Meşhur Kırcami Bölgesi’nin imara açılmasıyla ilgili yapılan açıklamaları okurken Çorum Hakimiyet Gazetesi’nde yayımlanan “Yeni Antalya’yı İnşa Etmek” başlıklı bir yazıya denk geldim. Tanıdığım bir hocamızın kaleme aldığı yazıyı baştan sona okudum. Kırcami Bölgesi’ni yakından bilen ve takip eden birisi olarak yazı hakkında eleştirel bakış açısıyla görüşlerimi paylaşmak istiyorum.
Bu yazıda, Kırcami’nin tarımsal üretim alanı olduğu, Anayasa ve Tarım Kanunu’nun tarım topraklarının tarım dışı kullanımına izin vermediğine değinilmiş. Ancak göz ardı edilen konu şu ki Kırcami’de bazı alanlar tarım dışı amaçlar için kullanılmaya başlayalı çok oldu. Bu süreç içerisinde, bu kanunlar neredeydi diyesim geliyor.
Kırcami Bölgesi’nin Düden Çayı ve çevresine ev sahipliği yaptığı doğrudur. Bölgenin tam ortasından geçmese de doğu sınırında bulunmaktadır. Buraların imara açılmasıyla Düden Çayı’nın yok olması arasında tam olarak nasıl bir bağlantı kuruluyor, tam anlamış değilim. Düden Çayı’nın bölgeden akıp geçtiği yerlerde, gençlik yıllarında yürümüş, suyuna girmiş denize döküldüğü yerdeki güzelliği görmüş ve izlemiş birisi olarak biliyorum ki Düden Çayı bu bölgeden doğmuyor. Sadece geçip gidiyor ve denize dökülüyor. Denize döküldüğü yerden yukarıya doğru gidersek bölgenin önemli bir kısmının komple imara açıldığını ve yüksek binaların bulunduğunu görürüz.
Yazıda, Nazım İmar Planı ile ilgili raporlarda ve belediyenin web adresinde bu bölgenin şehrin içerisinde kaldığından bahsedilmiş. Bu durum gerçekle tam olarak örtüşmektedir. Şehrin ortasında kalan bir bölgenin şehir için avantaj olduğu, merkez ilçelerdeki yeşil alanların dondurulması gerektiği söylenmiş. Antalya'da Altıntaş denilen ve hızla yapılaşan bir bölge var. Toprak betonlarla kapatılmadan gidip görmenizde fayda var. Altıntaş’ta tarım toprağı yok mu? Hem de şehrin doğu kısmında ve tam ortasında da değil. Burası imara açılırken bu duyarlılık neredeydi?
Kırcami’nin Uluslararası Antalya Havalimanı yerleşkesine sınır ve uçuş güzergahında olduğundan bahsediliyor. Havalimanının uçuş güzergahı bölgenin içerisinde değil. Uçaklar hava koşullarına bağlı olarak kuzeyden Altınova, güneyden Güzelbağ denilen bölge üzerinden kalkıyor ve iniyor. Güzelbağ’da yapılaşmaya izin verilmiyor ve havalimanı da genişliyor. Fakat Altınova’da tarım topraklarına ne yapılıyor bakmak gerekiyor. Peki hızla betonlaşan Altıntaş, Antalya Havalimanı'na çok mu uzak?
Malum son yaşadığımız depremler hepimizi olumsuz etkiledi. Ülkemizin üzerine karabasan gibi çöktü. Son günlerde deprem konusunda hepimiz daha duyarlı hale geldik. Kırcami Bölgesi’nde deprem riskinden, sismik olaylardan bahsedilerek gündem olan bir konudan yararlanılmak istenmiş. Bu bölge, hemen güney kesiminde neredeyse denize sıfır denilebilecek seviyeye kadar tamamen yüksek binalarla kaplı. Falez denilen alanlar üzerinde kurulan yüksek binalı siteleri, otelleri depremden kurtarmaya ne dersiniz?
Bahsedilen yazıda da değinildiği gibi Kırcami Bölgesi’nde tarımsal üretim vardır. Bir kısım istihdam da sağlanmaktadır. Buralarda üretim yapılmaktadır. Fakat üretimin nasıl yapıldığını irdelemek gerekiyor. Bölgenin büyük çoğunluğunda yeşillik denilen yaprağı yenilen sebzeler üretilir. Diğer sebzeler ve az da olsa bazı meyveler de yetiştiriliyor. Şehrin ortasında çevreye koku veren birkaç hayvancılık işletmesi de var. İmarlaşma ile birlikte kısa sürede sonlandırılacak şekilde, yatırım yapılmadan üretime devam ediliyor.
