erdoğan’la dalga geçmeye çalışmış..
Bunu da EMİNİM “bakın biz böyle GAZETECİLİK yaparız işte” diye değerlendirmiş, Erdoğan’ı sevmeyenler de büyük bir keyifle bunu alkışlamışlardır..
Biraz sonra sizlere bunları vereceğim..
Ama, önce şunu bilmenizi istiyorum;
Gazetecilik tahsil etmiş, 48 yıldır da fiilen bu mesleğin içinde olmuş, Türkiye’nin en büyük gazetelerinde çalışmış, dünyada yapılan gazetecilik mesleğini de iyi incelemiş biri olarak, “bunların yaptığının gazetecilik değil, tam bir soytarılık” olduğunu ortaya koyacağım..
İtirazı olanla bir TV programına çıkar, kamuoyu önünde açık-seçik tartışırız bunu..
…
“MUHALİF BASIN” NEYMİŞ?
Evet, gelelim SÖZCÜ’ye..
Bakın ne demiş:
“Muhalif basına PAÇAVRA diyen Erdoğan, yeni çıkarttıracağı TERÖR YASASI’yla silahla kalemi, teröristle gazeteciyi aynı kefeye koyacak..”
Bunları üst başlık yaptıktan sonra attığı manşet başlık ve haberlerle bu ülkenin Cumhurbaşkanıyla ve Türk halkıyla dalgasını geçmiş..
Gelin bunların CAHİLLİĞİNİ ve TÜRK HALKINI CAHİL YERİNE KOYMAYA ÇALIŞMALARINI birlikte irdeleyelim..
…
ELEŞTİRME-KÖTÜLEME-TERÖR
1- Yasayı “Yasama organı” olan TBMM yapar, Cumhurbaşkanı’na sunar, Cumhurbaşkanı da ya bir kereye mahsus veto eder ya da kabul eder..
Veto edilen yasa TBMM’ye gider, yeniden “aynen” bile gelse kabul eder, en çok referanduma götürür..
Ama, Cumhurbaşkanı “YASA” yaptırmaz, yaptıramaz..
Sözcü’yü yapanlar bunu bilmiyor mu sanıyorsunuz?
2- Kalem, silahtan daha tehlikelidir..
Evet, herkesin “eleştirme hakkı” vardır, gazetecinin işi ise zaten haber vermek ve eleştirmektir..
Tek tek anlatıyorum, dikkat..
- Eğer;
“Erdoğan görevini şu konuda yanlış yapıyor, şunu şöyle yapsaydı daha iyi olurdu” anlamına gelecek şeyler yazarsanız, bu bir “ELEŞTİRİ”dir..
Buna hiç kimse bir şey diyemez..
- Eğer;
“Erdoğan görevini yapamıyor, derhal bu işi bırakıp gitmelidir” der, “niye görevini yapamadığını” ortaya koymazsanız, bu bir “KÖTÜLEME”dir..
Bunun da gazetecilikle ilgisi olamaz, “nefret”le ilgisi vardır..
Gazetecilik ise, duygu değil mantık işidir..
- Eğer;
“Erdoğan görevini yapamıyor, birileri dur demeli, oradan indirilmeli” anlamına gelecek ifadeler kullanırsanız, bunun adı kışkırtmadır, “ANARŞİ”dir, teröre çağrıdır..
İşte bu durumda KALEM eşittir SİLAH, GAZETECİ eşittir TERÖRİST’tir..
Erdoğan’a ve Ak Parti’ye karşı olan “muhalif” gazeteler ve gazeteciler “muhalif” olmakla, “düşman” olmayı birbirinden ayır(a)mıyor..
Ve “aynı kefeye” konmayı da böylece hak ediyor bence..
…
EVET, O BİR “PAÇAVRA”DIR
Bu ülke yaklaşık 50 yıldır “TERÖR”le boğuşuyor..
Teröre harcadığımız parayla, dünyanın en büyük ekonomilerinden birine sahip bir ülke haline gelebilirdik..
Ancak..
Sadece “paraya tapan” birileri, Türkiye’deki paraya tapanlarla birlikte “terör bitmesin” diye bazı gazete ve televizyon kanallarını çok iyi kullanıyor maalesef..
Bu durumda..
Bu devletin en tepesindeki kişinin; “(gazeteci de olsa) kışkırtıcılık yapanların, teröriste sempati kazandırmaya çalışanların, terörist yanlılarının sözcülüğünü yapanların cezalandırılmasını sağlayacak bir yasa çıkartılmalı” demesi kadar doğal ne olabilir?
Sadece gazeteci değil, sanatçı, siyasetçi, esnaf, işadamı, bu ülkede yaşayan aklı başında her TC vatandaşı böyle bir isteği destekler, desteklemelidir de..
Ama..
Erdoğan’a muhalif gazeteler ve gazeteciler, “böyle bir teklif Erdoğan’dan geldiği için” olayı saptırmaya çalışıyor..
Erdoğan’ı seversiniz ya da sevmezsiniz, bunu anlarım..
Halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanı’na, yani bu devleti temsil eden kişiye yapılan saygısızlığı ise asla bağışlamam..
…
Söyleyin şimdi;
Düşmanlıklarını “muhalefet” gibi göstermeye çalışan gazetelere “PAÇAVRA” denmez de ne denir?