Kentin imarı mı gönül imarı mı ?


Soru şu; Günümüzde bir belediye Başkanı nasıl olmalıdır ? Kamusal hizmetlerden sorumlu bu seçilmiş kişi sadece kentin imarıyla mı ilgilenmelidir yoksa gönül tellerine de dokunmalı mıdır ? Yani gönül imarından da sorumlu mudur ?
 
Son yıllarda belediyecilik anlayışında ‘insan odaklı’ hizmetlerin trend olduğunu görüyoruz/biliyoruz. Dolayısıyla belediye başkanı günümüzde asli görevlerinin yanı sıra gönüllere de hitap etmeli, edebilmeli. Peki kentimizdeki belediye başkanları bunu başarabiliyor mu ? Bakın, yapıyor mu demedim, başarabiliyor mu dedim. Çünkü yapmakla başarmak aynı şey değil. Birçok belediye başkanının malum trend nedeniyle insan odaklı veya daha açık ifadeyle insana direkt temas eden bir takım hizmetleri olduğunu görüyoruz. Ancak bunlar arasında başarılı olanların sayısı ne yazık ki yok denecek kadar az.
 
Şimdi bu konuya bir virgül koyup önce ideal bir belediye başkanı nasıl olmalıdır ? sorusuna yanıt arayalım. Bir kere, belediye başkanlığı makamını dolduracak kişinin hiç şüphe yok ki toplumun diğer fertlerine göre daha farklı özellikleri olmalıdır. Öncelikle başkan, liderlik vasıflarına sahip olmalı ve topluma örnek olacak bir kişiliği barındırmalıdır. Karar alma sürecinde etkili, vizyon sahibi, azimli, başarılı ve bilgili olmalıdır. Üretici bir zekaya sahip olmalı, mevcudu korumak yerine daha ileriye taşımayı amaç edinmelidir. Bir kenti yönetecek kişinin illa ki hayalleri olmalıdır. Belediyenin/kentin menfaatleri doğrultusunda diğer kurumlarla ilişkilerini hep üst seviyede tutmalıdır. Sadece kendini seçenleri değil bütün toplumu temsil ettiğinin bilincinde olmalı ve hizmetlerini buna göre yürütmelidir. Çıkar odaklarından uzak kalmak, bunlarla ilişkiye girmemek, istismara açık tavır ve davranışlardan uzak durmak da ideal bir belediye başkanının olmazsa olmazlarındandır.
Ve tabi halkın içinde kalmaya öncelik vermeli, samimi söz ve davranışları ile de bunu kuvvetlendirmelidir. Toplumla ilişkilerine özen gösterirken bunu topluma hissettirmelidir. Kapısını halka asla kapatmamalı, halkla kaynaşmalıdır. Gelişen ve değişen teknolojiye ayak uyduran, tanınan ve sevilen, doğru bildiğinden taviz vermeyen vizyon sahibi, sosyal faaliyetleri olan biri olmalıdır. Yeniliklere açık, ortak akılla plan, proje, iş üretmelidir.
 
İdeal başkanı böyle özetledikten sonra yazının girişindeki soruya geri dönelim; Kamusal hizmetlerden sorumlu bu seçilmiş kişi sadece kentin imarıyla mı ilgilenmelidir yoksa gönül tellerine de dokunmalı mıdır ? Yani gönül imarından da sorumlu mudur ? İdeal başkan tanımından da anlaşılacağı gibi yanıt gayet açık; Bir belediye başkanı rutin hizmetlerin yanı sıra hatta onlardan daha önce gönüllere dokunmalıdır.  Ama bunu bir görev anlayışıyla değil samimiyetle yapmalıdır. Peki bunu yapabilen, daha doğrusu başarabilen bir başkan var mı ? Evet var. Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü. Tütüncü başkanı bu köşeden bir çok yazımda anlattım. İlk başkanlığı döneminden bugüne kadar Kepez’de yaptıkları inkar edilemez şekilde zaten gözümüzün önünde. Antalya’nın varoşları bugün turizm kentinin güzide bir ilçesi haline gelmişse bunda en büyük pay hiç kuşku yok ki, Hakan Tütüncü’nün. Görev süresinde yaptıklarını sadece başlıklarla yazmaya kalksam değil bu köşe sayfa yetmez. Ve bunların yanı sıra daha ilk günden itibaren hayata geçirdiği bir şey var ki, o da gönüllere girmek. Gazetemizde de yayımladığımız bir söyleşimizde, “Ben gönüllere talibim” demişti. Bunu göreve geldiği günden beri söylüyor. Bugün gelinen noktaya baktığımızda bunun sadece bir söylemden ibaret olmadığı açık. İddia ediyorum, Hakan Tütüncü bugün Antalya’da en sevilen, en itibar edilen başkan. Bakın sadece Kepez’de demiyorum, Antalya’da diyorum.
Dün, Kepez’deki Park Funtastic’te Antalya Köy Pazarı’nın açılışına gitmiştim. Pazar yeri ana baba günü. Başkan Tütüncü açılışa, giydirilmiş bir otobüsle yanında eşi ve çocuklarıyla geldi. O karşılanışı görmenizi isterdim. O sarılışları, o samimiyetli kucaklaşmaları gödmenizi isterdim. Yaşlı teyzelerin, ablaların, gençlerin, çocukların, yetişkinlerin Tütüncü başkanla selfie için sarfettikleri çabaları, Tütüncü’nün her talebe cevap verme çırpınışlarını görmenizi isterdim. Şunu da net bir şekilde fark ettim ki, bu sevgi asla tek taraflı değil. Başkan Tütüncü de vatandaşın bu sevgisine aynı sıcaklıkla karşılık veriyor. Zaten yüzüne baktığınızda anlıyorsunuz. Aksi olsa gününün neredeyse 20 saatini buna harcar mı ? Bayram demeden, tatil demeden, mesai gözetmeden insanlara kendini böylesine adar mı ?
Velhasılı kelam, ideal bir belediye başkanı nasıl olmalı ? sorusunun cevabı bende tek; Hakan Tütüncü gibi olmalı…