15 Temmuz’da yaşanan darbe girişimi sonrası gelişmeleri hep birlikte takip ettik, ediyoruz.
Daha ilk saatlerde demokrasiye inananlar meydanlara koştu, canı pahasına iradesine sahip çıktı.
Siyasi partiler birlik oldu, hep bir ağızdan darbecileri kınadı.
Parti liderlerinin birleştirici söylemleri, yaşanan kaotik ortamı bir nebze olsun rahatlattı.
Ancak istenmeyen, rahatsız edici gelişmeler de yaşanmıyor değil.
Geçmişte birbiriyle sorunu olanlar bunu fırsata çevirmeye başladı.
Kavgalı olduğuna ‘paralelci’ yakıştırması yapıyor.
Karşısındakinin çoluğu çocuğu olduğunu düşünmeden iftira atıyor. Bunun bir ömür o kişide derin izler bırakacağını düşünmeden yapıyor.
Gözaltına alınıp sorgulananlar için ‘beter olsunlar’ denilerek hayatının kararmasını keyifle izliyor. Tüm bunları mahkeme kararını beklemeden yapıyor. Kim bilir belki o kişi yargılanıp beraat edecek. Acaba o zaman nasıl bir ruh haline girecek.
Kısacası bu dönemi kendi lehine çevirmek için maalesef fırsat kollayanlar var. Düşene bir tekme de o vuruyor.
Bunun dinde yeri yok. İnsanlıkta da yok. Bu nedenle yaşanan bu süreci daha akli selim ve daha mantıklı değerlendirmeliyiz.
Özetleyecek olursak; Türkiye çok ciddi bir sınav veriyor.
Darbe girişiminin bize çok uzun yıllar kaybettireceği kesin. Önemli olan bu süre zarfında insanlığımızı kaybetmemek. Kaybetmemek için de daha vicdanlı olmalıyız, nefret söylemlerinden uzak durmalıyız.