Karar zamanı

Yakınımızdaki, yanıbaşımızdaki insanları sevemez olduk. İnsanlara tahammül edemez olduk. Kendimizi yalnızlığa verdik. Kendimizi dört duvara ve aklımızı alan akıllı telefonlara kaptırdık. Köreldi duygularımız. Yara bere içinde hislerimiz. Tam anlamıyla sevmeyi bilmiyoruz ne yazık. Ne yazık ki her geçen gün beton tutan alanlarımız, taşla kaplı kalplerimiz var. Yazık hepimize ki üzerimize düşeni tam layıkıyla yerine getirmiyoruz!

 

Darda olana el atanımız yok. Zorda olana gidenimiz yok. Yarası olana canı gönülden merhem olanımız yok. Acısı devam edeni ziyaret edenimiz yok. Hayırda değil, yoklarda yarışıyoruz. Güzellikte değil, çirkinlikte olimpiyatlar düzenliyoruz. Bu nedenlerden ötürü insanlığımız yoksullaşmakta her gün. Bu sebeplerden dolayı mesafe olarak yakın olan birbirine en uzak kişiler.

 

Böylesi hâllerimiz devam mı edecek yoksa derin uykudan uyanıp insan olduğumuzu nefes aldıkça hatırlayacak mıyız?

Böylesi durumlarımız değişmeyecek mi yoksa zararın neresinden dönersek kârdır sözüne mi sarılacağız?

Böylesi vaziyetlerimiz aynı mı kalacak yoksa bu gemide birimiz hepimiz ve hepimiz birimiz için şiarında ufka mı bakacağız?

 

Ne yapacağız? Nelere karar vereceğiz? Kötü yanlarımızı düzeltip bizden beklenilen davranışlar sergileyecek miyiz? Nahoş olmayan sözlerimizi terk edip ahlaka uygun sözcükleri konuşacak mıyız? Kendimize adam akıllı bakacak mıyız? Bizden beklenilen adımlar atacak mıyız? Bizi işaret eden okları çoğaltacak mıyız?

 

Soru ve sorunlarımızın azalması için hem doyurucu cevaplar vermenin hem de harekete geçmenin lazım ve elzem olduğunun farkında olacak mıyız?