Küpe olur mu!..
Ve bu haftaki rakip iç sahada Eskişehirspor.
“Eskişehirspor’u yener, Manisa da Beşiktaş’a yenilir, son üç haftaya 6 puan önde girer hayli rahatlarız. Nasıl olsa son üç hafta maçlarından birisi küme düşmesi kesinleşen ve maçlarına A2 takım oyuncularıyla çıkan Ankaragücü ile ve onu da alır yırtarız” zihniyeti taşındığı bir gerçek.
Aç tavuk kendisini darı ambarında görürmüş.
Tek kelimeyle züğürt tesellisinden başka bir şey değil.
Kırmızı-Beyazlı ekibin nasıl başarısında Teknik Direktör Mehmet Özdilek’e fazlasıyla pay çıkarılıp, kendisi baş tacı yapıldıysa, Antalyaspor’un bugün geldiği noktanın tek sorumlusu da, Özdilek’dir.
“Sorumluluğu ben alıyorum” deyip geçmekle olmaz.
Bu işler o kadar ucuz değil.
Söyleyeceğim şudur ki, Antalyaspor’u kendi çiftliği haline getiren Özdilek, burnundan kıl aldırmaz yapısıyla, Kırmızı-Beyazlı ekibi uçurumun eşiğine getirmiştir.
“Müjde. Tita oynuyor” başlıklarını atanlar, ama Tita’nın aynı hafta cezalı olduğunu bilmeyecek kadar kara cahillerle yol aşındırıp.,
“Mehmet Yılmaz ilk 11’de” deyipte, golcü futbolcunun sakatlığının geçmemesi nedeniyle 18 kişilik kadroya dahi alındığından bihabersizlerle bugünkü noktaya gelinmiştir.
Her gün vıcık, vıcık yağ yakanlarla dirsek temasında bulunup, icraatlarını kamuoyuna aktarmaya çalışanlar, ne yazık ki Antalyaspor’un geleceği ile oynamaktadırlar.
Aslında Mehmet Özdilek’e çok kızmamak gerekir. Zira kapasitesi bu kadar ve görmeyenler de patron konumundaki yönetimdir.
Yönetim kendi içinde fokurduyor, bir birlerinin arkalarından konuşuyorlar, onlardan da Kırmızı-Beyazlı ekip açısından nasıl radikal kararlar alınması beklenebilir ki?.
Benim korkum Manisa gibi sahadaki golcülerden üç katı fazlasının yedek kulübesinde bekleyen bir takımla son dört haftaya düşmeme mücadelesi verilecek olunması.
Çünkü Antalyaspor’da ne yazık ki Manisa’nın yedek kulübesine mahkum olan bir tane Makukula dahi yok da ondan.
Ali Zituoni ve 10 aydır doğru dürüst idman bile yapmayan Mehmet Yılmaz’dan gol umuyoruz.
Fatih Terim’i seveni vardır, sevmeyeni vardır. Ancak Antalyaspor Teknik Direktörü Mehmet Özdilek’in Terim’i taklit ettiğini cümle alem biliyor. Biliyor bilmesine de, o bilenlerin arasında Özdilek’in bırakın Fatih Terim gibi bir teknik adam olabilmesini, Terim’in yanından bile geçemeyeceğini söyleyen o kadar çok ki.,
Terim inandığı gençlerin ardında dağ gibi hep durmuştur.
Peki ya Özdilek?
Antalyaspor’a geldiği günden bu yana futbolunun son demlerini yaşayanlara kucak açıp, Kırmızı-Beyazlı ekibin paralarını resmen sokağa atıp, emekliler kulübü haline getirmesine seyirci kalanların vicdanları rahat mı inanın çok merak ediyorum.
Sahi Antalyaspor’da yönetim var mı?
Bir tane Allahın kulu, “Ne oluyor hocaaaa” kelimesini sarf etmiş midir?
Edebilmiş midir?
Sen ticari hayatında çok iyi iş adamı olabilirsin ancak, bu demek değildir ki senden iyi bir spor kulübü yöneticisi de olur.
İşte iş burada başlıyor.
İş.,
Her kim olursa olsun, bir teknik adamın maaşlı işçin olduğunu ona hep hatırlatmakta, hissettirmekte.
Yaptın mı?
Kırmızı-Beyazlı ekibin alt yapısında 35’e yakın antrenör çalışıyormuş.
Yetkim olsa hepsini kapı önüne koyarım. Onca para alıp, üst yapıya bir tane genç dahi kazandıramayan veya kazandıramayanlardan altyapı hocası mı olur.
Boşa kürek çekene Antalyaspor’da üste para veriliyor.
Hangi birisi paşamız Özdilek’ın karşısına dikilip, “Hoca bu adam gelecek vaad ediyor. Şu genç çocuğumuz çok yetenekli” diyebilmiş.
Hiç birisi.
Yürek ister.
Bugün Burak Yılmaz eğer ki Trabzonspor’un santraforu ve Türk Milli Takımı’nın golcüsü ve aynı zamanda halen Türkiye’nin en fazla gol atan futbolcusu konumundaysa, o yüreğe sahip olanların cesaretli ve kararlı tutumlarından dolayıdır.
Bu da birilerine küpe olsun.