Dün sevgili dostum Mehmet Tosun’un bana hitaben kaleme aldığı yazıyı sizlerle paylaştım. Bugün de cevap vereceğimi yazmıştım. Şimdi gelelim o cevaba.
Sevgili Tosun bana Büyükşehir Belediyesi eski Özel Kalem Müdürü Oya Kansu Uysal’ın Muratpaşa Belediyesi’nde yeni getirildiği görev için adeta yerden yere vurduğumuzu dile getirmiş.
Haberi baştan sona yeniden okudum. Sayın Uysal’ı bırakın yerden yere vurmayı eleştirecek bir tek satıra rastlamadım. Haberde Büyükşehir Belediye eski Başkanı Mustafa Akaydın ile birlikte belediyeye ait evrakları yakmakla suçlanan Uysal’ın Muratpaşa’da gizli ihbar ve şikayetlerin yapıldığı ‘Turunç Masası’ biriminin başına getirilmesinin ilginç olduğunu belirtmişiz. Dosya yakmakla suçlanan ve bu nedenle Danıştay Birinci Dairesi’nce dosyası yeniden açılan bu durum sizce de ilginç değil mi?
“Oya hanım hırsızlık mı yapmış, zimmetine paramı geçirmiş, belediyeyi milyonlarca lira zarara mı uğratmış ne yapmış?” diye sormuş bana sayın Tosun. Benim böyle bir iddiam yok. Böyle bir iddiaya haberde de yer vermemişim. Dolayısıyla fazla bir yorum yapmayacağım.
“Şifacım sen mert bir arkadaşsın, senin inandığın değerler üzerine soruyorum, gerçekten şu anda Oya hanımın yeni görevi sayfalarca haber değeri taşıyacak bir durum mudur?” diye bir soru daha yöneltmiş bana sevgili Tosun.
Yukarıda haber değeri taşıdığını ifade etmeye çalıştım. Yani dosyanın yeniden açılması benim için önemlidir. Nasıl bir sonuç çıkar onu bilemem. Eğer sizin ifade ettiğiniz gibi ‘üfürülen’ bir haber ise bizim için de olay bitmiş olur. Aksi halde bu kadar ağır bir ithamla suçlanan birinin çok önemli bir göreve getirilmesi benim için hep soru işareti olarak kalacaktır. Kaldı ki Akaydın’ın yaktırdığı o dosyaların bana göre savunulacak hiçbir yanı da yoktur.
“Belediyelerde bu tür haberleri sorgulayacak olursak Oya hanıma sıra ne zaman gelir acaba bunu sende bilirsin, az çok bende bilirim” demiş sevgili Tosun.
İnan ben bilmiyorum. Bilsem çekinmeden haber yapacağımı bilmeni isterim. Kaldı ki Oya Hanım ile tanışmam, hiçbir husumetim de yok. Bunu kendisine de sorabilirsiniz. Dolayısıyla eğer art niyetli bir haber olarak düşünüyorsan yanılıyorsundur.
“Bir anneyi, çalışmak evine ekmek götürmek zorunda olan bir kadını bu şekilde haber yapmanın adaletli bir durum olmadığına inanıyorum” demişsin.
Mehmet abi, biz haber yaparken habere konu olan kişinin anne, baba, abi, abla, teyze, hala, dayı veya amca olduğuna bakmıyoruz. Biz haber yaparken mahkeme kararı olmadan kimseyi suçlu da ilan etmiyoruz. Sadece iddiaları aktarıyoruz. Tıpkı bu haberde olduğu gibi.
Yazının son bölümünde, “Bu haber için sana sesleniyorum kardeşim böyle siyaset yapmak bize yakışmaz. Bizler rakiplerimizi eleştirir, kendi siyasi düşüncelerimizin propagandasını yaparız bu bizim en büyük hakkımız. Ama asla bel altı vuruşlarla siyaset yapmayız, yapmamalıyız” demişsin.
Öncelikle ben siyasetçi değil gazeteciyim. Dolayısıyla siyaset yapmadım, sadece görünen ve bilinen bir gerçeği haberleştirdik. Yani bir diğer anlamda habercilik yaptık. Bel altı vuruş yapmayacağımı en iyi sen biliyorsun. Haliyle bunu da üzerime almıyorum.
Sevgili Mehmet abi; haberi eleştirirken tamamını ele almamışsınız. Haberin son bölümünde şu ifadeler yer alıyordu: “İçişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişlerince CHP’li Mustafa Akaydın’ın Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemle ilgili özel teftiş raporu hazırlanmıştı. İşçisine aylarca maaş ödemeyen CHP’li Akaydın’ın 2009-2014’teki başkanlık döneminde belediyede 438 kişinin ‘yurtdışı gezilerine’ çıktığı, tercüman olmayanların tercüman adı altında bu gezilere götürüldüğü ve belediye bütçesinden bunun için 500 bin lira kadar para harcandığı tespit edilmişti. 21 kardeş kente sık sık gidildiği, bu gezilerde ne yapıldığının tam olarak anlaşılamadığının anlatıldığı raporda, “Bir başka ve daha ilginç olan ise, hiçbir belge sahibi olmayan ve Özel Kalem Müdürü olarak görev yapan Oya Kansu Uysal’ın toplam 12 kez ‘tercümanlık’ yapmak üzere yurt dışına çıkmış olmasıdır” ifadelerine yer verilmişti. Kıbrıs ve Türkiye vatandaşı olan Uysal’ın sadece yabancı dil bildiği öğrenildi.”
Şimdi sormak isterim size, bunu da içi boş bir haber olarak mı görüyorsunuz? Cevabınız evetse ben buradan tartışmaya son noktayı koyuyorum. Kalın sağlıcakla…