Kongre ve sempozyumlara el atılmalıdır

Abone Ol

Türkiye’de bilim dünyasının içinde bulunanların yakinen bildikleri kongre ve sempozyumlarla ilgili sorunlar devam ediyor. Parayı amaçlayan bu faaliyetlerin yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) bu konuya yeni yaklaşımlar getirmesi gerektiğini düşünüyorum.
Son yıllarda hızla alevlenen avcı dergi söylemlerinin yanında, avcı kongre/sempozyum tartışmaları da yapılınca, bu tartışmalara dahil olanların önerilerinin gündeme geleceğini düşünüyordum. Ancak süreç böyle ilerlemedi. Ya da yapılan açıklamalar cılız kaldığından fark etmemiş de olabilirim.
Öncelikle ilgili bilim dallarında yapılagelen, kaliteden ödün vermeden sürdürülen kongre ve sempozyumları ayrı değerlendirmek gerekiyor. Ciddi emekler sarf edildiğini biliyorum. Kaliteden ödün vermeyenlere teşekkür edip, saygılarımı sunuyorum.
Sorunlu kongre/sempozyumlar hemen hemen bütün bilim dallarında mevcut. Bilim alanı ayırt etmeksizin yakından ilgilenilirse, ne demek istediğim anlaşılacaktır. Bazı faaliyetler sorunlu olduğu için akademik yükseltme kriterlerinde ve akademik performans değerlendirilmesinde kısıtlamalara gidiliyor.
Diğer bilim dallarında yapılan bu toplantılara değinmek yerine tarıma dönelim. Tarımsal amaçlı değişik toplantılar hazırlanıyor. Önceleri ulusal yapılan bazıları uluslararası hale getirildi. Sebebi de akademik teşvik düzenlemesinde tam metin uluslararası bildiri şartı olması.
Beş yıldızlı otellerde, tatil köylerinde, kaplıcaların bol olduğu yerlerde, gitmek istenilen Balkan ülkelerinde veya Dünyanın birçok yerinde turizm merkezlerinde toplantılar hazırlanıyor. Dünya’nın farklı yerlerinde bir ayda 4-5 tane olmak üzere yıl boyu kongre yapılıyor. Bunların birçoğunda kapı önünde katılım belgesi dağıtılıp, bir salonda her şey tamamlanıyor. Bunların hangisinde ne kadar bilim var, az çok tahmin edebiliyoruz.
Serzenişte bulunduğumuz bu organizasyonların temel amacı para kazanma üzerine kurgulanmış durumda. Bunlar “avcı” ifadesine de vesile oluyorlar. Kimsenin parasında gözümüz yok. Derdimiz bilim. Bazı bilim insanları ile organizasyon şirketlerinin dahilolması toplantı düzenlemek için yeterli. Öyle değildi, ama şöyle, bilimde var, güzel sunuşlar var ve benzeri açıklamalar ile cevap verenler olabilir. Ne olursa olsun mevcut koşullarda gerçeği değiştirmiyor.
Bazı kongreler multidisiplineryapılıyor. Bunlardaki sorun daha da fazla. Bir iki salonda 1-2 dünde tamamlanıyor.
Kovid Salgını öncesinde çok fazla tarım kongresi vardı. Ve şimdi yeniden artmaya başladı. Bazılarına online olarak da devam edildi.Yapılan kongrelerin kötü namı ayyuka çıkmış olmalı ki akademik teşvik ve yükseltme kriterlerindekısıtlamalara gidildi. Yeni kullar eklense de bunlar da çok kolay aşılıyor. Yurt dışı koşuluna rağmen engeller hemen aşılıyor. Ancak kalite artmıyor. Duyurularında Akademik Teşvik Yönetmeliğine uygun kongre deniliyor.
Asistanlık dönemlerimden beri eleştirdiğim ve yazdığım yazılarda gezip görme kongreleri dediğim bu toplantılara ancak YÖK çeki düzen verebilir. Akademik yükseltmelerden çıkararak, daha az katkı değeri koyarak veya uluslararası şartları getirerek bunları halletmek çok zor.
Bu konuda aşağıdaki önerileri sıralayabilirim:
-Bu kadar fazla kongre/sempozyuma gerek var mı? Az ve kaliteli olması daha değerli olacaktır.
-Bilimsel toplantıları düzenlemek isteyenler YÖK’e başvurmalı, incelemeler sonrasında izin verilmelidir.
-Kongre süreçleri kurulacak bir komisyon tarafından denetlenmelidir.
-Toplantı için oluşturulacak ve sorumluluğu YÖK’e bağlı kalacak jüriler/hakemler kurulu oluşturulmalı ve süreci bunlar takip etmelidir.
-Ulusal kongrelerde sunulacak bildiriler jüri üyeleri tarafından izlenerek kabul/red verilebilir. Bu durumda kimse en basit, sıradan bir araştırmayı kongrede sunamaz. Gerçek manada bir araştırma sunulur ve savunulur. Buradan çıkacak yayınlar da kaliteli olur. Bu yayınların nasıl dergilerde yayınlanabileceği de belirlenebilir.
-Sunumu yapan genç bilim adamları kağıt üzerinde yapılan değerlendirme yerine, dolu salon önünde kürsüdeki performansı ile değerlendirilir. Sunum yeteneği, becerisi, bilimsel bir araştırmayı nasıl yürüttüğü yüz yüze değerlendirilir. Şimdi bu mu daha kıymetli, yoksa Balkanlarda bir ülkede formalitesi tamamlanmış uluslararası bir toplantıda yapılan sunum mu daha kıymetli? Emin olun birçoğunu izleyen üç beş kişi var.
-Eskiden üniversitelerde iptidai şartlarda yapılan toplantılarda tarım alanlarına teknik geziler yapılırdı. Fas/Agadir’in tarımsal üretimini bu şekilde öğrenme şansım olmuştu.
Akademik yükseltmelerde veya performans değerlendirmelerinde yukarıda tarif ettiğim şekilde yapılacak bir sunum dikkate alınabilir. Emin olun kaliteyi kat ve kat arttıracaktır.
Ülkemizin dahil olduğu uluslararası kongrelerde de benzeri sistemi uygulayalım ve bu bildirişleri kabul edelim. Kongre kalitesi sizce de artmaz mı? Konuya nereden bakarsak bakalım, YÖK bu konuya mutlaka el atmalıdır.