Ne yakacağım bir Roma var ne de yakmak istediğim

Şu dünyada en kısa şey ne diye sorsak, vereceğimiz cevap belki de hayattır.

Göz açıp kapanıncaya kadar geçen hayat yolculuğunda üzüntüler, pişmanlıklar, sevinçler hepsi bir arada yaşanıyor.

İnsan zamanı hunharca harcıyor. Aslında harcadığının hayatı olduğunu bilseydi bu kadar rahat olamazdı.

Kitleleri güldüren, güldürürken düşündüren bir yönüyle de filozof diyebileceğimiz büyük usta Charlie Chaplin hayatı ne güzel anlatmış:

"Hayat ön provası yapılmamış bir tiyatro gösterisidir. Bu alkışı olamayan tiyatronun perdesi kapanmadan; Gülün, şarkı söyleyin, dans edin, aşık olun. Hayatınızın her anını değerlendirin..."

Hayat her anı ıskalanamayacak kadar değerli. Hayat yaşanmak için. Hayata hayat veren bizim hayata bakış açımız. Hayata hayat verecek de hayatı yok edecek olan da tarzımız, düşüncemiz, irademiz olacaktır.

Hayatın içinde yaşarken bahanelere sığınmamak lazım. Kim ne demiş, napmış hiç umurumuzda olmamalı. Hayatı dolu dolu yaşamalı. Son perde inmeden, belimiz bükülmeden, son limana uğramadan, yaşandı ve bitti denmeden hayatın güzelliklerine yelken açmalı.

Hayatı dolu dolu yaşarken geriye de iz bırakmalı. Gıpta ile bakılacak bir ömür sürerken gelecek nesillere emanet aldığımız dünyayı en güzel şekilde bırakmalıyız.

Artık kısır çatışmalardan, gelip geçici kaygılardan uzak yaşamaya koşuyorum. Artık kendimle de kavgayı bıraktım. Ne kimseye bir şey anlatmak derdindeyim, ne de sana demiştim demek. Herkes eninde sonunda hak ettiğini tadacak. Bundan böyle ne yakacağım bir Roma var ne de yakmak istediğim.

Bu dünyayı da içindekileri de, dünyanın peşinde koşanlara, zevk peşinde şoförlük yapıp yatıp kalkanlara, gurur ve kibirleriyle kendini şahsiyetli zanneden şahsiyetsizlere bırakıyorum.

Ben hayata koşuyorum. Soluk soluğa... 

TBM Genel Başkanı

Av. İbrahim GÜLLÜ