Kara Liste, Düşük Kredi Notu ve Sicil…

Başlıktaki kavramların ne anlama geldiğini sanırım birçoğumuz çok iyi biliyoruz. Resmi rakamlara göre ülkede bankalara borcu olanların sayısı 10 milyona yaklaşmış durumda. Yani neredeyse her 7 kişiden biri borçlu. Borçlu her bireyi ortalama 4 kişilik bir aileden sorumlu kabul edersek, yaklaşık 30 milyon insan bu durumdan birinci derecede etkileniyor…

Bir ara çok modaydı bu kavram. Hemen herkesin dilindeydi. Şimdilerde yerini ‘Kredi Notu’ aldı. Bankaya gidip kredi veya kredi kartı talep ettiğinizde eğer yasal takip yaşamışsanız hemen karşınıza çıkıveriyor. Bazen de ‘Siciliniz bozuk’ deniliyor. Bundan kasıt da yine aynı. Ya yasal takibiniz var veya geçmişte bankalarda yaptığınız işlemlerin birçoğunda yasal takip yapılmış. Hatta ödemelerinizdeki ufak tefek gecikmeler de ‘sicili bozmaya’ yeterli oluyor…

 

Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi'nin 2015 Mayıs ayı itibarıyla açıkladığı verilere göre, Türkiye'de ortalama bireysel kredi borcu 15 bin 857 liraya, kredi kartı borcuysa yine ortalama 3 bin 420 liraya ulaşmış durumda.

 

Her geçen gün artan hayat pahalılığı, ekonomik sorunlar, düşük ücretler, yeni alışkanlıklar vs. toplumu ‘kredi ile yaşamaya’ iten etkenler. Vatandaş artık zorunlu ya da lüks her ihtiyacını kredilerle, kredi kartlarıyla karşılama yoluna gidiyor. Yine aynı verilere göre 2015 yılı Mayıs sonu itibariyle toplam bireysel kredi borcu 392 milyar liraya ulaştı. Bireysel kredi alan kişi sayısı ise 24.7 milyon…

 

Ve bunların yüzde 3.6’sı yasal takibe uğramış durumda. Kredi kartı kullanıcı sayısı 20 milyonun üzerinde. Vatandaşın kredi kartlarından ötürü 80 milyar liraya yakın borcu var. Kişi başı kredi kartı borcu da ortalama 3 bin 500 lira civarında.

 

Rakamlardan da anlaşılacağı gibi ülke nüfusunun önemli bir bölümü bankalarla haşır neşir. Bu yüzden de yukarıdaki kavramlar birçoğumuza aşikar…

 

Kara liste sözü ile aslında kastedilen, yasal takip durumu. Yani bir bankaya olan borcunuzu ödeyemediğiniz için başlatılan hukuki süreç sonrası finans kuruluşlarınca alındığınız ‘riskli müşteri’ listesinin halk arasındaki adı ‘kara liste’…

 

Finans kuruluşlarının sermayelerini koruma içgüdüsünü bir nebze anlamak mümkün.  Her ne kadar fahiş kar marjlarıyla para satıyor olsalar da sermayelerini korumak adına ‘riskli müşterileri’ göz önünde bulundurmaları normal.  Normal olmayan ise ülkedeki tüm yaşam formlarının bankaların bu sistemine endeksli olması…

 

Tabiri caizse günümüzde artık nefesimizi bile krediyle, kredi kartıyla alıp veriyoruz.  Hükümetler bankalarla ortak çalışmalar yürütüyor. Örneğin ‘Esnafa faizsiz kredi.’ Kim veriyor ? Kamu bankaları. Esnaf Kredi ve Kefalet Kooperatifi aracılığıyla veya direkt. Kulağa hoş geliyor gelmesine de, bu krediden hangi esnaf yararlanıyor ? Tabii ki, o meşhur kara listede yer almayan, kredi notu yüksek, sicili temiz esnaf…

 

Peki esnafın yüzde kaçı bu kriterlere uyuyor ?!!

 

‘Gençlere, ev hanımlarına kredi’…

Yine kulağa hoş gelen bir hizmet. Lakin tüm kriterlere uygun olsanız da yine eğer kara listenin yanından bile geçmişseniz sizin için hayal. Birçok örnek var ama hepsini yazmaya kalksam sayfalar dolar.

 

Özetleyecek olursak; Bu ülkede kara liste, sicil veya kredi notu, artık ne denirse densin bu temizlenmediği müddetçe hizmet adına ortaya konan her şey havada kalıyor.

 

Kara listeler temizlenmediği,  kredi sicil affı çıkarılmadığı müddetçe verilen o ‘müjdeler’ ağıza bir parmak bal çalmaktan öteye gitmiyor.

 

Bu yüzden bir an önce gerek ekonominin hareketlenmesi, gerek kredi ve kredi kartı mağdurlarının bu borç batağından çıkması için bir şans daha verilmeli.

 

Çünkü herkes ikinci bir şansı hak eder…