Neden kaygı?


     Bugünlerde kafanızı nereye çevirseniz sizi stresli hissettirecek bir haberle karşılaşılaşıyorsunuz. Covid-19’un yarattığı kriz sadece sağlık alanında değil ekonomi gibi birçok alanda hayatımızı derinden etkiledi. Dolayısıyla herkesin yükü artık eskisinden daha ağır hale geldi. Korku ve kaygı bunaltıcı ve sizi rahatsız eden güçlü duygulara neden olabilir. Ancak herkes kaygıyı farklı şekilde ve farklı şiddette yaşar. Sadece başa çıkmayı değil aynı zamanda kaygının ne olduğunu öğrenmek daha sağlıklı ve daha dayanıklı olmanıza yardımcı olacaktır. Şimdi kaygının nereden kaynaklandığını, sizi veya ailenizden birini nasıl etkilediğini inceleyelim.
     Genetik kodunuz size duygusal deneyimlerinizin inşa edildiği ham maddeleri verir. Sinir sisteminizin nasıl çalıştığını tanımlarlar. Seminerlerimde her zaman anlattığım gibi ailede depresyon hikayesi olan çocukların gelecekte depresif belirtiler göstermesini her zaman bekleriz. Bu depresyonu gözlemlemenin ötesinde genlerle de çocuğa geçen bir durumdur.
     Genetik faktörler ne olursa olsun içerisinde bulunduğunuz aile de olayları ve durumları nasıl algılayıp düşünce süzgecinden geçireceğiniz konusunda gelişiminize katkıda bulunur. Yukarıdaki paragrafta bahsettiğim gibi gözlem burada devreye girer. Bizler yaşamımızın ilk yıllarında ailemizi ve çevremizi gözlemleyerek kişiliğimizi şekillendiririz. Çocukluk ve ergenlik dönemindeki deneyimlerinizin kaygıyı nasıl deneyimlediğiniz, belirsizlik ve değişimle nasıl başa çıkacağınız üzerinde derin bir etkisi vardır. Hangi ailede doğmuş ya da büyümüş olursanız olun, kişisel gelişim kartınız içinizde gömülüdür, ancak onu yeniden inceleyip gözden geçirmeyi ve hatta bu kartı iade etmeyi bile seçebilirsiniz.    
     Yaşam deneyimleri de bizlere büyük öğretiler kazandırır. Hayat tahmin edilemez bir yolculuktur. Nereye gittiğinizi bildiğinizi düşünerek bir yola çıkarsınız. Yol boyunca engellerle karşılaşırsınız, sapmalara gider ve hatta zaman zaman yön değiştirirsiniz. Kendinizi herhangi bir zamanda hayatınızın herhangi bir bölümü hakkında endişeli bulabilirsiniz. Bunlar bazen de geçmişte yaşanılan kayıplara bağlıdır.
Bir Uyandırma Çağrısı: Kaygı
     Kaygı vücudumuzun içinde bize dikkat etmemizi söyleyen sağlıklı bir mesajdır. Bizi tehlikelerden korumak için alarma geçer. Kaygı konusunda gerçekçi olmak sizi hayatın ve iş başarısının gizli itici gücünü ortaya çıkarmaya götürür. Bunu insan deneyiminin doğal bir parçası olarak kabul etmek bilinçli ve sağlıklı yaşamanın gerçekte ne anlama geldiğine dair gerçeğe ulaşmanıza neden olur. Doğru miktarda kaygı, problemi çözmek için en uygun koşulları yaratır. Böylece mevcut gerçekliğinizin ötesine geçerek istediğiniz geleceğe uzanabilirsiniz. Kim olduğunuz ve kim olmak istediğiniz arasındaki boşlukları kapatmanıza izin verir.
     Çok az kaygı tehlikelere karşı hazırlıksız ve korumasız olduğunuz anlamına gelir. Çok az kaygılanan insanlar genellikle ergenlik döneminde koruyucu bir aileden gelirler. Çok az kaygı duyan insanlar çok mesafeli, temkinli, idealist ve aşırı anlayışlı olabilir. Sebep ne olursa olsun zorlayıcı zamanlarımıza bu yaklaşım işe yaramıyor.
     Çok fazla endişe de tam bir kaos ortamına neden olur. Çoğumuz çok fazla endişeye aşinayız. Bazı insanlar çok fazla kaygıyı bir alışkanlık haline getirme konusunda bile savunmasızdır. Bir sorun çoğumuzun başarıya fazla bağlı olması kaynaklıdır. Doğru ve kontrollü olma ihtiyacımız davranışlarımızı yönlendirir ve çevremizde sağlıksız enerji yaratır. Bu bağlılığın altında yatan korku - başarısızlık, yetersizlik, önemsizlik ya da bundan yararlanma korkusudur. Duygusal olarak, çok fazla kaygısı olan insanlar kendileriyle gerçek bir temas içerisinde değildirler. İçeride genellikle öfke, üzüntü ve korku gibi olumsuz duygular tarafından rehin tutulurlar.
     Artık hayat geleceği belirsiz bir dünyaya ayak uydurmak haline geldi. Ekonomik, sağlık, çevresel ve sosyolojik değişiklikler her zamankinden daha karmaşık ve öngörülemez oldu. Yabancı bir yerde kendimizi evimizde hissetmek ve belirsizlik ve endişeyle arkadaşlık kurmak için başa çıkma becerilerini geliştirmeliyiz. Bunu yaparken öncelikle mevcut durumumuzu anlamak etkili bir adım olacaktır. Kaygı hakkında ne kadar çok şey öğrenirsek, o kadar dirençli oluruz. Sevgiyle kalın.