No panik!
Antalyaspor, 2 puanla sondan üçüncü.
Alınan başarısız sonuçlardan sonra felaket senaryoları yazılmaya başlandı.
Allah’ım neler neler yazılıyor, çiziliyor, konuşuluyor.
Maşallah herkes futbol bilgini.
Bugünden Antalyaspor’u küme düşürenler bile var.
Beyler bayanlar daha 3 hafta geride kaldı. Geriye tam tamına 31 hafta var. Hiçbir maç oynanmadan kaybedilmez biliyorsunuz değil mi? Antalyaspor, geçmişte kimleri yendi onu da biliyorsunuz değil mi?
Evet, takım iyi oynamıyor, heyecan vermiyor. Fikstür dezavantajı da var gibi. Ancak bu böyle devam edecek diye bir kural yok. Yarın alınabilecek bir galibiyetten sonra kara bulutlar dağılabilir. Türk futbolunda buna benzer sayısız örnek var.
Panik havası yaratmanın, kamuoyunu germenin anlamı yok. Soğukkanlılık korunarak Antalyaspor’a destek verilmeli. İyi günlerinde gurur duyulan takıma kötü günde sırt çevirmemeli.
Bugünden yönetimi eleştirenlerin de aceleci davrandığını düşünüyorum. Göreve gelen Gültekin Gencer başkanlığındaki yönetim kurulu çok zor bir dönemde görev kabul etti. Oldukça kısa bir zamanda yönetim oluşturuldu. Ardından can havliyle takımın emanet edileceği teknik direktör Samet Aybaba ile el sıkışıldı. Yine kısa zaman diliminde takıma takviyeler yapıldı. Özetle yönetim dar zamanda kadroyu oluşturmak zorunda kaldı. Dolayısıyla yapılan eleştirileri insaflıca bulmuyorum.
Yukarıda da dile getirdiğim gibi ligin 3. haftası geride kaldı. 3 maçın ikisi Antalya’da oynandı. Antalya’daki karşılaşmaları kaç kişi izledi bunu biliyor musunuz? Ya da hiç merak ettiniz mi? Merak edenlere rakamları veriyorum. Kayseri Erciyespor ile oynanan karşılaşmayı 2000; Bursaspor ile oynanan karşılaşmayı ise 2700 kişi izledi. Yani iki maça gelenlerin toplamı bile 7700 kişilik stadı doldurmaya yetmez. İşte asıl eleştirilecek konu bu. Ama nedense bu konu fazla tartışılmıyor. Bence Antalyaspor’un geleceği için herkes önce kendini eleştirmeli.