Kaşıyın karnınızı!

Abone Ol

Bugünkü adı Atatürk Parkı.
Endüstri Meslek Lisesi’nin karşısında toprak bir saha vardı. Antalya’nın gençleri çoğunlukta oraya gider, kendi aralarında futbol maçları vardı. Futbol Sahası’ndan, Konyaaltı varyantına kadar olan çok geniş bir alan var. Altı falezler ve karşında uçsuz, bucaksız Akdeniz.
Çam ağaçları içerisinde otur, hem deniz seyret, hem de Torosları.
Ama mümkünü yoktu ki.
Bugünkü Atatürk Parkı’nın içerisine gidip, günün keyfini çıkartabilmek her babayiğidin harcı değildi.
Bilen bilir, bırakın kadın-kız ve çoluk-çocuğu, benim diyen delikanlı abartmıyorum cesaret dahi edemezdi.
Yok, yok yoook.
Kimse yanlış anlamasın.
Pasaport falan gerekmiyordu da, mangal gibi yürek gerekiyordu.
Tinercisi orda. Gaspçısı orda. Şarapçısı orda. Çok affedersiniz sapıkların resmen mekanıydı.
Peki şimdi ne halde?
Bilmek, görmek isteyen var mı?
Bırakın hafta sonlarını, hafta içi özellikle sabahları çok değil 1 saatinizi ayırın yeter. Hem spor yapmış, hem de Atatürk Parkı’nın nasıl cıvıl, cıvıl olduğunu çıplak gözle görürsünüz.
Görmek isteyen gider bakar, istemeyen de kırar dizini oturacağı yerde oturur.
Yeşil alanı ve peyzajıyla örnek olarak gösterilen Atatürk Parkı için emeği geçenlere milyon kez teşekkür etmeyi bir borç biliyoruz. Biliyoruz bilmesine de,son zamanlarda o güzelim parkın adına, “Çelişki Parkı” koyanlar var.
Nedeni ise Atatürk Parkı’nın amaç dışı kullanıldığı.
Yazının girişinde belirttim ya, eskiden Atatürk Parkı’na gidenlerin amacı, tiner koklamak, esrar içmek, şarap yudumlamak, her hangi birisini denk getirir de, sapık emellerimi gerçekleştire bilir miyim” zihniyeti taşıyanların uğrak yeriydi.
Yoksa bu amaçtan dışarıya çıkıldığı için mi, Atatürk Parkı’ndaki işletmecileri aylardır huzursuz ediliyor?
Çirkinlikleri görmemezlikten gelip, güzelliklerin üzerine gidip, durduk yerden sorun yaratmak kime ne kazandırıyor?
Amaç üzüm yemek mi, bağcıyı dövmek mi?
Ama benim ülkemde üzüm yemek en son düşünülen bir şey ki. Doğal olarak önce bağcıyı döveceksin.
Bu dünya kentinin Valisi bile Büfe görünümlü meyhaneleri görünce hayrete düşmüş.
Kimin umurunda?
Büfe ruhsatı alıp, büfenin etrafına önce 2-3, zamanla 4-5 ve belli bir süre sonra 8-10 masa atıp, masalara bira-rakı ne bileyim votka servisleri yapıp, kokoreçten tutun da, hamsi tavaya kadar müşterilerine itinayla hizmet sunanların dayısı yada dayıları kim ki?
Nereden mi bahsediyorum?
Barbaros Parkı karşısı, Konyaaltı varyantı üstü, Falez Otel altı-Atatürk Kültür parkı müze girişi.
Bundan daha açık adresi var mı?
Bir tane, iki tane de değil. Bunlar sadece bir örnek.
Peki kim, neden göz yumar?
Ne yazık ki, düne kadar tüm bu görüntülere, “Faşist zihniyetin torpili” adı konuyordu, bugün Büyükşehir Belediyesi CHP’den. O zaman şimdiki adı da, “Komünist zihniyet torpili” mi denecek?
CHP’li Muratpaşa Belediyesi zamanında, “Gel burada balıkçılık yap” diye Meltem Halk Pazarı’nı müstecirlere vermiş. Ruhsatını da bonus. Aynı belediye şimdi vatandaşın ekmek teknesini başına yıkıyor.
Benim ülkemde üzüm yemesini bilen bilir. Hem de o üzümü tereyağından kıl çeker gibi alır, ağzına atar.
Sabah işe gelirken de aracı tercih etmez, yürür. Hem de yediği üzümleri göstermek istercesine karnını kaşıya kaşıya.
Marifet meselesi.