Antalya Kiracılar Yardımlaşma ve Dayanışma Platformu kurucu üyeleri, Muratpaşa Kozaklı Komşu Evi’nde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Öncelikle ‘hükümet’ ve ‘devlet’in tanımını yaparak konuşmasına başlayan Platform Kurucusu ve STK Başkanı Cengiz Kul, “Devlet ferdin hayat mücadelesini kolaylaştıracaktır; zorlaştırmayacaktır. Bu sosyal devletin görevidir. Muhalefet partilerinin görevi ise iktidar olan partisini denetleyip yanlış olan konular üzerinde iktidarı uyarması gerekmektedir. Fakat barınma konusunda ne muhalefet ne iktidar bu soruna çözüm yolu ile yaklaşmaktadır. Bizim de sorunlarımız bu yüzden ileri derecede artmaktadır. Çünkü ne iktidar iktidarlığını ne de muhalefet muhalefetliğini yapmaktadır. TÜİK’in görevi ülkenin ihtiyaç duyduğu alanlarda veri ve bilgilerin derlenmesini gerekli istatistiklerin üretilmesini, yayımlanmasını ve dağıtımını yapmaktır. Ancak TÜİK, son zamanlarda görevinin aksine yanlış bilgi vererek insanları daha da derin bir çıkmaza sürüklüyor. TÜİK’e göre temmuz ayında ev kiraları 6 bin lira bile değilken; gerçek hayatta ev kiraları 15 bin liranın üzerindedir. Gıda fiyatları da keza aynı şekilde TÜİK’e göre çok ucuz ve ekonomisi düzgün bir ülkeyiz” diye konuştu.
‘Bizleri anlayamadınız’
TÜİK’in yaptığı açıklamaların gerçeği yansıtmadığını belirten Kul, bu yüzden Antalya Kiracılar Dayanışması Platformu olarak dava açma yoluna gideceklerini söyledi. Kul, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bir diğer konu ise Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek. Gerek sosyal medyalarda gerek basın açıklamalarında halkın sorunları ile dalga geçip durdunuz. ‘Kiralar düştü’ dediniz, algı yarattınız.‘Önlem’ dediniz ama hiçbiri gerçeği yansıtmadı.‘Enflasyon’ adı altında dar gelirli vatandaşa yüklediğiniz yükü hafifletmek yerine resmen vatandaşa daha da yüklendiniz. Enflasyonu düşürmek için dar gelirli vatandaşa zulüm ederken aldığınız maaşlardan feragat edebilirdiniz. Aylık 144 bin 362 TL bakan maaşı ve 96 bin 958 TL emekli vekil maaşı alırken bizlerin çektiği zorlukları tabi anlayamadınız. Dar gelirli vatandaşı daha da mağdur ettiğiniz için sizinle de yargı sürecine halk olarak gideceğiz. Sayın Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, vatandaşların yargı hizmetlerinden memnuniyetini artırmak için birçok düzenlemeyi hayata geçireceklerini belirterek, ‘Türkiye Yüzyılı'nı, 'Adaletin ve Hakkaniyetin Yüzyılı' yapmak için canla başla çalışacağız’ dedi. Sayın Yılmaz Tunç, ülkemizde son verilere göre kiracı sayısı 23 milyona ulaştı ve 100 kişiden yaklaşık 27 kişi olarak kiracı konumundayız. Yüzde 25 sınırı var iken hak arayan kiracı vatandaşlar, ev sahipleri tarafından mahkemelik oldu. Adliyeler gerek mülk sahibi gerek kiracı davalarıyla doldu taştı. Mahkemelerin yükü hafiflesin diye arabuluculuk sistemi devreye girdi lakin burada kiracı ve ev sahibi uzlaşma yoluna uymadığı gibi mülkün temeli olan ‘Adalet’ de uymadı.”
