Memlekette tuz kokmuş!

Abone Ol

İmam Gazali Kimyayı Saadet  (Mutluluğun formülü)  isimli eserinde ilim ehli insanlar, alimler için ‘tatsızlıkları bitiren tuz’ yakıştırması yapar. “Alimler memleketin tuzudur, bozulması muhtemel bazı gıdaları tuzlayarak kokmasını önlersiniz, alimler tuz gibidir..” der. Ardından da şu soruyu sorar; Ya tuz kokmuşsa?..

Günümüz ‘tuz’ yakıştırması yapabileceğimiz ilim ehlinin (ekseriyetle) tuz olmaktan çoktan çıktıklarını, koktuklarını üzülerek görüyoruz maalesef. Mesela dini bir konuda fikir almak istediğimiz hocanın takvadan uzak hali bizi iter. Hocada ilim vardır belki ama irfanın esamesi yoktur çünkü. Toplumun ‘hoca’ diye nitelendirdiği kimileri ise yüce dinimizi sulandırmaya, kafamızı karıştırmaya çalışır. Yakın geçmişte televizyon ekranlarına çıkıp göğüsleri açık kadın cariyeyi örnek göstererek, “Kuran’da kadına örtünme yok” diyenleri dahi gördük…

Hastasınız, doktora gidersiniz daha meramınızı anlatamadan teşhisini koyar. Yazar bir reçete elinize tutuşturuverir. Bir başkasına gidersiniz başka bir teşhisle karşılaşırsınız. Birinin övdüğü doktora öteki söver. Öğretmenlerin çocuklarınızı iyi eğitmesini dilersiniz. Dilersiniz çünkü elinizden başka bir şey gelmez. Neyle karşılaşacağınız belirsizdir. Çocukları eğitmekten çok nereden nasıl rant sağlanacağıyla (istisnalar hariç) daha ilgilidirler…

Çünkü tuz kokmuştur….

Devlet dairesine işiniz düşer, lafı ağzında hazır memurlar ukala ukala cevaplar verir. Surat asar, azarlarlar. Oysa oraya size hizmet etmek için gelmişlerdir, sizin verginizle maaş alırlar. İşinizi çözecek adam bulamazsınız, herkes sizi başından atmak için çaba gösterir.. Basit işler için bile tahammülsüzce davranırlar, çünkü korkuları yoktur. Haklı olarak şikayet ettiğinizde bile bir sonuç alamazsınız çünkü tuz kokmuştur…

Siyasetçiler de bundan gerekli payı almıştır, kimi servetine servet ekler, kimi göbeğini büyütür milletin parasıyla… Kimi mecliste uyur, kimi meclise adım atmaz, oylamaya girmez. Kimilerinin meclisteki asli görevi ortamı germek, kavga çıkarmaktır. Nereye, hayatın hangi alanına bakarsanız bakın gördüğünüz manzara aynıdır.

Kokuşmuşluk…

İşte son örnek Diyanet…

Bütçeden yılda 6 milyar 482 milyon 979 bin TL ödenek alan Diyanet İşleri Başkanlığı, dinimizce ‘haram’ olarak kabul edilen faiz yoluyla bir yılda 255 bin TL kazanmış…

Ben demiyorum, Sayıştay diyor.

Şaşırdınız değil mi? Ben hiç şaşırmadım ve ‘tuz kokmuş’ demem de bundan…

Sen ‘faiz haram’ fetva üstüne fetva vereceksin, camileri dolduran Müslümanlara her vaizde faizin ne menem bir günah olduğunu anlattıracaksın sonra kalkıp paranı faize yatıracaksın…

Ne diyebilirim ki.

Bu memlekette tuz kokmuş arkadaş tuz…