Kılıçdaroğlu’nun lağım siyaseti!

Abone Ol

Bunu da mı görecektik sevgili okur? “Çamur siyaseti”, “Yargı siyaseti”, “Din siyaseti” derken; literatüre son olarak bir de “Lağım siyaseti!” eklendi. Mimarı Kemal Kılıçdaroğlu..

Tebrikler Kılıçdaroğlu!

Deveye sormuşlar ya hani, “Neren eğri?” “Nerem doğru ki!” misali; Kılıçdaroğlu’nun bir tane de doğrusunu görseydik yahu! Numunelik olsun bir tane doğru siyaseti, doğru hamlesi, doğru değerlendirmesi, doğru sözünü gören-duyan var mı?

Çamur at izi kalsın misali, eline ne tutuşturulursa hemen halkın karşısına çıkıp onu pazarlıyor. Hiç araştırma gereği duymadan, doğruluğunu teyit etmeden açıklamalar yapıyor.

Paçalarından yalan ve iftira akıyordu, şimdi de lağım akıyor!

Sözcü Gazetesi’nin 2 yıl önce attığı kirli manşeti kendine referans edinip, “Cumhurbaşkanı Sarayın tuvaletlerine altın klozetler yaptırmış!” iftirasını atıyor Kılıçdaroğlu. Cumhurbaşkanı anında cevap veriyor, “Yok öyle bir şey, gel konrol et eğer varsa ben görevimi bırakacağım, yoksa sen CHP’den istifa et!” diye ama dinleyen kim!

Televizyon programında önce çark ediyor, “Ben sarayda altın klozet var demedim!” sonra mitinge çıkınca iddiasında –pardon iftirasında- ısrar ediyor. Cumhurbaşkanlığının resmi davetini de nezaketsiz ve kaba bir dille reddediyor, “Ben kaçaksaraya gitmem!” diyor. Aslında senin nereye gideceğini hepimiz biliyoruz ya, neyse!

Bu, Kılıçdaroğlu’nun ilk vakası değil. Daha önce de birçok kez yalan ve iftiraya sarıldı. Bu köşenin takipçileri hatırlar belki, onun bazı iftiralarını burada paylaşmıştım. Mesela, 17-25 Aralık darbe girişimi sırasında ortalık toz duman iken yine kameraların karşısına çıkmıştı Kemal amcamız. Gözümüzün içine baka baka; “Tayyip Ergoğan tam 247 milyar götürdü. Hırsızdan Başbakan olmaz!” yalanını haykırdı, korkunç bir iftira attı.

Kendisine hem sosyal medya aracılığı ile hem bu sütundan seslendim, mail attım ve sordum, “Tayyip Erdoğan 247 milyarı nereden çaldı? Banka ise hangi banka? Kurum ise hangi kurum?” lakin bu sorulara henüz bir cevap gelmedi. Kaldı ki, benim sormama da gerek yok, zira ispat iddia sahibine aittir. Adam lafını söylüyor, arkasını dönüp kaçıyor. Tutmazsa izi kalır. Ama bu çamur dönüp size yapışır. Çünkü akla ziyan bir iftirayı çamur bile kabul etmez. Türkiye’de bu kadar para Merkez Bankası’nda bile yok sevgili okur. Ve bu yalana CHP’liler bile inanmadı. Zira o gün bugündür hiç bir CHP’li Kılıçdaroğlu’nun bu iftirasını dillendirmedi, savunmadı.

Aciz ve cahil bir görüntü sergiliyor CHP’nin lideri. Söylediklerine kendisi de inanmıyor aslında. O konuşurken yüzüne dikkatlice bakarsanız anlarsınız. Eline tutuşturulan ve sonradan montaj olduğu ortaya çıkan bir çocuk kitabını kameralara gösterip, “Bakın Tayyip Erdoğan nasıl bir kitap veriyor çocuklara!” derken; suratı güvensiz ve mütereddit bir hal alıyordu. Ben o zaman da acımıştım kendisine. Koca bir partinin lideri, kendini bu hale niçin düşürür diye düşünmüştüm.

Kendi açıklamalarından bir kaç yıl önce kaldırılan “üniversite harçlarını” kaldıracağını söylerken de zavallı bir görüntü sergiliyordu CHP lideri. Adı zaten “Et ve Süt Kurumu”nun ismini, “Et ve Süt Kurumu yapacağım!” diyerek, herkesi kendine güldüren Kılıçdaroğlu, aslında hem zavallı hem de acınacak bir halde.

Hele bir garabeti var ki tam evlere şenlik. Çalışan Kadınların SGK durumu ile ilgili bir açıklama yapmıştı geçtiğimiz sene. Hem de televizyonlardan canlı yayınlanan Meclis Grup Toplantısında. “Ak Parti kadınlarımızı düşünmüyor. Biz iktidara geldiğimizde, istihdam edilen kadınların sigortasının bir kısmını devletin karşılamasını sağlayacağız!” demişti Kılıçdaroğlu; avanesi de ayakta alkışlamıştı bu garip sözlerini. Evet, hem de çok garip! Zira AK Parti hükümeti, CHP liderinin bu açıklamayı yaptığı tarihten tam 7 sene önce bu uygulamayı kanunlaştırmıştı! Hem de öyle Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi sigortanın bir kısmını değil, yarısını karşılıyordu AK Parti hükümeti.

Dikkat ederseniz, CHP lideri bugüne kadar söylediği hiç bir şeyi belgeleyemedi. Hiç bir iftirasının arkasında durmadı. Hiç bir iddiasını ispat edemedi. Ama seçim vaadine kimsenin inanmayacağını biliyordu. Bunun için hemen notere koştu ve “Nasıl olsa Başbakan olamayacağım, at debreli!” kafasıyla vaadini iki kaşeletip önümüze koydu!

Şimdi bu son iddiasına –ki ben de sayın Cumhurbaşkanı gibi iftira diyorum!- bir delil bulamıyor CHP lideri. Altın klozet yalanını atarken saraya davet edileceğini ve mahkemeye verileceğini hesaba katmamıştı sanırım. Ama ben kendisine yardım etmek istiyorum. Kalksın saraya gitsin hem davete icabet etmiş olur hem de bu vesileyle rüyasında bile göremeyeceği o güzelim külliyeyi dünya gözüyle görmüş olur. Ama bittabi önce tuvalete gitmeli sayın Kılıçdaroğlu.

Bu sefer üşenmeyip iddiasını dünya aleme ispat etmeli. Madem klozetler altın kaplama demiş, bunu herkese göstermeli. Peki nasıl yapacak diyorsunuz değil mi?

Aslında bu çok da zor değil. Kuyumcu bir dostuma sordum, “Bir nesnenin altın olup olmadığını nasıl anlarsınız?” diye. “Dişimizle ısırır bakarız. Eski ama garanti bir yöntem” dedi kuyumcu dostum. İşte ben de gittim yerinde ve uzmanından sordum öğrendim sayın Kılıçdaroğlu; size bilimsel bir yöntem tavsiye ediyorum: Gidin külliyenin tuvaletlerine, klozet kapaklarını tek tek ağzınıza alıp ısırın ve kontrol edin. Eğer kapak kırılır veya çatlarsa bilin ki altın değildir. Yok eğer ısırırken dişleriniz kırılırsa, kapakların altın olduğuna emin olabilirsiniz!

Dişleriniz bu uğurda kırılırsa da çok üzülmeyin, altın diş taktırırsınız..

Yakışır..