‘Tasarruf devletle başlar’
“Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı devletin başıdır. Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına aittir. Cumhurbaşkanı, ‘Devlet Başkanı’ sıfatıyla Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk milletinin birliğini temsil eder. Anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin eder. Yaptığınız bir mitingde, ‘Fırsatçıların ümüğünü sıkacağız’ demiştiniz. Başkanım aksine fırsatçılar biz vatandaşın bırakın ümüğünü sıkmayı içimizden geçti. Dış ülkelere yapılan yardımlardan Türk halkına verilmesini talep ediyoruz. Dış ülkelere yapılan yaşam, geçim, barınma, sağlık, eğitim yardımlarını asgari ücretli, emekli ve geçinemeyen Türk halkına istiyoruz. Bizler ırkçılık yapmıyoruz; yapamayız. Çünkü hepimizin gözyaşı aynı lakin Türk halkı hiç bu kadar çaresiz ve sahipsiz kalmamıştı. Sizlerden ve diğer bakanlardan, başkanlardan, milletvekillerinden artık dar gelirli vatandaşın refahını, sağlığını sükunetini ve sahipsiz olmadığını göstermenizi istiyoruz. Bu durumların, sizlerden gelecek cevapların kamuoyu ile birlikte takipçisi olacağız. Bizler KiracılarDayanışması Platformu adına,‘Tasarruf devletten başlar’ diyerek tasarruf kapsamında sizlerden saraylar artık kapatılsın istiyoruz. Birden fazla maaşlar tek maaşa düşürülsün. Lüks ve gösterişli davetler kaldırılsın. Bunlara harcanacak bütçe ile dar gelirli vatandaşın bir yarası sarılsın. Yüksek fiyata kiralanan devlet binalarından vazgeçilsin. Gereksiz yapılan yurt içi ve yurt dışı görevlendirmeler sonlandırılsın. Makam araçları satılsın. Eğer bir tasarruf yapılacaksa buna ilk olarak devletimiz başlasın. Çünkü tasarruf ilk önce devletten baslar; milletle devam eder. Artık halkın daha fazla tasarruf edeceği bir durumu kalmamıştır.”
‘Çözüm yolu göremedik’
Kiracılar Dayanışma Platformu kurucu üyelerinden Seda Kul ise şöyle konuştu: “Bildiğiniz üzere 2 senedir meydanlardayız. Derdi olanın yanında olmak için canla başla mücadele veriyoruz. En başından beri barınmanın bir anayasal hak olduğunu fakat devletimiz tarafından bunun Türk halkına sağlanmadığını vurguluyoruz. Barınma hakkımız 3 senedir yavaş yavaş elimizden alınmaya başladı ve bu durum 3 senenin sonunda ciddi boyutlara ulaştı. Şu anda bir emekli, bir asgari ücretli çalışan vatandaş ne ev tutabiliyor ne taşınabiliyor ne de karnını doyurabiliyor. Fakat bizler bu kadar mağduriyet yaşarken, ev tutamazken, sokakta kalmak zorunda bırakılırken, karnımızı doyuramazken bu mağduriyetlerimiz bizi yönetenler tarafından gözardı ediliyor. Biz bu zamana kadar Antalya’daki belediyelerle, yetkili kurumlarla, STK’larla hepsiyle görüşmeler sağladık. Her partiyle her kuruluşla bu konuda istişarelerde bulunduk. Fakat sokağa atılan vatandaşa yardım sözünü hiçbir belediyeden ve iktidar partisi temsilcilerinden bu durumla ilgili bir çözüm yolu, bir adım göremedik. Aksine bizim yaşadığımız bu konuyu dalga konusu yapan belediye başkanlarına bile denk geldik. Bize, ‘Ağlamayana çözüm yok. Meydanlarda sesiniz çıksın’ dediler. Ancak bizim vatandaşımız meydana çıkmaya korktu. Çünkü hak arayana terörist gözüyle bakan bir toplumla mücadele veriyoruz.”
‘Barınmadan tasarruf sağlamayın’
“Bu görüşmelerin ardından Ankara’ya TBMM’ye 16 kişilik bir ekip kurarak gittik. Orada da maalesef ki bir vekil hariç Antalya milletvekillerine ulaşamadık. Diğer illerin vekillerine, partilerin genel başkanlarına 36 maddelik çözüm önerilerimizi sunduk. Bu çözüm önerilerinden birkaçı şu an yavaş yavaş uygulanmaya geçiliyor. Fakat bunlar biz kiracılar için yeterli değil. Bizim önceliğimiz kiraların asgari ücret baz alınarak alt ve üst seviyesinin belirlenmesi. Bizler dar gelirli çalışan kesim olarak aldığımız maaşların tamamını kiraya vermek istemiyoruz ve bu duruma ‘dur’ diyecek bir yönetim görmek istiyoruz. Barınma konusu insanların insafına, merhametine bırakılacak bir konu değildir. Türkiye Cumhuriyeti devletinde hiçbir vatandaş, hiçbir aile sokakta kalmamalıdır. Öncelikle mahkemelerde tahliye davaları bir sure dondurulmalı, ev sahipleri ve kiracılar arasında anlaşma sağlanmalıdır. Ekonomi bizlere örnek gösterilerek insanlar mağdur edilmemelidir. Buradan yetkililere bu konuda seslenmek istiyorum. Mahkemelerdeki tahliye davalarını durdurun. Bu sizin iki kelimenize bağlı bir durum. Madem her şeyden tasarruf yapılıyor. Biz insanların barınma hakkından tasarruf sağlamayın.”
ARZU YAVUZ