Grup adına açıklamayı Özlem Beyhan okudu. Yaşanılanları hatırlatan Beyhan, “Kısa süre önce İsrail Beyrut’a, Şam’a, Irak’a ve Tahran’a saldırılar düzenledi. İşgalciler Beyrut’ta Hizbullah’ın önde gelen komutanlarından Fuat Şükrü’yü şehit ettiler. İran’ın kalbi Tahran’a düzenlenen saldırıda ise Filistin İslami Direniş Hareketi Hamas’ın Siyasi Büro Şefi İsmail Haniye şehit düştü. Kalbimiz buruk fakat gururluyuz. Üzülsek de sevinçliyiz. Şehidimizle iftihar ediyoruz. İsmail Haniye, emperyalizme ve sömürgeciliğe direnen bir halkın lideriydi. Bu kimliğinden dolayı şehit edildi. Abdulaziz Rantisi’nin dediği gibi, ölüm kalp kriziyle de gelse, Apaçi helikopterinin ateşiyle de gelse ölümdür. Haniye de Rantisi gibi kalp krizi yerine Apaçiyi seçenlerdendi. Yaşamı bir direnişçinin yaşamıydı. Ölümü de bir direnişçinin ölümü oldu. Bu yaşananlar işgalcilerin ilk saldırıları değil. Yaklaşık on aydır İsrail’in Filistin halkına yönelik soykırımcı şiddeti devam ediyor. Filistin halkı kendisini yok etmeye yönelmiş bu caniyane saldırganlığa karşı kahramanca direnişini on aydır sürüyor. Bizler de aylardır Türkiye’de onlarca şehirde meydanları dolduruyoruz” dedi.
‘Çağrıya icabet ettik’
‘Şehit İsmail Haniye’nin çağrısıyla meydanlardayız’ diyen Beyhan, “Haniye, hayatını kaybetmeden hemen önce dünyanın tüm özgür halklarını Gazze’ye ve İsrail hapishanelerindeki Filistinli esirlere destek için alanlara çağırmıştı. Bizler de bu çağrıya icabet ettik. Kuvvetle vurgulamak istiyoruz. Biz safımız belli olsun romantizmiyle meydanlarda değiliz. Filistinli kardeşlerimize bir kuru selam göndermek için de burada bulunmuyoruz. Amacımız, İsrail’i uzaktan kınayıp güvenli evlerimize dönmek hiç değil. Bizler, Filistin direnişine gerçek ve somut bir katkıda bulunmak için alanlardayız. Tüm yeryüzünü kuşatan kapitalist hegemonyaya karşı küresel intifadanın mütevazı bir parçası olarak kendi imtihanımızı veriyor, kendi mücadelemizi yürütüyoruz. Arkadaşlar; artık saflar netleşmiş, taraflar ayan beyan ortaya çıkmıştır. Hep söyledik, yeniden söylüyoruz. Filistin’de yaşanan çatışma bir çeşit vekalet savaşıdır. İsrail yalnız değildir. Siyonist rejimi bu savaşında yeryüzünü yağmalayan, talan eden, soyup soğana çeviren, açgözlülükle tarumar eden küresel kapitalist hegemonyanın egemen güçleri desteklemektedir” şeklinde konuştu.
‘Korkunç bir düşman’
Türkiye’deki ABD üslerinin ortadan kaldırılması gerektiğini hatırlatan Beyhan, “ABD’nin İsrail’i korumakta kullandığı en önemli araçlardan biri Malatya’da yer alan Kürecik Radar Üssü’dür. Bu üs, ABD’nin ve NATO’nun bölgedeki her şeyi gören gözüdür. Kürecik’te toplanarak İsrail’le paylaşılan istihbaratın, işgal rejiminin hava saldırılarına karşı savunulmasında önemli bir rolü olduğu kesin görünmektedir. Türkiye’de yaşayan herkesin, bölgedeki başka güçlerin beceri ya da beceriksizliklerinden önce dönüp bu savaşta Türkiye’nin oynadığı role odaklanması gerekir. Türkiye, bu üs aracılığıyla İsrail’in azgın saldırılarının cezasız kalmasına, işgal rejiminin savunulmasına hizmet etmektedir. Kürecik Radar Üssü kapatılmalıdır. Türkiye’deki ABD üsleri ortadan kaldırılmalıdır. Türkiye bir müstemleke ülkesi değildir. Ülkemiz, soykırımcı işgal şebekesinin bekçi ve muhafızı olma rolünden acilen kurtarılmalıdır. Netanyahu’nun ziyareti sırasında Washington’da oluşan tiksindirici sahne ve devamında yaşananlar, küresel kapitalist hegemonyanın siyasi elitlerinden herhangi bir beklentiye girmenin beyhudeliğini tekrar göstermiştir. Filistin’i kurtaracak yegane irade, direnen halkların iradesidir. Nasıl ki İsrail yalnız değilse, Filistin halkı da yalnız değildir. Yeryüzündeki onurlu ve özgür tüm halklar küresel intifada saflarında yerlerini almıştır. Bolivya favelalarından Japonya sokaklarına, Avustralya meydanlarından Avrupa ve Amerika’daki üniversite kampüslerine kadar dünyanın her yerinde özgür halklar Filistin direnişini desteklemek için ayaklanmıştır. Emperyalizmin siyasi elitleri, işbirlikçileri ve iktisadi gücü elinde tutan büyük burjuva düşmanımızdır. Fakat dünyanın her yerindeki onurlu ve özgür halklar bu kavgada bizimle beraberdir. Dünya halkları olarak hiçbir sınır tanımayan, hiçbir hukuka riayet etmeyen, küresel emperyalizmin her türlü desteğini arkasına almış korkunç bir düşmanla mücadele ediyoruz” dedi.
‘Sevkiyatlar neden durmuyor’
Hükümete seslenen Beyhan, “Türkiye’yi yöneten siyasi iktidara sesleniyoruz. Dilinizden Filistin düşmüyor, fakat İsrail’e tank ve savaş uçakları için yakıt gitmesini engellemiyorsunuz. Filistin davasını desteklediğinizi söylüyorsunuz ama işgalcilere hizmet veren Türkiye menşeili şirketlere mani olmuyorsunuz. İsrail’e ‘önünüze gelen lafları’ söylemekle övünüyorsunuz ama sözlerinizin gereğini yapmıyorsunuz. ‘Yeterince güçlü olursak İsrail’e askeri müdahalede bulunuruz’ diyorsunuz. Soruyoruz; İsrail’e yardım etmekten vazgeçmeye de mi gücünüz yetmiyor? Tüm ilişkileri bitirdik diyorsunuz. Tekrar soruyoruz; Petrol sevkiyatını neden engellemiyorsunuz? Türkiye zikrettiğimiz somut adımları atarak işgal rejimini köşeye sıkıştırmak zorundadır. Bu adımları atmadan İsrail’i kınamanın bir anlamı yoktur. Bu denilenleri hayata geçirmeden ‘Filistin’in yanındayız’ iddiasında bulunmak, halkımıza gözünün içine baka baka yalan söylemektir. Yalanlara karnımız tok. Hamasi nutuklar dinlemek istemiyoruz. Bir halk soykırıma uğruyor. Liderleri dünyanın çeşitli bölgelerinde suikaste kurban gidiyor. Artık somut, gerçek ve etkili icraatlar istiyoruz. Yaptırım istiyoruz. Siyonist işgal rejimine her alanda tam bir abluka uygulanmasını istiyoruz. Bu taleplerimizin takipçisi olacağız. Filistin halkı özgürleşene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz” diye konuştu.
ESRA ALTUNKES