Koskoca CHP’ye yazık ediyorlar..
Baykal döneminde 3 kez, “Baykal baltayı taşa vurdu” diye yazmak zorunda kalmıştım..
Hem hükümet ortağı olduğu dönemde, hem Antalya Büyükşehir adayı belirlenmesi sırasında, hem de bir kurultay konusunda..
Hep, “parti küçük olsun benim olsun” zihniyeti ile CHP’yi erittiğini anlatmaya çalışmıştım..
Gün oldu, devran döndü..
“Gandi” Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’lilern büyük umudu oldu..
“Yepyeni, bütün Türkiye’yi kucaklayan, iktidara yürüyen, büyüyen, vatandaşına umut veren” bir parti olacağına inananlar artmıştı..
Ama..
Gördük ki; Kılıçdaroğlu da sık sık “baltayı taşa vuruyor”du..
Ve bugün, o umutlardan da inançlardan da pek eser kalmadı..
…
Bunların detayına inmeyeceğim..
Ama..
İki gün önce yapılan Parti Meclisi toplantısında, balta yine taşa vuruldu..
Özellikle Antalya’da ve daha birçok kentte, yerel seçimler için belediye başkan adayları “ön seçim”le belirlenecekti..
Bu konuda hem Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, hem de Antalya İl Başkanı Devrim Kök, kamuoyu önünde söz vermişti..
Ama..
Bu sözler tutulmadı..
PM toplantısında, yerel seçimler adayların belirlenmesinde, "merkez yoklaması", "eğilim yoklaması" ve “anket” usulleri benimsendi, “önseçim yapılacak” denmedi..
Mazeretleri de hazırdı..
“Hakim nezaretinde, resmi ön seçim yasal mevzuat gereği 9 Şubat 2014 tarihi itibariyle yapılabildiğinden” adaylara kampanya süresi için yeterli zaman kalmayacağı için toplantıda “önseçime” sıcak bakılmamış..
Böyle bir mazeret, “kusura bakmayın arkadaşlar, adayları halk mı belirlermiş, biz ne güne duruyoruz”un kıvırtmacasıdır..
Yani..
“Demokrasi, daha çok demokrasi” sözlerini dillerine sakız edenlerin “gerçek” düşüncesi de uygulaması da maalesef budur işte..
…
PM’de alınan “ön seçim yok” kararından sonra, CHP Genel Merkezi’nin talimatı ve “il başkanları aracılığı” ile parti tabanına iletilen söylemlere dikkatinizi çekmek istiyorum..
Önceki gün “Devrim Kök” imzasıyla partililere ve basına geçilen “telefon mesajı” şöyle diyor:
"Parti emekçilerimizin verdiği mücadele olumlu sonuç verdi.. Karardan çok büyük memnuniyet duyuyoruz.. Emeği geçen herkese teşekkür ederim.."
Kök neye teşekkür ediyor?
PM’nin verdiği “ön seçim yok” kararına..
Oysa, kendisi basın toplantısında, bütün partililerin huzurunda ve kamuoyu önünde, “Antalya’da yerel yönetici adaylarımız ön seçimle belirlenecektir, bunun için söz veriyorum” dememiş miydi?
Aynı şekilde..
Kılıçdaroğlu, en son Antalya’ya gelişinde “aynı doğrultuda” konuşmamış mıydı?
Bu tür sözler verilmesine rağmen, “ön seçim yok” diye karar alan PM’ye edilen bu teşekkür de neyin nesi?
Bu karar, CHP’lilerle, parti tabanıyla alay etmek, onları hiçe saymak değil midir?
…
Nitekim..
Dün 15-20’ya yakın CHP’li arkadaşımla görüştüm..
2-3 kişi, “ne yapalım, karara saygı duymak lazım” dedi..
2-3 kişi, hiçbir şey söylemek istemediğini belirtip, “görünen köy kılavuz istemez” dedi..
Fikir belirtmeyen de oldu, ama çoğunluğun söylediği şuydu:
“İl Başkanı Kök istifa etmelidir..
Ön seçim olacak diye söz vermişti, merkez yoklaması çıktı..
Hiç utanma yok mu bunlarda?
‘Eğilim yoklaması’ diye bir ‘ön seçim’ şekli yok, cahil mi bunlar?
Hani nerede bu demokrasiyi savunanlar?”
…
Ben CHP’nin gerçekten “güçlü” bir parti olmasını istiyorum..
Çünkü..
“Güçlü partiler” güçlü bir iktidar ve güçlü bir muhalefet olabilirler..
“Güçlü demokrasiler” de en iyi böyle işler..
Ama..
Sürekli olarak “baltayı taşa vuran” bir parti, nasıl “güçlü” olabilir?
Böyle bir parti, nasıl “iktidar alternatifi” veya “iktidar” olabilir?
Bence CHP’liler haklı..
“Demokratik olamayan” Kılıçdaroğlu da, Kök de derhal istifa etmelidir..
Çünkü..
Söylemleriyle ve eylemleriyle koskoca CHP’ye yazık ediyorlar..