Keskin’den cevap geldi

Abone Ol

Bu yazınızı, Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin geçen döneme ilişkin suç duyurusunda bulunduğu bazı akçeli konularla ilgili Danıştay’ın verdiği bozma kararıyla ilgili haber yapılması üzerine kaleme aldığınız anlaşılıyor. Danıştay’dan verilen bu karara nasıl ulaşacağımı ve bunun haber niteliği taşıyıp taşımadığını, nasıl haber yapılabileceğini sizin de bilebileceğinizi tahmin ediyorum.
Hakaret ve iftiralarla dolu yazınızda iddia ettiğiniz konularla ilgili tek taraflı, önyargılı ve hakkaniyetten uzak bir yazı kaleme aldığınız görülüyor. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin geçen döneme ilişkin suç duyurusunda bulunduğu bazı akçeli konularla ilgili “içinin boş olduğunu” belirtmek, henüz devam eden hukuk süreciyle ilgili önyargılarınızı da ortaya koymaktadır.
Görevim ve sorumluluğum kapsamında yaptığım çalışmaları, kurumumu korumak adına, yasal çerçevede yapmaktayım.
Yazınızda “Mesela, önüne gelen rüşvet dinlemelerinin yok edilmesi ile ilgili kayıtların var. Bunun bir suç olduğunu biliyor musun?” ile kast ettiğiniz her neyse bunu açıkça yazmayıp tehdit içerikli yaklaşımınız suç değil midir?
Sayın Çiçek,
Yazınızda bir hayat felsefesinden bahsetmişsiniz. Hayat felsefenizde iftira dolu kaleme almak, insanlara yönelik aşağılayıcı kelime sarf etmek, tehdit dolu sözcükleri özenle seçip ard arda sıralamak, gerçekleri tersinden algılayıp yazmak da mı var, sormak isterim.
Ayrıca gazetecilik anlayışınızdan mıdır bilinmez, meslektaşlarınızı “ulema” ve “kapı kulu” olarak görmek ne derece doğrudur. Bunu gazeteci meslektaşlarımıza ve kamuoyunun takdirine ve sizin vicdanınıza bırakıyorum” diyor.
Gönderdiği açıklama noktasına, virgülüne dokunmadan bu şekildedir. Bunu yayınlamak benim gazetecilik anlayışımdır. Yayınladım.
Ancak mademki çok istiyor, sevgili Keskin’e birkaç sorum var.
“Hukuk yollarına başvurma hakkımı saklı tutuyorum” demişsin güzel kardeşim. Ne olur başvur. Bekliyorum. Senin en doğal hakkındır. Başvur da, kim haklı, kim haksız ortaya çıksın? Kendinden bu kadar eminsen, ben de cezamı alayım. Yeterki meseleleri çözen, hep olması gerektiği gibi yasalar olsun. Ömrümün hiçbir döneminde buna itirazım olmadı. Bundan sonra da olması mümkün değil.
Açıklamanda beni önyargılı olmakla itham ederken, iki kez “akçeli işler” demişsin. Nasıl önyargılı olduğunu bir kez daha ispat edip, olaylara doğru baktığımı göstermişsin. Bununla ilgili fikrim bellidir. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin geçen döneminde en azından benim içerisinde olduğum “akçeli iş” olduğunu iddia eden herkes için, bir sözüm var. Bunu iddia eden herkes, iddiasını ispat etmekle mükelleftir. İspat edemeyen haysiyetsizdir. İki yıldır bekliyorum. Üç yıl daha oradasınız. Bekliyorum, ispat edin.
Devam eden hukuk sürecine elbet de saygım sonsuz. “İçi boş” demem, şahsıma olan güvenin bir sonucudur. Bilmediğim bir konu, yorum yapamayacağım bir mesele değildir. Tam tersine ortasındayım. Müsaade et de, ne yapıp, yapmadığımı bilme hakkım olsun. Bir kez daha söylüyorum. Sadece sana değil, iddia eden herkese. Benim içinde olduğumu iddia ettiğiniz iftiraları ispat etmek zorundasınız. Aksi takdirde, cevabım bellidir. Rüşvet veya hak yeme ile ilgili bir ispat sunun. Kenti terk edeyim, kurtulun kardeşim. Ya da artık altından kalkamayacağınız suçlamalardan uzak durun. İki yıldır yatıyorsunuz. Canınız sıkıldıkça gündeme geçmiş dönemi getiriyorsunuz. Bari son üç yılınızda bu kente hizmet vermek için çabalayın.
“Rüşvet dinlemeleri” meselesine gelince..
Açıkça soruyorum. Yanıt ver kardeşim.
Sana Doğu Garajı’nda ve Kapalı Yol’da bazı esnafların, bir zabıta amirine rüşvet verdiklerine dair ses kayıtları geldi mi, gelmedi mi? Geldiyse, ne yaptın? Bunu başkana veya diğer yetkililere ulaştırdın mı, yoksa üzerini mi örttün? Al sana açık bir soru. Ben anlarsın diye bu kadar detaya girmemiştim. Mademki öyle istiyorsun, al sana detay. Cevap bekliyorum. Ama unutma ben tehdit etmem. İşimi yaparım. Ben de iddia ediyorum. Bunu yok ettiğine dair elimde kayıtlar var. Buyur itirazın varsa, hukuk yolları açık. “Neden yayınlamıyorsun?” diye aklına bir soru gelebilir. Gizli kayıtları yayınlamak suçtur kardeşim. Ancak bunları gerektiğinde ilgili makamlara vermek de vatandaşlık görevidir. Bizden talep edildiği gün, o makamlara verilecektir.
Son olarak meslektaşlarımı bana karşı tahrik etmeye çalıştığın çok açık olan bir yorum yapmışsın. Ama o cinlik sökmez kardeşim. Merak etme. Benim tüm meslektaşlarım, neyin ne olduğunu, neyin nasıl döndüğünü iyi biliyor. Ayrıca sen bize karışma!.. Hepimiz kaç kişiyiz? Birbirimizi biliriz. İçine dert olmasın. Biz aileyiz. Bugün tartışır, yarın birlikte içmeye gideriz. Biz hancıyız güzel kardeşim, sen gezgin. Dün An-Deva Hastanesi&#39ndeydin, sonra Üniversite, bugün de belediye.. Yarın başka bir yerde olacağını asla unutma. Ayrıca lütfen bir daha benim bir bayanı tehdit edeceğim gibi yanılgı içerisine girme. Bana ve sana uzak duran diğer gazetecilere karşı bu kadar önyargılı olma. Senin gerçek işin önyargılarını kırıp, belediye ile gazetecilerin ilişkilerini sağlamak. Tam tersine uçuruma yuvarlamak değil.
O göreve geldiğin günlerde çayını içmeye gelip, “hayırlı olsun” dedim. Ama ben oradan çıktıktan birkaç saat sonra iki-üç gazeteci ile biraraya gelip, kendince benim kuyumu kazdın. Ne oldu kardeşim? O kuyaya düştüm mü? Olmayanı, var edebildin mi? Gaza gelince, kazandın mı? Benmiyin önyargılı, sen mi?
Meslektaş sayılırız. Sana son olarak dostça bir uyarı. O belediye içerisinde seni “yem etmeye” çalışan mesai arkadaşların var. Haberin olsun. Ama bak biz önyargılı olmadığımız için her meseleye atlamıyoruz. İki yıldır sayısız örneği var. Bunu daha göremedin mi?
Varsa cevapların, gönder kardeşim. Söz yine yayınlarım.