Maziye bir bakıver kimler neler bıraktı..

Abone Ol

Sene 1987..
ANAP’ın en güçlü olduğu dönemler..
Doğuda boşalan 3 milletvekilliği için yapılan ara seçimlerde ANAP hiçbirini kazanamadı..
Ve bunu Başbakan Turgut Özal dahil kimse okuyamadı..

Sene 1989..
Yerel ve genel seçim bir arada yapıldı..
Ve ANAP özellikle yerel seçimlerde büyük bir hezimete uğradı..
Türkiye’deki belediye başkanlıklarının 4’te üçünü kaybetti..
Bunlardan biri de Antalya idi..

DYP’li Hasan Subaşı 1989’da seçildikten sonra iyi çalıştı..
1994 seçimlerinde 3 alt kademe belediyeden sadece Konyaaltı ANAP’a gitti..
Subaşı yeniden seçildi..
Sonra..
Kendini partinin çok üstünde görmeye başladı..
Belediye ve meclis adaylarını kendisi belirledi..
Hatta il-ilçe yönetimleri, kurultay delegeleri belirlenirken bile genel merkezi pek takmadı, “Antalya’da ben ne dersem o olur” dedi..

Sene 1999..
Tabandan gelen uyarıları hiç dikkate almayan..
Antalya’yı avucuna aldığını düşünen..
Her şeyi en iyi kendisinin bildiğini düşünen..
Hasan Subaşı seçimi kaybetti..
Hem de altkademe belediyelerle birlikte..
DYP’nin kalesi olarak bilinen Antalya, tercihini değiştirmişti..
Ama, Subaşı bunu okuyamadı..

Sene 2009..
Bir önceki dönemde seçilen Menderes Türel, Antalya’ya Antalya tarihinin en fazla hizmetini yaptı..
AKP’ye sempati ile bakılmasını sağladı..
Tıpkı Hasan Subaşı gibi, partisinin önüne geçti..
Ama..
Antalya’nın “büyük projeler, büyük hizmetler” istemediğini, hizmet gelse bile bunun rahatsızlığını yaşamaktan hoşlanmadığını, keyfine ve zevkine düşkün olduğunu, hizmet ederken verdiği rahatsızlıklar nedeniyle tepki aldığını okuyamadı..
İki muhalefet partisinin, seçimlere 1 hafta kala saf değiştireceğini tahmin edemedi..
Tıpkı Subaşı gibi, adayları ve meclis üyelerini kendisinin belirlemesi de, partisinde tepki çekti..
Özellikle “cemaatçi” kesim, Türel’i hiç kabullenmedi..
Bu nedenle seçimlerde partisinden yeterli çalışmayı da göremedi..
Ve..
Türel, bir önceki döneme göre oyunu 2 kattan da fazla arttırmasına rağmen, seçimi kaybetti..

Bunlar neyi gösteriyor?
Eğer bir siyasetçi geçmişteki gelişmeleri iyi izlemez ise..
Geçmişteki siyasetçilerin hatalarını göremez ise..
Siyasetçilerin kaypak, siyaset arenasının kaygan olduğu gerçeğini göz önüne almaz ise..
Ve..
Adaylarını, birlikte çalışacağı meclis üyelerini uzmanlardan seçmez ise..
Ve..
Seçimi çantada keklik görüp yeterince çalışmaz ise..
Ve..
Antalya halkının, “hizmet gelsin, ama rahatsız edilmeyelim” zihniyetini önemsemez ise..
Kaybetmesi kaçınılmaz olur..

1.5 yıl sonra yapılacak “yerel seçimler” için çalışmalar çoktan başladı..
Elbette her siyasetçi “yerel yönetici” olmak ister..
Ama..
“Aday” olarak ortaya çıkmak için de, “aday belirlemek” için de çok erken..
Şimdilik, kendisini dev aynasında görenler, “ceketimi bile koysam seçilirim” havası atarak, genel merkezin dikkatini çekme şovları yapıyorlar..
Siyasette 24 saatte bile çok şey değişiyor..
Seçimlere 15 ay var..
Aday adayı olacaklara tavsiyem şu:
“Geçmişten bugüne olagelen gelişmeleri iyi okuyun ve yaşadığınız bu kenti bir adım öteye taşımak için şimdiden hayaller kurup ayağı yere basan vizyon projeler hazırlayın..”
Eğer, “ben bu işi yaparım” diye ortaya çıkıp, daha senesi dolmadan büyük bir kesimi, “elim kırılsaydı da ona oy vermeseydim” noktasına gelecekse, ortaya hiç çıkmasın..
Antalya son 3.5 yılda 15 yılını heba etti..
Artık bir tek gün bile kaybetmeye tahammülü yok..

Şimdiden uyarıyorum..
Kim olduğu belirlense bile, hiçbir adayın “seçilme garantisi” yok..
Eğer, “kazandım” havasına girerlerse..
Kaybolur giderler..
Maziye şöyle bir bakmakta fayda var..