Güncel

‘Münferit değil!’ 

Antalya’daki hayvanseverlerin sokak hayvanlarına yönelik yürürlüğe giren yeni yasaya tepkisi dinmek bilmiyor. Hayvanseverler, “Şiddet ve istismar, münferit vakalar değil, yaygın toplumsal bir durumdur. Bu gerçek görmezden gelindikçe sadece hayvanlar değil, insanlar da aynı nefretin kurbanı olmaya devam ediyor” dedi 

Antalya’daki hayvanseverlerin, sokak hayvanlarının uyutulmasına yönelik tepkisi gün geçtikçe artıyor. Mücadelenin 289’uncu gününde Attalos Meydanı’nda bir araya gelen hayvanseverler basın açıklaması gerçekleştirdi. Sokaktayım Yanındayım İnisiyatifi üyeleri, dünyanın dört bir yanında kadınların eşitlik, özgürlük ve adalet mücadelesini yükselttiği gün olarak bilinen Dünya Kadınlar Günü’nün öneminden bahsetti. Grup adına açıklamayı okuyan Eda Zorluoğulları, “Bizler, 289 gündür sokaklarda, meydanlarda, parklarda, barınaklarda, kampüslerde hayvan katliamlarına karşı direnen ve dayanışmayı büyütenler olarak, bu adalet mücadelesinin bir parçasıyız. Çünkü zulmün hedefi kim olursa olsun, direnişin dili aynıdır” diye konuştu. 

 

‘İnsanlığı da tehdit ediyor’ 

Türkiye'de hayvanlara yönelik şiddetin, istismarın ve nefret söylemlerinin gün geçtikçe arttığını ve  bu durumun yalnızca hayvanları değil, toplumsal barışı da tehdit eden büyük bir soruna dönüştüğünü belirten Zorluoğulları şunları kaydetti: “Ana akım medya ve sosyal medyada bilinçli şekilde körüklenen hayvan karşıtı söylemler, toplu hayvan katliamlarının önünü açarken, kendine Güvenli Sokaklar Derneği diyen hayvan düşmanı yapılar ve benzeri sosyal medya trolleri yaşam hakkı savunucularını hedef göstermekte, açıkça tehdit etmektedir. Hayvanlara yönelik nefretin yalnızca hayvanlarla sınırlı kalmadığı, insanlığı da tehdit eden bir toplumsal sorun haline geldiği açıktır. Şiddet ve istismar, münferit vakalar değil, yaygın toplumsal bir durumdur. Bu gerçek görmezden gelindikçe sadece hayvanlar değil, insanlar da aynı nefretin kurbanı olmaya devam ediyor. Bugün hayvanlara yönelen şiddet, yarın kadınlara, çocuklara, LGBTİ+'lara ve toplumun savunmasız kesimlerine yöneliyor. Failler çoğu zaman cezasız kalıyor, yetkililer sorumluluk almıyor. Adaletin sağlanmaması, vicdanları yaralıyor ve toplumsal güveni yok ediyor.” 

 

‘Bu sisteme itaat etmiyoruz’ 

“8 Mart'ta alanlarda bir arada olmak ve mücadeleyi ortaklaştırmak çok değerli. Çünkü kapitalist ataerkil sistemin kadınlara, LGBTİ+'lara yönelik tahakkümü ile hayvanlara yönelik şiddet ve sömürü aynı zihniyetin ürünüdür. Çünkü kadınların, LGBTİ+'ların bedenlerini denetim altına almak isteyenler, emeğimizi sömürenler ve hayvanların yaşam hakkını gasp edenler aynı düzenin dişlileridir. Bir kadını öldüren de bir köpeği zehirleyen de şiddeti meşrulaştıran bu sistemin parçasıdır. Biz bu sisteme itaat etmiyoruz. Kadınların kazanılmış haklarına yönelik saldırılar devam ederken, LGBTİ+'ları düşmanlaştıran, hedef gösteren ve varlıklarını yasaklayarak yok etmeye çalışanlar 2025 yılını ‘Aile Yılı’ ilan ettiler. ‘Kutsal aile’ kavramını kadınları baskılamak ve LGBTİ+’lara saldırmak için bahane olarak kullandılar.”  

 

‘Yasayı derhal iptal edin’ 

“Geçtiğimiz günlerde basına sızan 'torba yasa' taslağında yer alan kanun teklifinde LGBTİ+'ların halihazırda yaşadığı ayrımcılık ve şiddet ortamının güçlenmesine, temel hak ve özgürlüklerinin ellerinden alınmasına sebep olacak maddeler var. Anayasa’ya ve Türkiye’nin imzacısı olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı olan bu maddelerin Meclis Genel Kurulu'nun gündemine dahi gelmemesi, tartışmaya bile açılmaması gerekir. Haklarımız, hayatlarımız, demokrasi ve özgürlük için tüm yaşam hakkı savunucuları, LGBTİ+’ları hedefe koyan bu yasa tasarısına ses çıkarmalı, ayrımcılık ve nefrete karşı tüm toplum kesimleri bir arada durmalıdır. Yaşama sahip çıkan kadınlar olarak buradayız. Tıpkı Rosa Luxemburg’un dediği gibi, ‘Özgürlük, her canlının hakkıdır.’ Bugün, kadın mücadelesinin tarihine selam duruyor, sesimizi her canlının yaşam hakkı ve özgürlüğü için yükseltiyoruz. Anayasa Mahkemesi’ne bir kez daha sesleniyoruz: ‘Bu kanlı yasayı derhal iptal edin.’”