“Keşke” demek istemiyorsak
“Keşke demeyelim” başlığı ile bir köşe yazısı hazırladım.
“İnsanoğlu gariptir” diyerek başladığım yazımı şöyle sürdürdüm; “Elindeki birçok güzelliğin kıymetini kaybetmediği sürece bilmez. Yıllarca bir kez olsun sevgisini ifade etmediği annesini, babasını, sevgilisini, eşini veya dostlarını bir gün kaybedince “Eyvah!..” der ama iş işten geçer. Özellikle ölümlerin ardından “Keşke” kelimesi çok duyulur. “Keşke ona sevgimi daha fazla söyleseydim”, “Keşke onu boş nedenlerle üzmeseydim”, “Keşke ona daha fazla vakit ayırsaydım”, “Keşke bugünleri düşünerek geçmişte farklı hareket etseydim” ile başlayan KEŞKEler hiç bitmez.
AYNI durum insanların YAŞADIĞI KENT için de geçerlidir. Hele bu kent ANTALYA ise kıymeti çok iyi bilinmelidir. İŞ İŞTEN GEÇMEDEN bir kent sakini olarak herkes üzerine düşeni yapmalıdır. Bunun için de en yakın görev yerel seçimlerdir. Bildiğiniz gibi 29 Mart’ta hepimiz sandık başına gidip, bu kentin idaresini 5 yıl boyunca teslim edeceğimiz insanları göreve getireceğiz. Bunu yaparken kent adına düşünmeli ve bu kentin KAZANIMLARInı ön planda tutmalıyız. Yeni yüzlerin ortaya koyduğu projelere, eskilerin rüştünü ne kadar ispat ettiğine bakmalıyız.
Bugüne kadar çok seçim ve bir çok seçimden sonra “Keşke” kelimesini duydum. “Ellerim kırılsaydı da x kişiye oy vermeseydim” veya “Keşke sandığa gitmeyip, x partiye oy vermeseydim” diyen çok insan gördüm. Özellikle 80’li yılların sonları, 90’lı yılların başlarından, sonlarına kadar bu tür durumlara çok şahit oldum. VE MAALESEF HEM ÜLKENİN HEM DE BU ŞEHRİN ÇOK BÜYÜK KAYIPLAR YAŞADIĞINA ŞAHİT OLDUM.
“Keşke” dememek için kent sakinlerinden üç ay zaman varken rica ediyorum. Şimdiden iyice tartıp, biçin. Sandık önümüze konulana kadar mevcutların bugüne kadar neler yaptığını iyi tahlil edip, yeni yüzlerin neler yapabileceğini iyi inceleyin. Ve sağlıklı bir karşılaştırma yaparak bu kent adına bulduğunuz doğru kararı verin.
28 Aralık 2008 tarihli yazım özetle böyleydi.
28 Mart 2009 tarihindeki yazımın başlığı ise “Benim oyum Menderes Türel’e” başlığı ile çıkmıştı.
Sevgili Antalyalılar.
Bu yazıyı neden hatırlattım.
Ben o dönemde bu kentin asil insanlarına yaptığım çağrıda yazdığım gibi oyumu vermeden önce son derece ciddi tahliller yaptım. Sonuç olarak da seçimden bir gün önce delikanlı gibi ve mertçe oyumu vereceğim ismi de yazdım.
Aradan neredeyse 5 yıl geçti. Allahıma şükürler olsun ki; Ben hiç “keşke” demedim. O günden bugüne kendi adıma son derece huzurlu ancak bu şehir adına üzüntü verici bir beş yıl geçti. Bana göre Antalya’nın tarihindeki en büyük kayıp o seçimde yaşandı. Kaybeden Menderes Türel değil, bu şehir oldu. Ve Antalya tarihinde görmediğim kadar çok “Keşke” diyen insanla sohbet ettim. Üstelik seçimlerden hemen birkaç ay sonra..
Şimdi yine seçimlere üç ayın biraz üzerinde zaman var.
O çağrım 28 Aralık 2008 tarihliydi. Aynısını 13 Aralık 2013 tarihinde tekrar etmek ve bu kentin insanlarına çağrıda bulunmak istiyorum. Önümüzdeki süreci iyi değerlendirin. Tahlilleri iyi yapın. Çünkü; Vereceğiniz karar ya bir kez daha bu kentin KAYBETMESİ demek, ya da KAZANMASI olacaktır.