Yazıyı kaleme alan hocamın bölgeyi tam olarak bilmediğini üzülerek ifade etmek istiyorum. Şahsen hemen hemen her hafta, en az bir kez, akrabalarım, arkadaşlarım vesilesiyle bu bölgeye uğrarım. Hocam, sizi bir hafta sonu bölgede misafir etmek isterim.
İsterseniz bölgeye adını veren Kırcami’nin oradan, isterseniz Cırnık Köprüsünün oradan, isterseniz Topçular Piyada Tugayı’nın oradan, isterseniz de Muratpaşa Belediyesi’nin olduğu kısımdan giriş yapalım.
Çağlayan Mahallesi'nde Boynuzlu Kuyu mevkiinde yol güzergahı kahvaltı mekanları ve restoranlarla dolmuş durumda. Kır düğünü mekanları halkımızı bekliyor. At çiftliklerinde kahvaltı organize ediliyor. Buradan Düden Çayı'nın geçtiği yere doğru gidince yüksek binaların gölgeleri eski seraların içerisine düşüyor. Topçular tarafından giriş yaparsak yol boyu küçük sanayi sitesi haline gelmek üzere. Çiçek satıcıları, küçük tamir dükkanları, soba satıcıları vs. devam ediyor.
Bu bölge imara açılınca trafiğin artmasından, şehrin iki tarafının uzaklaşmasından bahsediliyor. Peki bölge içerisinde trafik mevcut koşullarda ne durumda bakıyor muyuz? Işıksız yollar var diye Lara’nın, Barınaklar’ın geçiş güzergahı olmuş. Buradaki çiftçiler güvenle dolaştıkları sokaklarına rahatça çıkamıyorlar. Çoluk çocuk kaza geçiriyor. Bölgeyi bilenlerin bazıları da diyor ki imar meselesi çözülürse Antalya'nın trafiği rahatlayacak.
Kırcami Bölgesi’nde tarımsal faaliyetler basit haliyle devam ediyor. Yeşillik sebzeleri yoğun araç trafiğinin egzoz gazları altında üretiliyor. Seralar yenilenmiyor. Topraklar ruhsatsız derme çatma binalara teslim oluyor. Kırılmış, parçalanmış seralar binalaşmayı bekliyor.
Bu bölgeden beklenen, şehir hayatının sıkışmışlığında kalanların arada uğrayıp, “ohh mis gibi doğa” demeleri, biraz rahat hissetmeleri, rehabilite olmaları mı? Bölgenin sakinleri bunu istemiyor. Dışarıdan bakıp onlar adına karar vermemek gerekiyor.
Bahsettiğim yazıda bahsedilen Alev Alatlı’ya atıfla “helal mi” meselesini de geçmeyelim. Yan taraftaki yüksek binada rahat rahat kira gelirleriyle yaşayanların hayatı mı helal, bu binaların gölgesinde üretim yapmaya çalışan üreticinin geliri mi helal? Bir kesim rahatlık içinde iken yapılanlar helal mi?
Yazıda öneri niyetiyle bahsedilen alan değişimi ya da imkan sunmanın geçerli mantıklı tarafı da bulunmuyor. Bölgedeki konutların değeri de belli, toprağın değeri de belli. Kim neyle neyi kıyaslayıp, karşılayacak.
Bölge halkı imardan dolayı gergin. İstisnasız bütün siyasi partilere kızgınlar. Kendilerine söz verilip, bir türlü imara açılmamasından çok rahatsızlar. İmar planı diye önlerine konulan Ali Cengiz oyunlarından rahatsızlar. Kırcami Bölgesi siyasilerin tepinme alanı diyesim geliyor. Siyasilerin egemenlik mücadelesi verdikleri bir bölge. Bunun için de farklı STK’lar devreye sokulabiliyor. Mahkemenin biri bitiyor, biri başlıyor, bıkılmış durumda.
İmar meselesi “macunun tüpten çıkması” gibi. Macunu tüpten çıkarmamalıyız. Yapmayacaksan söz vermeyeceksin. Tamam, toprakların imara açılması bu kadar kolay olmamalı. Artık Kırcami yavaş yavaş tarım alanı olmaktan çıkıyor. Bizler başka topraklarımızı gözden kaçırmayalım.
Gelin, hep birlikte tarım topraklarımızı koruyalım. Kumluca’da, Finike’de portakal bahçelerimizi koruyalım. Alanya, Gazipaşa, Manavgat ilçelerinde bir karış tarım toprağımızı turizm için binalara kaptırmayalım. Kırcami’den bahsederken Aksu’da, Korkuteli’nde, Elmalı’da topraklarımıza ne oluyor duyarlı olalım. Burnumuzun dibinde Altınova sokaklarına girelim. Döşemealtı’nda köylerde neler yaşanıyor farkındalık oluşturalım.
Şehrin ortasında kalmış bir yer için verdiğimiz çabalarımızı, gerçek anlamda tarım yapılan alanlar için esirgemeyelim.