Keser döner sap döner!..
Her beyni çalışanın da bir yazı yazma sitili vardır.,
Tabi ki işi buysa.
Şükürler olsun ki 1985 yılından beri tek işimiz sadece yazmak.
Yazdıklarımız kimilerine batar.
Hangi lokanta sahibi kaç kişinin damak tadına hitap edebilir ki?
Beğenmiyorsan başka yere gidip karnını doyurursun.
Cumartesi günü Büyükşehir Belediye Başkanı’nın 15 günü aşkın süreçtir Amerika’da olmasının ve bu sürenin gittikçe uzamasının Antalya’da bazı dedikodulara neden olmaya başladığını dile getirmiştik.
Yaşadığımız kentin en büyük özelliklerinden birisi de, ne yazık ki dedikodu mekanizmasının sıkça çalışması.
Hani Antalya denilince bu kentte yaşamanın onurunu, gururunu kasıla kasıla çıkartırız ya.,
Deniz, sahil, doğal güzellik, tarihi varlık ve ilaveten de.,
Çekememezlik.
Tahammülsüzlük.
Kıskançlık..
Çamur at izi kalsın mantığını da eklemeyi unutmamak lazım.
Ne var ki, şahsımın en küçük bir rahatsızlığında hastaneye kadar çiçek göndermeyi ihmal etmeyen birisinin ilk sağlık sorununda define bulmuşçasına sevinip, kendisine saldıracak kadar asla nankör olmadım, olmam da.
Kaldı ki, bazı özgürlükler kişilere göre sınırlı asla kalamaz.
Ülke’nin sorunlarla boğuşmaya yüz tuttuğu bir ortamda Mustafa Akaydın’ın Amerika’da olmasını fırsat bilenlerin gerçek yüzlerini ortaya dökmekti maksadım.
Öyle hastalık gibi ciddi sağlık problemini fırsat saymak değil.
Diyelim ki bazı muhteremlere göre ben tersini yaptım.
Akaydın daha Antalya’ya ayak basar basmaz kendisi değil midir ki, “Başbakan’ın ruh sağlığından bir hekim olarak şüphem var” diyen?
Bir ülkenin başbakanı için böyle bir kelime sarf etmek, geçmişte olabilir ama şuan hiçbir akademik kariyeri kalmayan birisinin mi tekelindedir böyle bir sözü söylemek?
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın’ın temsil ettiği partisinin ileri gelenlerinin bize ilettiklerini gazeteciliğimizi yapmak üzere kaleme almaya kalksaydık.
Yapmamız gereken neydi biliyor musunuz?
“Akaydın kanser mi?.”
“Bir Türk doktoru kendi derdine Amerika’da çare arıyor” dan tutun da.,
Akla hayale dahi gelmeyecek senaryolar bile üretirdik.
Ama yapmadık.,
Birilerine göre olmayabilir ama, biz kendimize göre her zamanki gibi gazetecilik yaptık.
Etrafındaki bir yığın boş yalakanın telkinlerini galeye alıp, onların izinden gitmeyi amaç edinen Mustafa Akaydın için methiyeler düzen medya leşkerlerine hiçbir zaman pabuç bırakmadık, bırakmayacağız da.
Benim yaşadığım kentte kimlerin eşleriyle ilgili yalan düzülmedi ki?
Namus kavramını sadece kendisi için geçerli sayıp, olay siyasi çekişmenin içerisine girdiğinde başkalarınınkini iftiralar atıp, namus kavramını sokak ortasına dökmekten geri durmayanlara tanıklık etmedik mi?
“Muhterem rakı severdi şimdi neden ayran içiyor” diyenler 4 yıldır bu kentte alkol festivalleri düzenlemiyor mu?
Çuvaldızları başkalarına gönderirken, iğnenin ucu battığı an ciyak ciyak bağıranlar unutmasınlar ki..
Keser döner sap döner.