Kurbansız Kurban!

İslam aleminin iki dini bayramından biri olan Kurban Bayramı’nı birkaç gün önce geride bıraktık. 9 günlük uzun bir tatille bütünleştirilen bayram her ne kadar dini bir vecibe olsa da yine bir kesim tarafından sadece ‘tatil’ olarak düşünüldü ve değerlendirildi.

Başlıkta kullandığım ifade yani ‘Kurbansız Kurban’ hem gerçek manasıyla, hem mecazi anlamda vukuu buldu.

Malum, son zamanlarda bazı kesimler tarafından, “Kurban kesme bağış yap” kampanyaları başlatıldı. Kurban kesiminin medeni dünya karşısında ‘vahşi bir gelenek’ gibi görüldüğü algısı yaratıldı. Kimi vakıflara bağış yapmanın kurban ibadetiyle eşdeğer olduğu öne sürüldü. Bu algı çalışmaları zamanla toplumun kimi kesimlerince kabul gördü. Böyle olunca da ortaya işte böyle ‘Kurbansız Kurban Bayramı’ çıktı…

Şimdi bahsettiğim bu kesimler Kurban bedeli kadar bir bedeli çeşitli vakıflara, hayır kurumlarına vs. bağışlayarak ‘tatile’ çıkıyor ve dini vecibesini yerine getirdiğini zannediyor…

Oysa dini otoritelere göre Kurban kesmeden Kurban ibadeti yerine gelmiş olmuyor. Nitekim Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu’nun da, “Kurban bedelini bağışlamak suretiyle ibadet ifa edilmiş olmaz” şeklinde uyarısı var. Din İşleri Yüksek Kurulu'nun bu konudaki görüşü özetle şöyle; “Fıkhi hükmü ister vacip ister sünnet olsun kurban ibadeti, belirli şartları taşıyan hayvanların usulüne uygun olarak kesilmesiyle yerine getirilir. Kurban bedelini yoksullara ya da yardım kuruluşlarına vermek suretiyle ifa edilmiş olmaz. Şüphesiz Allah Teâlâ'nın rızasını kazanmak niyetiyle fakir ve muhtaçlara yardım etmek, iyilik ve ihsanda bulunmak da Müslüman'ın önemli vazifelerinden biridir ancak bu iki ibadetten birini diğerinin seçeneği olarak algılamak, dinî açıdan doğru değildir.”

Buna rağmen Kurban kesmeyi ‘medeniyete aykırı bir vahşilik!) olarak gören zihniyet bildiğini bu bayramda da okudu…

Öte yandan, ‘Kurbansız Kurban’ başlığını bize kullandıran diğer bir husus ise Kurban ibadetinin hakkıyla yerine getirilemiyor olması. Kurban gerek birey gerekse toplum açısından çeşitli yararlar taşıyan bir ibadettir. Kurban kesmekte amaç; Kişinin Allah'ın emrine boyun eğdiğini, kulluk bilincini koruduğunu ortaya koymakla birlikte toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu da canlı tutmaktır. Et alma imkanı hiç bulunmayan veya çok sınırlı olan yoksulların senede bir gün de olsa evine et girmesini sağlamak, zengine malını Allah'ın rızası, yardımlaşma ve başkalarıyla paylaşma yolunda harcama zevk ve alışkanlığını vermektir. Zengini cimrilik hastalığından, dünya malına tutkunluktan kurtarmak, fakirin de varlıklı kullar aracılığıyla Allah'a şükretmesine, dünya nimetinin yeryüzündeki dağılımı konusunda karamsarlık ve düşmanlıktan kendini kurtarmasını ve kendini toplumunun bir üyesi olarak hissetmesini sağlamaktır.  Oysa bakıyoruz adam kurbanını kesiyor daha parçalayıp fakir fukaraya dağıtmadan mangalını kuruyor.  Kurbanın kendine göre işe yaramaz kısımlarını alel usül birkaç kişiye veriyor, kalanıyla günler boyu ziyafet çekiyor. Sonra da kalkıp ‘Çok şükür Kurban kestim’ diyor.

Böyle bir anlayışla kesilen kurban Allah nezdinde ne kadar makbul biz bilemeyiz ancak Kurban ibadetinin özüne uymadığı kesin…