KURULTAY SONRASI… 

CHP’nin olağanüstü Kurultayı geçti ama geriye çok fazla tortusu kaldı. 

Daha uzun zaman bu tortular konuşulacak, tartışılacak gibi görünüyor… 

Kurultay sonucundan mutlu olanlar da var, Kurultayın oldu-bittiye getirilerek parti içi demokrasinin işletilmediğini ifade edenler de var… 

Ama ben daha çok delegelerin olayı nasıl değerlendirdiğini merak ettiğimden iki Antalya  Kurultay delegesi ile konuştum.  

(Polemiğe girmemek için isimlerinin yazılmamasını istediklerinden buna saygı duyarak isimlerini veremeyeceğim.) 

Her iki delege de sürecin parti içi demokratik işleyişi yok saydığını, şov ağırlıklı olarak geçirildiği görüşündeler… 

Şöyle dediler; 

“Adliye önlerinde tutuklu gençlerin yakınları neden bu parti çocuklarımızla ilgilenmiyor diye feryat ederken onlar sorun tespit ve mücadele alanı olan Kurultayı panayır gibi değerlendirdiler.” 

Bu çok ağır bir ifade… 

Ancak haklılıkları da var… 

Saraçhane toplantılarından Maltepe Mitingine ve oradan da Kurultaya kadar olan süreç adeta Özgür Özel’in şovu olarak gerçekleşti. 

Peki bu süreçte kazanç ne, diye sordum ve şunları ifade ettiler; 

“Özgür Özel ve ekibi, anormal davranan bir iktidara karşı mücadeleyi yükseltme yerine normalleşme, yumuşama denilen bir süreci başlattılar. 

Bunun sonucunda İBB başta olmak üzere seçimle kazanılan belediyeler elimizden her türlü yol denenerek alınıyor. 

Cumhurbaşkanı adayı  ve 5 belediye başkanı içeride adam çıkmış, sanki zafer kazanmış gibi  balkon konuşması yaparak kayyum atayamadılar diye övünüyor… 

Kitleler ağır ekonomik bunalımda olmasalar, öğrenciler aç karnıma okula gitmekten isyan edecek noktaya gelmeseler ne Saraçhane toplantıları ne de Maltepe Mitingi böyle olurdu…” 

 

İyi de partiye kayyum atanması riski olduğundan Kurultay yapıldı, denildi. 

Bunu dediğimde ise bakın ne cevap verdiler. 

“Ne kayyumu…  

Bu Kurultay kayyum tehdidine karşı değil, parti içi muhalefeti susturmak adına yapıldı. Açılmış bir dava yok ki kayyum tehdidi olsun…  

İster Kurultay yap, istersen yapma, eğer ortada kayyum atanmasını gerektirecek hukuki bir yaptırım varsa iktidar bunu her zaman yapabilir.  

Yani Kurultay toplama gerekçesi gerçekçi değil.” 

Kılıçdaroğlu’na karşı bu olumsuz ve hatta hakerete varan davranışları için ne diyorsunuz, dediğimde söyledikleri gerçekten çok çarpıcıydı. 

“Yahu adam o yaşında Ankara’dan İstanbul’a milyonları yürüttü.  

Bu adam Saraçhane’de otobüsün tepesinde biraz bekledi diye güya eyleme liderlik eden havalarda dolaşıyor.  

Kılıçdaroğlu sanki uzlaşmacıymış ve ılımlıymış da kendileri gelip halkın radikalliğini ve gençlerin öfkesini kapsamış gibi davranıyorlar.” 

 

Girişte de yazdığım gibi, bu Kurultay yapılış nedeni ve sonuçları itibarıyla daha çok tartışılacak bir olay…