Kimse çatlak açmasın!..

Abone Ol

Dün de kendisini spor camiasından tanıdığım bir büyüğümü, Akhisar ile oynanan erteleme Lig ve Trabzon ile yapılan kupa maçında Antalyaspor’un aldığı sonuçlarla ilgili görüşlerinde, “Gemi su almaya başladı” demesini kabullenemedim.
Bu nedenle bugün azıcık spor yapacağız.
Ne demek gemi su almaya başladı?
Akhisar karşısında ilk yarıdan gelme erteleme maçından 1-0’lık mağlubiyet alındı.
Trabzonspor’la oynanan iç sahadaki kupa karşılaşması 3-2 kaybedildi ve bu iki maçtan çıkan sonuçlar, Kırmızı-Beyazlıların gemisine su aldırmaya başladı öyle mi?
Halt etmişsin..
Antalyaspor’un tökezlemesi için aportta mı bekliyorsun ne?
Öncelikle devre arası olayı, bırakın Antalyaspor’lu futbolcular üzerinde etki etmesini, tüm futbol kulüplerinin sporcuları üzerinde belli bir rehavet yarattığı ortada.
Bu durum doğanın kanununda var.
Ve eminim ki, Kırmızı-Beyazlı ekibin teknik kadrosu hatta yönetimi dahi, lige hiç de ara verilmesini istemez, “Keşke maçlar normal seyrinde devam edebilse” diye akıllardan geçirmiştir.
İşte Türk futbolu bu..
Sporcular üzerine rehavet düşmeye dursun.
Dolayısıyla toparlanmak, önceki dengeyi sağlamak da zaman alabiliyor.
Ama bu demek değildir ki, iki hafta öncesi başarılarına övgüler yağdırdığın takım iki maçta kötü sonuç aldı diye, çatlaklar oluşturup, geminin su almaya başladığından bahsetmek, abesi iştigalden öteye gitmez.
Bunu yapana sormak isterim.
Sezon başında, “Bu Antalyaspor Lig’de ilk 8 takım arasına oynar” denseydi, gemiye su aldıranlar, “İnşallah” deyip, ellerini avuçlar mıydı, avuçlamaz mıydı?
Bence birincisi
O zaman..
Bir yerleri su aldırmaktan bahsedenlerin şu günlerde yapması gerekenleri, eksiklerin biran evvel giderilmesi için ne yapılması gerektiği ile ilgili kendi fikirlerini tartışma ortamına atmaktır.
Bununla da kalınmayıp, Antalyaspor’un oynadığı son iki maçta bazı futbolcuların galesizliğini yüzlerine vurmak, tecrübelerine yakışmayan hal ve davranışlarından yol yakinken dönmeleri davetini çıkartmaktır.
Tüm bunlar olmadığı takdirde sıkıntı çekecek taraf Kırmızı-Beyazlı ekip olacaktır.
Ama şu da bir gerçek ki, spor kamuoyuna göre Antalyaspor en kısa sürede eski istikrarın en az yüzde ellisiyle ligin ikinci yarı maçlarına başlaması gerektiği yönde.
Gemi belki su almaya daha henüz başlamamıştır ancak, özellikle ikinci yarının 5 haftalık bölümünde inişli bir grafik çizilirse-ki dikkat edilirse inişli-çıkışlı demiyorum, Antalyaspor’un Türk futbolunun illet hastalığına yakalanmaması içten bile değildir.
Bilmem ne demek istediğimi anlatabildim mi?
Süper Lig’in ilk yarısındaki performans, Kırmızı-Beyazlılar açısından olağanüstü.
Peki ikinci yıra ne olur?
Birileri hala geçmiş maçların etkisinde ve havasında kalmayıp, ayakları yere basıyor ise mesele yok.
Ne var ki burunlar bir karış havaya yükselip, Hasan Subaşı tesislerine bile gelirken kas kas kasıntıyla hareket ediyorsan, mesele çok.
Asıl mesele.
Antalyaspor’lu futbolcuların ikinci yarı maçlarında Kırmızı-Beyazlı camiaya mesele çıkartmamaları.
Bu takviyelerle mi olur, takıma güç katmakla mı bilemem..
Zira futbolu benden daha iyi bilen bir teknik adamımız var..
İş de onun işi.
Bu arada. Antalyaspor Vakfı Yönetimi’nin, öğrenci konumundaki alt yapıdaki sporculara yönelik uygulama başlattıkları Burs olayı için emeği geçenleri yürekten kutluyorum.