Antalyaspor, son haftalarda sadece puan kaybetmiyor, kimliğini de kaybediyor. Sezon başında “istikrarlı bir oyun planı” söylemiyle yola çıkan ekip, bugün sahaya ne oynamak istediğini bilmeden çıkıyor. Takımın her maçta başka bir anlayışla oynaması, sadece teknik ekibin kararsızlığını değil, aynı zamanda oyuncu grubunun kafa karışıklığını da gözler önüne seriyor. Emre Belözoğlu’nun savunma ve hücum arasında denge kurma çabası, sahada dağınık bir görüntüye dönüşüyor. Antalyaspor’un en büyük problemi, kolektif bir oyun planından yoksun olması. Topa sahip olmak isterken savunma güvenliğini kaybediyor, kapanmak isterken çıkış planı üretemiyor. Bu belirsizlik, oyuncuların bireysel performansını da aşağıya çekiyor. Rakiplerin oyun planını çözmekte zorlanan Antalyaspor, maç içinde tempo değiştiremiyor, oyun içinde reaksiyon veremiyor. Bu tablo, “teknik adam vizyonu” eksikliğinden öte, bir takım olamamanın sonucu.
İletişim kopukluğu
Takım içindeki kaotik durum sadece saha içiyle sınırlı değil; kulüp yapısında da ciddi bir iletişim sorunu var. Başkan Rıza Perçin’in “Emre hocayla yola devam” açıklaması, camiada güven tazelemek yerine soru işaretlerini çoğalttı. Taraftar, yönetimin sabır çağrılarını artık samimi bulmuyor. Çünkü bu şehir, yıllardır aynı hikayeyi dinliyor: “Zaman tanıyın, toparlanacağız.” Oysa sahadaki tablo her geçen hafta daha da kötüye gidiyor. Emre Belözoğlu’nun maç sonu demeçlerinde sorumluluğu üstlenir gibi yapıp ardından “bireysel hatalar” vurgusuna sığınması, oyuncularla arasındaki güven bağını zedeliyor. Futbolcuların yüz ifadeleri, enerjisi ve maç içi vücut dilleri, artık teknik heyete inançlarının kalmadığını gösteriyor. Özellikle savunma oyuncularının dağınık pozisyon alışları, orta sahanın dönüşlerde yavaş kalışı ve hücumda üretkenliğin neredeyse sıfıra inmesi, takımın bir bütün olarak kopuk oynadığının işareti. Yönetim kanadı da saha sonuçlarını değiştirmek için radikal bir adım atmaktan kaçınıyor. Oysa bazen değişim, kötü gidişi durdurmanın tek yoludur. Bugün Antalyaspor’un yaşadığı sorun, yalnızca taktiksel değil; aynı zamanda psikolojik ve yönetsel bir krizdir.
Geleceğe dair kırılma noktası
Antalyaspor’un önünde artık iki yol var: Ya mevcut tabloya “sabır” kılıfı uydurulacak ve sezonu kaybederek geçirecek, ya da gerçek bir yeniden yapılanma başlatılacak. Bu yeniden yapılanma, sadece teknik direktör değişikliğiyle sınırlı kalmamalı. Kulübün tüm kademelerinde profesyonellik yeniden tanımlanmalı. Altyapıdan itibaren planlı bir futbol kültürü oluşturulmadıkça, her sezon aynı çıkmaz yaşanır. Antalya gibi potansiyeli yüksek bir şehir, bu kadar kısır döngüyü hak etmiyor. Taraftar, transferden çok mücadele görmek istiyor. Bu şehir, terinin son damlasına kadar savaşan bir takım özlemiyle yanıyor. Emre Belözoğlu kalacaksa, artık “radikal kararlar” alma zamanı çoktan geldi. Kalacaksa, takıma kendi karakterini yansıtmalı; gidecekse, bu kulüp yeni bir vizyoner isimle temiz bir sayfa açmalı.