Türkiye’de artan üretim temposu, iş kollarının çeşitlenmesi ve teknolojinin hızla gelişmesi, çalışanların sağlığını tehdit eden meslek hastalıklarını gündemin üst sıralarına taşıyor. İş ortamındaki toz, gürültü, kimyasal maddeler ve ağır çalışma koşullarının, yıllar içinde kalıcı hastalıklara yol açtığı biliniyor. Bu hastalıkların büyük bir çoğunluğunun alınacak basit ve zorunlu önlemlerle önlenebileceği belirtiliyor. Meslek hastalıkları; çalışanların iş ortamında uzun süre maruz kaldıkları zararlı etkenler sonucu ortaya çıkan kronik rahatsızlıklar olarak tanımlanıyor. En yaygın hastalıklar arasında maden ve inşaat işçilerini tehdit eden silikozis ve asbestozis gibi akciğer hastalıkları yer alıyor. Gürültülü ortamlarda çalışanlarda görülen işitme kaybı, sürekli aynı hareketi yapan veya ağır yük taşıyan işçilerde sık rastlanan bel ve boyun fıtığı da önemli yer tutuyor. Kimyasallarla çalışanlarda görülen cilt alerjileri ve yanıkların yanı sıra, yoğun iş temposu ve vardiyalı sistemin tetiklediği stres, depresyon ve tükenmişlik sendromu gibi psikososyal rahatsızlıklar da giderek artıyor.
Önleyici tedbirler hayat kurtarır
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de her yıl yüzlerce işçi meslek hastalıklarına bağlı olarak iş gücünü kaybediyor. Bu tablonun önüne geçmek için yasal yükümlülüklerin eksiksiz yerine getirilmesi hayati önem taşıyor. İşverenlerin, 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamındaki risk analizi, düzenli sağlık kontrolleri, iş başı eğitimleri ve kişisel koruyucu ekipman kullanımı yükümlülüklerini titizlikle uygulaması gerekiyor. Meslek hastalıkları sadece çalışanların yaşam kalitesini düşürmekle kalmıyor; aynı zamanda iş gücü kaybı, üretim aksaması, tazminat ve sağlık giderleri nedeniyle işletmelere ve ülke ekonomisine de ağır bir yük getiriyor. Güvenli çalışma ortamının sağlanması ise hem üretim verimliliğini artırıyor hem de işletmelerin prestijini güçlendiriyor. Çalışma hayatının görünmeyen tehlikesi olan meslek hastalıklarına karşı, hem işverenlerin yasalara uymada hem de çalışanların bilinçlenmede kararlı adımlar atması, sağlıklı ve güvenli bir gelecek için kritik önem taşıyor.